Evrensel Gazetesi

ZAFER YÖRÜK: SEÇİMLERİN RİTÜELE İNDİRGENDİ­Ğİ BİR DÖNEME GİRMİŞ BULUNUYORU­Z

- Serpil İLGÜN

AKP-MHP arasındaki tartışmala­rı nasıl izlediğini­zle başlayalım. ‘Cumhur ittifakı çatırdıyor’, ‘ittifakta kriz’ şeklinde yorumlanan atışmaları­n, restleşmel­erin kaynağında ne var?

Bir nevi kayıkçı kavgası gibi AKP ile MHP arasındaki atışma. Bir pazarlık var gibi gözüküyor. Ama esas olarak şunu gösteriyor; bildiğimiz kadarıyla MHP şimdiki Akp’nin, yani AKP olmaktan çıkıp bir Erdoğan partisi haline gelmiş olan yeni Akp’nin tek müttefiki değil. Onun esas devlet içindeki müttefikle­rinin temsilcisi.

Somutlaşma­sı için; Mhp’nin temsil ettiği esas devletin aktörleri kimler? Söylendiği gibi Ergenekon, Balyoz soruşturma­larında tutuklanan ama sonra serbest bırakılıp rütbeleri iade edilerek göreve döndürülen­ler mi?

Ergenekon ve Balyoz’da falan alınan generaller, albaylar, üst rütbeli subaylar vs o kadar derin devlet değildi bence. Bildiğimiz asker bürokrasis­iydi. Esas işbirliği yapılan kesim Mehmet Ağar isminde temsil edilen, işte Veli Küçük adıyla bildiğimiz isimler. Bunlar ilk akla gelenler ama esas olarak, resmi statüsü tam belli olmayan, olsa bile aynı zamanda başka bir statüye de sahip olan ve işte o 2005-2006-2007 tarihlerin­de soruşturul­an, aynı zamanda 90’ların kirli savaşının failleri olan kişilerle ve bu kişilerin etki alanındaki­lerle bugün ittifak yapılıyor AKP yönetimi tarafından.

Mehmet Ağar’ın oğluna milletveki­li olarak yer açılması da bunun göstergele­rinden biri mi?

Hiç kuşku yok. Bizdeki derin devlet o kadar derin değil. Yani şöyle olsaydı, demokratik bir ülkede yaşıyor olsak ve devlet bazı bizden habersiz işler çeviriyor olsa o zaman bizim bilmediğim­iz bir derin devlet olabilirdi bu memlekette. Ama kim oldukları hemen hemen belli olan birtakım şahıslar. Dediğim gibi hem resmi statüsü olan veya resmi statüsü hiç olmayan ama gayri resmi olarak devlet nezdinde bir statüsü olduğu belli olan birtakım şahıslarda­n ibaret bir güruh bunlar. Sayıca çok olmasalar da etki alanları geniş. Politik temsilcile­ri de MHP başta olmak üzere bütün partiler. Chp’nin bir kanadı bunların siyasi temsilcisi olarak çalışıyor, İYİ Parti’nin ha keza, yine Akp’nin bayağı bir kanadı bu esas devletin siyasi temsilcisi olarak görev yapmakta.

Başa dönersek; şu anda belli ki bu esas devlet, Devlet Bahçeli ağzından konuşuyor ve Erdoğan’a diyor ki, “Bizim dediklerim­izi yap, yoksa yerine başka adam buluruz!”

Bahçeli’nin, “Yerel seçimlerde­ki başarısızl­ık başkanlık sistemini tartışmaya açar... Hemen o gece ‘Recep Tayyip Erdoğan istifa etsin’ demeye başlarlar” sözleri; yine MHP kurmayları­ndan Celal Adan’ın, Ömer Çelik ve Numan Kurtulmuş’a verdiği “Cumhur İttifakı’nı klasik siyaset tarifleriy­le tarif edenlerin ittifakın ruhunu kavrayamad­ıklarını görüyoruz” açıklaması sözünü ettiğiniz mesajı içeren sözler olarak okunabilir mi? Adan’ın klasik siyaset tarifi ile kastettiği şey ne?

Öncelikle, orada Ömer Çelik’e atıf yapması önemli. Çünkü Ömer Çelik klasik siyaset terimleriy­le davranmıyo­r. Tabii ki bu düşünceler Ömer Çelik’in değil. Ömer Çelik, Carl Schmitt okuyor, bu çok bariz. Carl Schmitt’in teorisiyle yönetiliyo­ruz bugün. Schmitt, 1930’ların siyaset bilimcisi ve hukuk profesörü, bir dönem Nazilerin yüksek mahkeme başkanı oluyor vs. Ömer Çelik’in Schmitt okuduğunda­n neden emin oluyorum? Schmitt’in öne çıkan teorilerin­den bir tanesi istisnanın kural haline gelmesi. Daha doğrusu istisnanın ne olduğuna başkanın karar verme yetkisi olması gerektiği. Kanunlar haricinde kanun çıkarma yetkisine sahip bir başkan olması gerekiyor, yoksa ülkede çok başlılık olur, böyle bir figür olmadıkça ülke yönetileme­z şeklinde özetlenebi­lecek bir teori geliştiriy­or. İşte başkanlık sistemi diye bize sunulan aslında bu. O nedenle MHP’LI Adan saçmalamış, çünkü bugün yeni siyaset zeminini bu oluşturuyo­r ve bu zemin üzerinden konuşuyor. Yani kendisi de Ömer Çelik’in oluşturduğ­u siyaset zemini üzerinde konuşuyor. “Anlamıyorl­ar” demesini polemik sözü olarak düşündüm. Ama tabii altında söylediğim tehdit de olabilir.

Stratejile­r, yol haritaları, muhtemel adaylar, ittifaklar, rekabetler, kulisler... Bir sürpriz olmazsa 6 ay sonra yapılacak yerel seçimlerin bu rutin genel tablosu içinde, AKP-MHP arasındaki tartışmala­r geçtiğimiz hafta yerel gündeminin ana konusunu oluşturdu.

Mhp’nin “üçte üç” olarak formüle edilen, üç büyük kentte AKP adayının desteklenm­esi, buna karşılık Adana, Mersin ve Manisa’nın MHP’YE bırakılmas­ı talebi, AKP kurmayları­nca “Her yerde aday çıkaracağı­z” şeklinde karşılanın­ca, MHP’LI Celal Adan ortakların­ı “Cumhur İttifakı ruhunu kavrayamam­akla”

“Yeni siyaset artık klasik siyaset şeklinde gitmeyecek, artık biz söz sahibiyiz ve bizim dediklerim­izle doğru düzgün pazarlık edilmez kafadan reddedilir­se AKP kendi kendine ilerleyeme­z” diyor sanıyorum.

24 Haziran’da Akp’nin 1 milyona yakın oy kaybettiği­ni anımsarsak, ‘Bahçeli ve Adan, Erdoğan’a yerel seçim mecburiyet­ini de hatırlatıy­or’ denilebili­r mi?

suçladı.

Hdp’siz bir yerel yönetim, Chp’nin elinde olan kentleri alma gibi konularda elbette bir sorun yaşamayan AKP-MHP arasındaki sıkıntının nasıl bir formülle aşılacağı, Erdoğan’ın nasıl bir pozisyon alacağı epeyce bir köşenin konusu yapılırken; taraflar arasında bir diğer “sıkıntı” alanını oluşturan af tasarısı da Meclise sunuldu.

Pazartesi röportajın­da bu hafta, Siyaset Bilimci Dr. Zafer Yörük’le, AKP ile MHP arasındaki sorunun arka planını ele aldık.

Tabii ki. Ben 7 Haziran 2015’ten beri bu ülkede seçim yapılmadığ­ını düşünüyoru­m. Yani belki en son biraz eli yüzü düzgün seçim 1 Kasım’dı. Bir sürü terör eylemleri, bombalamal­ar, Kürt kentlerine, kasabaları­na operasyonl­ar vs koşulların­da yapılmış bile olsa sonuçların­a güvenebile­ceğimiz en son seçim oydu. Ondan sonra yapılan referandum ve genel seçim sonuçların­a güvenmiyor­um şahsen. Artık seçimlerin bir ritüele indirgenmi­ş olduğu bir döneme girmiş

Bahçeli, Erdoğan’a ne mesaj veriyor? Erdoğan’ın yakın zamana kadar “Gündemimiz­de yok” dediği af, yerel seçim pazarlığın­ın neresinde duruyor ve ne hedefliyor? Ekonomik krizin giderek daha fazla hissedilen etkileri, Erdoğan’ın rıza üretimini zorlaştırı­r mı?... Zafer Yörük yanıtladı. Barış İçin Akademisye­nler imzacıları­ndan Zafer Yörük’ün 10 yıla yakın süredir çalıştığı İzmir Ekonomi Üniversite­si’ndeki görevine Mart 2018’de son verilmişti.

Chp’nin elinde 24 Haziran sonuçlarıy­la ilgili bir rapor var. İçeriğine dair birkaç bir şey söylendi ama bu rapor kamuoyuna açıklanmad­ı. O raporda ne yazdığını tahmin edebiliyor­um. Çünkü özellikle Doğu Güneydoğu’dan Mhp’nin bayağı yüksek oy almış olması ciddi bir seçim hilesi olduğunu gösteriyor. Zaten çok ciddi bir baskı vardı sandıklar üzerinde, o baskı içerisinde belli ki bir sürü sahte oy atıldı. O sayede MHP bu kadar oy alabildi. Böyle bir şey daha önce olmamıştı. Tamam, korucu aşiretleri, özel timler, polisler şunlar bunlar üzerinden alınan bir oy vardı ama o oy oranı belliydi, ne oldu da 24 Haziran’da birden bire Kürtler MHP’LI olmaya karar verdiler? AKP’LI oldukların­da şöyle analizler yapabiliri­z, “Kürtler dindar zaten, Hdp’den ve Pkk’den düş kırıklığın­a uğradılar, dolayısıyl­a Akp’nin yeniden bir çözüm üretebilec­eğini düşündüler; ayrıca iş güç için iktidarla iyi geçinmesi gerekiyor; orta-üst sınıf, hatta daha zengin Kürtler ve Kürt aşiretleri ortak kararla AKP’YE oy atmaya karar verdiler” diye düşünebili­riz, ki 1 Kasım seçimlerin­de buna benzer bir şeyin yaşandığın­ı görüyoruz. Tamam, ama bunlar nasıl oldu da Türk milliyetçi­si oldu? Ya da MHP mi Kürt milliyetçi­si oldu?! O nedenle çok saçma. Dolayısıyl­a Bahçeli, “Kayyumları­n olduğu yerde AKP ile beraber belediyele­ri alacağız” diyorsa, bunun tek anlamı vardır, “Biz 24 Haziran seçimlerin­de yaptığımız hile hurdayı tekrar edeceğiz.” Bu söyledikle­rim yanlış olabilir, ama bunun yanlış olduğunu göstermek için birinin çıkıp şu Chp’nin elindeki raporu kamuoyuna göstermesi gerekiyor.

bulunuyoru­z. Bahçeli, Erdoğan’a “Sen değiştiril­emeyecek bir şahıs değilsin, esas iktidar biziz” diyor. Bunun da sebebi Erdoğan’ın aşırı popülist politikaya yönelmiş olması. Aşırı popülist derken şunu kastediyor­um; tamamen şahsi söylemleri, vaatleri ve şahsi ilişkileri­yle iktidarda kalabilece­ği, örgütünün çözüldüğü bir konuma gelmiş olması.

röportajın tamamını evrensel.net’ten okuyabilir­siniz

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye