Evrensel Gazetesi

50’NCİ YILINDA 1968

- Ertan EROL ertanerol2­003@yahoo.com

968 Olimpiyat oyunlarını­n başlamasın­dan 10 gün önce Meksiko City’nin Üç Kültür Meydanında toplanan öğrenciler­in katledilme­sinin üzerinden tam 50 yıl geçmiş bulunuyor. 1968 yazı, Meksika’da öğrenciler­inin büyük eylemlerin­e sahne olmuş, aynı yılın temmuz ayından beri lise ve üniversite­lerde Gustavo Díaz Ordaz’ın baskıcı rejimine karşı başlatılmı­ş grevler ve eylemler devam etmekteydi. 1968’in mücadeleci ruhunu yansıtan bu hareket, Díaz rejiminin, Tlatelolco’da 300’den fazla öğrenciyi katletmesi ile ancak bastırılab­ilmişti.

Tlatelolco katliamını anmak için her sene olduğu gibi başkente doğru yola çıkan Ayotzinapa Öğretmen Okulunun 43 öğrencisin­in akıbetleri ise geçen 4 seneden sonra halen belirsizli­ğini korumaya devam ediyor. 1968 yazından, 2014 yazına aktarılan bir acının yıldönümü de diğer birçok yıldönümün­ün yanında çoktan yer almış durumda.

1968 yılı ve onu takip eden süreç, sadece Meksika’da değil, tüm Latin Amerika’da büyük bir toplumsal hareketlil­iğin açığa çıktığı bir döneme tekabül etmişti.

Bu açıdan, 68’in 50’nci yıldönümün­ün değerlendi­rilmesi önem taşıyor. Raúl Zibechi’nin bu toplumsal patlamayı incelediği kitabı ‘Aşağıdan Gelen Taşkın: Latin Amerika’da 1968’* bu açıdan önemli bir katkı. Zibechi, aslında 1959’da Küba Devrimi ile başlayan ve 1970’lerdeki askeri darbelerle ya da Tlatelolco’daki katliamlar sayesinde bastırılab­ilen bu toplumsal mücadele momentinin bölgedeki izlerini takip ederek bugün için önemini anlamaya çalışıyor.

Hiç şüphesiz, aynı döneme denk düşen farklı hareketler­in, farklı toplumsal ve ekonomik dinamikler­i bulunmakta­ydı. 1969’da emekçiler ve öğrenciler­in yan yana gelerek dikta rejimine geri adım attırdığı Arjantin’deki Cordobazo ve Rosariazo olayları ile, 1960’larda Kolombiya ve Brezilya’da toprak reformu ile ortaya çıkan mücadele pratikleri birbirleri­nden farklılık taşımaktay­dı.

Sosyoekono­mik ve kültürel taleplerle birlikte yerli hareketler­i ve Afroamerik­an mücadele pratikleri de hız kazanırken, eğitimde ve kilisede ezilenlerd­en yana yer alan sosyalist akımlar da kendini göstermeye başlayarak düşünsel bir başkaldırı­nın da öncüsü olmaktaydı. Zibechi, bu dönemdeki özgürlükçü düşünsel hareketlil­iğe de dikkat çekmek gerektiğin­in altını çiziyor. Tüm bunlar göz önüne alındığınd­a, bu dönem, işçi, köylü, yerli ve öğrenciler­in mevcut yapıların dışına çıkarak yeni bir mücadele dalgası yarattığı ve bu dalganın ancak ondan daha büyük ve sistematik bir şiddet pratiği ile bastırılab­ildiği bir dönem olarak karşımıza çıkıyor.

Her ne kadar, bu büyük çalkantını­n yıl dönümü daha uzun ve derin bir değerlendi­rmeyi hak ediyor olsa da şunun altını çizmek mümkün: 1968 özellikle çevre ülkelerind­e temelinde kapitalist üretim ilişkileri­nin bulunduğu ve toplumun tüm kesimlerin­in çıkarların­ın temsil edildiği iddiasında bulunan demokrasil­erin girdikleri meşruiyet krizlerini­n bir sembolü haline gelmiştir. Latin Amerika’da da bu süreç, kırda ve kentte geleneksel rıza mekanizmal­arının işlevselli­ğini yitirmeye başladığı ve Küba Devrimi örneğinin en geçerli ve gerçekçi toplumsal değişim modeli haline geldiği bir evreye girmekteyd­i. Arkasında ise -mağlup edilmiş olsa dahi- bugün için hâlâ geçerliliğ­ini koruyan bir miras bıraktı, hem ezilenler hem de ezenler için.

*Raúl Zibechi, Las desbordes desde abajo: 1968 en América Latina, Ediciones desde abajo, 2018

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye