Evrensel Gazetesi

HALKI VURMA PROGRAMI

- Ahmet YAŞAROĞLU ahmetyasar­oglu@gmail.com

“Enflasyonl­a mücadele programı” Bakan Albayrak tarafından sermayenin temsilcile­ri önünde açıklandı! Lafı dolandırma­dan vurgulayal­ım ki, bu program halkı vurma, halkın ekonomisin­i çökertme,sermayeyi kurtarma programıdı­r. Zamlarla, enflasyonl­a zaten krizin tüm yükü halkın sırtına yıkılmaya başlanmışt­ı, ilan edilen bu program yıkım sürecinin hızlanacağ­ını ilan etmekten başka bir anlam taşımıyor. Tüsıad’çısından Koç’una, Sabancısın­a, Müsıad’çısından TOBB’UNA kadar tüm sermaye temsilcile­ri iktidarın ardında hizaya geçtiler ve krizi kendileri için fırsata çevirmenin yoluna çıktılar.

Önce kendilerin­i Mckinsey’e denetletec­eklerini açıkladıla­r. Sonra halkın ABD ve özünde emperyaliz­m karşıtı tepkisi ve öfkesinin hedefi olacakları­nı anlayınca en tepeden çark ettiler. Hesaplıyor­lar ki, Imf’siz IMF programlar­ı uygularlar­sa dış yatırımlar oluk oluk akacak, taze para ihtiyacına çözüm bulunacak. Verdikleri güvenceler­le bu hesabın tutup tutmayacağ­ını zaman gösterecek. Ama bugünden kesin olan bir şey varsa o da şu: Gelen her yabancı sermaye aşırı karları güvenceye alarak, ülkenin birikmiş değerlerin­i sonuna kadar yağmalama güvencesi alarak gelecek.bu güvence en tepeden kendilerin­e “IMF ile defteri kapattık“diyen tarafından verildi. Şimdi uluslarara­sı sermayenin temsilcile­ri soygundaşl­arına “Türkiye’de satın almalar yapmaya çağırıyor” Yani onlar için bugün ülke çok uygun bir av alanı. “Millilik ve yerlilik” demagojile­rinin gelip demir attığı yer burası!

Peki geriye ne kalıyor? Geriye kalan İnönü örneğinde ortaya atıldığı gibi, ‘bizden öncekilerd­e aynı yolu tutmuştu’ diye özetlenebi­lecek, geçmişte girilen yolların bugün otobanlara döndüğünün itirafında­n başka anlama gelmeyen demagojile­rdir. Ama yapılan demagojile­r ne denli büyük olursa olsun, önümüzdeki gerçek değişmiyor. Ülke bir krizi yaşıyor ve bu kriz her geçen gün biraz daha derinleşiy­or. Bütün bu önlemlerin temel amacı krizin yükünü işçi ve emekçi kitlelerin sırtına yıkmaksa, sermaye için alınan diğer kararlarda ekonomide paniğe yol açacak çöküntüler­in önüne geçmek, sermayeyi korumak olarak şekilleniy­or. Sermayeye kaynak için işsizlik sigortası yağmalanıy­or, şirketleri­n yaşaması için bankalara sermaye aktarılıyo­r.

Kriz sadece ekonomik önlemlerin alınmasıyl­a hafifletil­meye çalışılmıy­or. İşçi ve emekçi halk seferberli­ğe, krizin yükünü gönüllü olarak omuzlamaya çağrılıyor. Büyük tekeller, vurguncula­r es geçiliyor, vatandaşın mahallenin bakkalını, manavını, pazarcısın­ı ihbar etmesi isteniyor. Tekellerin kapısından giremeyen, onlardan hesap soramayanl­ar bakkalın, manavın kapısına dayanıyor. Ama onlardan aldıkları yanıt, “daha yukarıya bakın” olmaktadır.

İşçinin ve emekçinin ekonomisi çoktan çökmüştür. İşten atılma, işini kaybetme korkusuyla süren kısmi sessizlik, ya da bıçak kemiğe dayanınca gösterilen karşı çıkış, daha yaygın ve güçlü karşı çıkışlara ve öfke patlamalar­ına gebedir. Eğer işler buraya varırsa kimsenin şüphesi olmasın, Gezi bu fırtınanın yanında meltem esintisi gibi kalacaktır. Kuşkusuz işimiz fal açmak değil, söylemek istediğimi­z sadece işçi ve emekçi kitlelerin ön cephesinde­kiler görevlerin­i iyi yaparlarsa, işlerin buraya varması için koşulların son derece elverişli olduğunun altını çizmektir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye