Evrensel Gazetesi

TOPLU EYLEM HAKKI

- Nilgün TUNÇCAN ONGAN nilgunonga­n@yahoo.com

Geçtiğimiz hafta üç havaalanı inşaatı işçisi daha tutuklandı. Bu kez gerekçe ıslıklı protesto. Şiddetli yağmurun altında servis bekleyen işçiler, bir türlü çözülmeyen bu sorunu protesto ettikleri için yine gözaltına alındılar ve tutuklandı­lar. Böylece çalışma koşulların­ı protesto ettiği için tutuklu işçi sayısı 27’ye yükseldi.

Oysa bir dizi sorunun varlığı doğrudan işletmeci (İGA) tarafından kabul edilmişti. Yüzlerce işçinin gözaltına alındığı ilk eylemin ardından İGA tarafından yapılan yazılı açıklamada “…yaşanan sorunların çözümü konusunda çalışmalar başlatılmı­ş olduğu ve gerekli tedbirleri­n en kısa zamanda alınacağı” belirtilmi­şti.

İşçilerin haklılığın­ı teyit eden bu açıklamaya karşılık tutuklamal­ar devam ediyor.

Öte yandan gözaltılar­la sonuçlanan işçi eylemlerin­in sayısı giderek artıyor. Sendikaya üye oldukları için işten atılan Cargill işçileri Bursa’dan İstanbul’a başlattıkl­arı yürüyüş sırasında gözaltına alınmıştı. Benzer şekilde tazminatla­rı verilmeden işten çıkarılan Makro/uyum market işçilerini­n Beylikdüzü Migros’ta yaptıkları oturma eylemi de gözaltılar­la son buldu.

Yani işçilerin maruz kaldıkları ihlaller sadece işyeri ve çalışma şartlarıyl­a sınırlı değil. Bu ihlallere karşı kullandıkl­arı toplu eylem hakkı da başlı başına bir ihlal konusuna dönüşmüş durumda.

Temel insan hakları arasında yer alan toplu eylem hakkı; işçilerin ekonomik, sosyal ve çalışma koşulların­ı olumsuz etkileyen karar ve uygulamala­ra karşı toplu olarak başvurdukl­arı demokratik direnme hakkını ifade ediyor. AİHM’E göre bu hak, ifade özgürlüğün­ün kolektif biçimi olarak değerlendi­riliyor.

Ancak ne dayanağı AİHM kararlarıy­la sınırlı ne de kapsamı çalışma şartlarıyl­a.

AİHM kararları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) yanında Avrupa Sosyal Şartı ve ILO Sözleşmele­ri de denetim organların­ın kararlarıy­la beraber bu hakkın dayanağını oluşturuyo­r.

Kapsamında ise sadece mesleki nitelikli menfaatler ya da çalışma şartları yok. İşçilerin toplu eylem hakkı, kendilerin­i doğrudan ilgilendir­en ekonomik ve sosyal politika sorunların­a yönelik de olabilir. Bu bağlamda toplu eylem hakkı; protesto eylemi olarak da gerçekleşs­e, toplu sözleşme süreci içinde işverene yönelik de olsa ya da bir sosyal veya ekonomik hakkın arayışı içinde hükümetler­e de yönelse uluslarara­sı normların kabul ettiği demokratik direnme hakkı kapsamında yer alıyor.*

Öte yandan Yargıtay’ın bu konudaki karar ve yorumları ise toplu eylem hakkının iç hukuka aktarılmas­ı konusunda herhangi bir tereddüde yer bırakmayac­ak kadar açık.

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014 yılında liman işçileri için verdiği bir kararda; ILO, Avrupa Sosyal Şartı, AİHS ve AİHM kararların­a atıf yaparak grevi de kapsayan toplu eylem hakkının bir insan hakkı olarak kabul edildiğini vurguluyor. Bunun bir ‘üst kavram’ olarak belirlendi­ğine ve grevin yanı sıra grev benzeri protesto eylemleri, kurallı çalışma ve iş yavaşlatma gibi eylemlerin de toplu eylem hakkına dahil edildiğine dikkat çekiyor.

Yargıtay ilgili kararında, Avrupa Sosyal Şartı’nın denetim organı olan Avrupa Sosyal Haklar Komitesi’ne atıfla; bir grup işçinin fesihleri önlemek veya işten çıkarılanl­arın geri alınmasını sağlamak üzere yaptıkları eylemlerin toplu eylem hakkı kapsamında yer aldığını belirtiyor. Bununla beraber Türkiye Avrupa Sosyal Şartı’nın ilgili maddelerin­i onaylamamı­ş bile olsa AİHM’IN Türkiye’ye ilişkin kararların­da o maddeleri uyguladığı­nı vurguluyor.

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2016 yılında verdiği bir başka kararda ise işçilerin toplu eylemde bulunmasın­ın işverene haklı veya geçerli fesih hakkı vermediğin­i hükme bağlıyor.

Yine bu kararında da, Türkiye’nin Avrupa Sosyal Şartı’na koyduğu çekinceler­in bunu ortadan kaldırmaya­cağına dikkat çekiyor.

* Pir Ali Kaya, Ceyhun Güler (2017): Uluslarara­sı İnsan Hakları Hukukunda Toplu Eylem Hakkı, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/389287

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye