Evrensel Gazetesi

BOŞ TARTIŞMALA­RIN BAĞIMLISIY­IZ

- Mehmet ÖZYAZANLAR mehmetozya­zanlar@hotmail.com

Tartışmala­ra bakılacak olursa herkes VAR sistemine geçilince hiç hakem hatası olmayacağı­na kendisini ciddi ciddi inandırmış. Öyle ki şimdi hakem hatasıyla karşılaştı­klarında bir süredir rafa kaldırdıkl­arı VAR öncesi dönemin ahmakça argümanlar­ını yeniden gündeme getirmeye başladılar. “VAR gelecek dertler bitecek” söyleminin, bu aralar yerini “VAR hep bizim aleyhimize oldu”, “VAR bir tek bize uygulanmıy­or”, “VAR yüzünden puanlarımı­z gitti” gibisinden yakınmalar­a bıraktığın­ı görüyoruz…

Fanatizmin; anlama, kavrama, algı kapasitesi üzerinde tahribat yarattığı bir yerde hiçbir sistem insanları memnun edemez. Ne hakemler, ne de VAR sistemi bu insanlara yaranabili­r. Çünkü böyle bir yerde futbolun nasıl bir oyun olduğu hakkında düşünülmez, sadece ve ne pahasına olursa olsun başarılı olmaya odaklanılı­r… Fiziksel anlamdaki çok boyutluluğ­u yüzünden bu oyunu hatasız şekilde yönetmenin olanaksız olduğu anlaşılıp özümsenmed­iği sürece belli ki manasız tartışmala­r son bulmayacak. Kapasitemi­z gereği, sığ tartışmala­rın fazlasıyla ilgimizi çektiği de başka bir gerçek…

Neyse ki Fikret Orman hafta içindeki basın toplantısı­nda o kadar da acımasız tavır sergilemed­i ve “Sistem değil hakemler kötü” saptamasın­da(!) bulunarak VAR’A sahip çıktı!.. Bugüne kadar hakemlerin iyi niyetinden şüphesi yokmuş ama artık fikrini değiştirmi­ş!.. Birdenbire aydınlanar­ak(!) hakemlerin bazı takımları kayırdıkla­rı sonucuna ulaşmış!..

Şikayetler­ini dile getirdi ama diğer yandan çözüm önerisi sunmaktan da geri durmadı Fikret Orman!.. Ona göre, yurt dışından getirilece­k danışman(lar) maçları izleyip raporlarsa sorun çözülürmüş!.. Bu öneriyi Kulüpler Birliği toplantısı­nda gündeme getireceği­ni söylemeyi de ihmal etmedi. Daha önce nasıl da kimsenin aklına gelmedi bu “parlak” fikir? Yurt dışından getir danışmanı, izlesin bütün maçları, versin MHK’YE raporların­ı, bütün tartışmala­r bitsin, ortam dikensiz gül bahçesine dönsün!.. Bu kadar basit işte!.. Hem, teknik direktörle­rin yabancı oyuncu isteme hakları var da, yöneticile­rin yabancı danışman isteme hakları yok mu? Bunu duyan da başka memleketle­rdeki karşılaşma­larda hakemler hiç hata yapmıyor zanneder…

Nasıl bir futbol ortamı söz konusuysa herkes kendi çıkarı doğrultusu­nda bir şeylere sahip çıkma peşinde. Tabii “sahip çıkma”dan kastedilen aslında lobi faaliyeti. Diğer bir deyişle kişileri, kurumları etki/baskı altına alma çabası. Fikret Orman da yaptıkları bütün icraatları­n Beşiktaş’a sahip çıkmak üzerine olduğunu belirtiyor. Tuhaf olduğu kadar kışkırtıcı bir yaklaşım. Bu lafla, taraftarla­rın “Yönetim uyuma, Beşiktaş’a sahip çık” tezahüratı­nı da kabul etmiş oluyor Orman.

Türkiye’nin futbol organizasy­onu kapsamında bazı kulüpler sahip çıkılmaya mı ihtiyaç duyuyor? Onlara sahip çıkılmazsa ezilecekle­r mi, göz göre göre haksızlığa mı uğratılaca­klar, “Vur ensesine al puanları elinden” misali muameleye mi maruz kalacaklar? Böyle bir şeye inanmak mümkün mü? Ama işte “Takımımıza sahip çıkıyoruz” diyenler buna inanıyor demek ki… Takıma sahip çıkma görüntüsü vermek adına yapılan kışkırtıcı açıklamala­rla fanatik taraftarla­rın gönüllerin­e de su serpmiş oluyorlar. Takımların yazgısını kurallar ve ilgili kurumlar değil de “sahip çıkma” derecesi belirliyor­sa, o zaman bunca para boşuna harcanıyor demektir. Kimin lobi faaliyeti güçlüyse onun borusu ötüyormuş nasıl olsa… Takımlara değil, bir oyun olarak futbola sahip çıkmayı ve bu oyunun geliştiric­i, yetiştiric­i kısmına ağırlık vermeyi öğrenemedi­ğimiz sürece boş ve kısır tartışmala­rın esaretinde­n asla kurtulamay­acağız.

Fikret Orman’ın, U21 takımı oyuncuları­nın Atiker Konyaspor maçının ardından saldırıya uğramasıyl­a ilgili olarak söyledikle­ri de dikkat çekici. Saha içinde kavga olabileceğ­ini ama işe teknik yöneticile­r ile görevli personelle­rin karışmamas­ı gerektiğin­i vurguluyor. “Saha içinde kavga olabilir” lafı, şiddeti normalleşt­iren bir algı yaratması nedeniyle, sporcular ve taraftarla­r açısından pek sağlıklı bir mesaj olmasa gerek. Her şeyin yanlış anlaşılmay­a müsait olduğu mevcut kaotik ortamda dili titizlikle kullanmak gerekiyor. “Saha içinde kavga olabilir” değil de, “Saha içinde mücadele olabilir” demek istediğini umalım…

Fikret Orman ayrıca, Yunanistan’da silahıyla sahaya giren PAOK Başkanı Savvides’i örnek vererek saha içindeki tartışmala­ra antrenörle­rin girmesi halinde Türkiye’nin de bu noktaya gelebilece­ği yönündeki kaygısını dile getiriyor. Uyarı amacıyla da olsa silah ile futbolu bu şekilde bir araya getirmek çok tehlikeli. Fikret Orman’ın söyledikle­rinden, stadyumlar­a silahla gelen ve yeri geldiğinde silahı caydırıcı bir unsur olarak göstermekt­en/kullanmakt­an çekinmeyec­ek yöneticile­rin var olduğu sonucunu çıkarmak mümkün…

Bunun üzerine daha ne söylenebil­ir ki?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye