BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİYİZ’
Fabrikalar içerisinde ülkemizdeki ekonomik ve siyasi gidişatın değerlendirmeleri kendi aramızda yapmaktayız. Bu tartışmalar genelde 16 yıldır bu ülkeyi yöneten AKP’YE oy vermiş işçiler ile ülkedeki gidişatı iyi görmeyen işçiler arasında olmaktadır. AKP’YE oy vermiş bütün işçiler sıkıştıklarında, açıklama yapamaz durumda kaldıklarında “Evet haklısınız ama ülke dış güçler tarafından ekonomik ve siyasi bir savaş içinde olduğunu bunun için bunların yaşandığını Türkiye’nin büyük bir devlet olmasını engellemek için yapıldığını” söyleyerek tartışmaları bu yöne çekmekteler. Bu tartışmalar dönem dönem değişse de gelinen son nokta buraya bağlanmaktadır. Bu konu biz işçiler için bilince çıkarılması gereken önemli bir konu olmuştur. Her uğradığımız haksızlık konusunda bizleri sürekli vatan millet savaş denerek bastırma ve sindirme dili bizleri artık bıktırmıştır. Tabi bunda AKP iktidarının yoğun bir propaganda ve baskıcı tutumu da hakim. Bu böyle nereye kadar gider bilmiyoruz. Böyle giderse ülke olarak zararını bizler yaşayacağız. Şimdiden bölgemizdeki fabrikalardan çıkışlar ufak ufak başladı. Patronlar süreci görüp krizin faturasını işçilere yıkmaya hazırlanmakta. Kendilerini güvenceye alacak adımlar için hükümete baskılar yapmakta. Patronlar zararlarını borçlarını kayıplarını kazançlarını korumanın adımlarını atmaktadır. Asıl zararı gören ama adım atmayan atamayan işçilerin bu tutumu aşması gerekiyor. Önceden bizi zor bir süreç bekliyor diye konuşmalarımız olurdu. Şimdi karanlık bir süreç diye bahsediyoruz. Sessizlik hareketsizlik bizi gerçekten karanlığa götürecek. Bizleri bu süreçten kurtaracak tek güç harekete geçerek adımlar atmamızdan geçiyor. Bunu engelleyen fikir düşünce tutum örgütlü olduğumuz yapılar (sendikalar) ne varsa hepsine karşı bir mücadelenin şart olduğunu düşünüyoruz. Arkadaşlar bu savaş dış güçlerin açtığı bir ekonomik savaş mı yoksa işçilere emekçilere açılmış bir savaş mı bunu sorgulamalıyız. Madem bu ülke büyük ve güçlü grevlerimiz niye yasaklandı? Bunun dış güçlere karşı mücadele ettiğini söyleyen iktidar en büyük fabrikalarını bankalarını yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kime sattı?
“Kriz var, tasarruf” diyenlerin yastık altındaki birikimlerimizi isteyenlerin kendilerinin nasıl tasarruf yaptığını gören var mı?
Bu ülke gelişti eskisi gibi değil diyenler eğitim adalet yoksulluk işsizlik borç vergi zam durumlarını görmüyorlar mı?
Hangi gelişmiş ülkelerden bu konularda ilerideyiz?
Din iman inanç diyerek yönettiğini düşünenlere soruyoruz madem öyle yolsuzluk tecavüz hırsızlık kadın cinayetleri peki bunlar neden yaşanıyor?
Huzur dolu bir ülkede terör, iş cinayeti, neden yaşanıyor. Savaş politikaları neden hep ağızlarda?
Daha ele alacağımız bir sürü konu var. Aşmamız gereken konular var. Birleşmemiz gereken konular var. Bizleri ayrıştıran temel meseleler üzerinde ön yargısız düşünmemiz gerekiyor. Bu tartışmalar üzerinden adım atarsak bu karanlığı yırtarız. Yoksa gerçekten karanlık günler bizi bekliyor. Fabrikalarda yaşadığımız bu durumları toparlamak için böyle tartışmalar üzerinden adımlar atmalıyız. Başarmak için yerel ve bölgesel birliktelikler çok önemli. Güçlü birliktelikler grevler bu krizin faturasını bize yıkmaya kalkanlara kalkan olur ancak. Herkese bu anlamda adımlar atmak için cesaret ve mücadele azmi diliyoruz.