‘KRİZİN YÜKÜNÜ MİLLİYETÇİLİK DUYGULARIYLA HAFİFLETEMEZSİNİZ!’ ‘ARTIK YETER!’
Doların artması değil, Tl’nin değer kaybetmesi ile biz işçilerin de işten atılmasının önü açıldı. Çünkü olası her durumda patronlar işçiye kriz söylemi ile sopa göstermeye çalışıyorlar. Ülkenin ekonomisinde yaşanan her geriye gidişte yönetenlerse bizleri milliyetçilik duyguları ile avutmaya çalışıyor. Bugünlerde yaşanan da budur. 2003 yılında da çalıştığım fabrika krizi gerekçe göstererek 150 işçiyi işten atmıştır. Bugün de geçmiş dönem örnek göstererek çıkış kapısının yakın olduğunu ima ediyorlar. Kemer sıkma önerisi getirip işçilerden fedakarlık bekleyerek bir de kendilerince tasarruf önerilerinde bulunuyorlar. Enflasyon oranları yüzde 20’lere çıkmışken, gıda ve zorunlu tüketim maddelerine yüzde 80’lere varan zamlar gelirken bize tasarruf önerileri yapanlara inat birlikte ses çıkarmalıyız. İşçiler olarak kendi ekmeğimizden tasarruf etmeyeceğiz…
Son zamlarla birlikte ücretlerimiz erimekle kalmıyor, yapılan vergi kesintileriyle birlikte kuşa dönmüş durumda. Güvencesiz ve esnek çalışma, geçici işçilik tüm fabrikalarda yayılıyor. Kriz gerekçesiyle ücretsiz izinler,işten çıkarmalar, ücretlerimizin gecikmesi, giderek artıyor. Çalışma saatlerimiz uzadıkça uzuyor, geçinebilmek için 10-12 saat çalışmak zorunda kalıyoruz. Birçok işçi arkadaşımız ek iş yaparak yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Uzun çalışmaktan harap bitap düşüyoruz, hastalanıp doktora gitmek zorunda kaldığımızda işten atılma tehdidiyle karşı karşıya kalıyoruz. Ailemize, çocuklarımıza ayıracak zamanımız kalmıyor, fazla mesai ya da ek iş yapmaktan. Hayat pahalılığı, artan vergiler,ücretlerimizden yapılan kesintiler ve daha birçoğu… İşte okullar açıldı. Çocuklarımızın okul masrafları şimdiden belimizi büktü. Eğitim paralı, sağlık paralı neredeyse bize dayatılan çocuğunu okula gönderme ve sakın ha hastalanma! Bunların yanında bir de kredi kartlarının yarattığı borç yükü altında ezilip bunalıyoruz. İş cinayetleri hız kesmeden devam ediyor. Her gün ölümlü bir iş cinayetiyle karşı karşıya kalıyoruz. Evrensel Gazetesi’nin verdiği bilgiye göre sadece ağustos ayında 16’sı çocuk 217 işçi kardeşimiz iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bütün bunlar olurken Türkiye ekonomisi büyüyormuş. Her yıl milyoner sayımız çok şükür artıyor. Ne pahasına. Fabrikalar, madenler, inşaatlar bugün mezbaha gibi çalışmakta. Çarklar ve kârlar canımız kanımız üzerinden dönmeye devam ediyor… Artık yetmez mi?