HABERİN İÇİNDEN
Pazartesi günü sorsanız, iki gündür AKP ve MHP arasındaki ittifak çatlağına gerekçe bulmak için uğraşanlar; “Yok canım MHP ile AKP, Bahçeli ile Erdoğan arasındaki ittifak öyle ‘af’tı öğrenci ‘andımız’dı gibi tali sorunlardaki farklılıklarla sarsılmaz. Yarın grup konuşmalarında iki lider de ortamı yumuşatıcı mesajlar verir, Erdoğan’la Bahçeli biraraya gelir konuşur. İşler bildiğimiz gibi yürür” derlerdi.
Bu satırların yazarı da pazartesi günü sorsanız, aşağı yukarı aynı yanıtları verirdi. Yandaş medyanın yazar ve yorumcuları ise mutlaka; “Yarın grup toplantılarından sonra fitne ficür takımının hevesi gırtlağında kalacak” şeklinde klasik eklemelerini yaparlardı!
Ama Salı günü öğleden önce, bu tahminlerin yanılış olduğu görüldü. “Cumhur İttifakı”na tartışılıyor.
Peki, Pazartesinden Salıya siyasette böyle ciddi bir kopuşun fark edilmemesinin nedeni ne olabilir? Bunu; Rahip Brunson davası, ekonomik kriz, Türkiye-abd ilişkileri, Suriye iç savaşı, Kaşıkçı cinayeti,... gibi önemli siyasi ve ekonomik sorunlar etrafında cereyan eden yüksek volümlü tartışmaların gündemdeki kimi gerçeklerin üstünü örtmesi ile açıklamak herhalde yanlış olmaz. da sıçrayıp sıçramayacağı kaybetmesinin, 24 Haziran seçim sonuçlarını, hatta maazallah Cumhurbaşkanlığı sisteminin meşruiyetini de tartışılır hale getireceğini öne sürerek, Akp’nin geri adım atmasının önünü kesmeye çalıştı.
Ancak bu “kurt masalı”nın da Akp’nin merkez ve yerel yöneticilerini ikna etmediği anlaşılıyor ki, “ittifak”a ilişkin itirazlar, “af” ve öğrenci “andımız” tartışmaları üstünden sürdürüldü. AKP cenahı, AKP-MHP ittifakının kendilerine oy kaybettireceğinde ısrarlı olunca, Erdoğan’ın da “AKP-MHP ittifakı”nda ısrar etmekten vazgeçtiği anlaşılıyor. Çünkü, yerel seçim sermaye partileri için her zaman bir “yerel rantın paylaşım mücadelesi” olmuştur. Hele de AKP gibi, çeyrek yüzyıldır yerel rantın kaymağının “müptelası” olmuş bir parti için yerel rantı MHP ile bölüşmeye razı olmak hiç kolay değildir. Dahası Akp’nin yerel örgütleri içinde yer alan sermaye klikleri, kendi aralarında bile paylaşım mücadelesi vermektedirler. “Metal yorgunluğu” operasyonu ve yerel rantın yeniden paylaşımının (AKP buna yere örgütlerin gençleştirilmesi diyor) önüne engel olacak kadar güç kazanmış
Kısacası elbette iki ayrı siyasi parti olarak AKP ve MHP, partilerinin çıkarları gereği olarak “sembiyoz” bir ilişki içinde bugüne geldiler.
“Millilik-yerlilik”, “beka”, “bölücülüğe karşı birlik”,... gibi konularda farklılıkları olsa da kavram tartışması düzeyinde kaldıkça bunları sorun yapmadılar.
Eğer ki yerel seçim ve ona bağlı bir yerel rant mücadelesi olmasaydı, “af”, “andımız” gibi konularda da üç aşağı beş yukarı anlaşırlardı. Ama “yerel rantın paylaşımı” denince akan sular durdu.
Burada elbette en önemli tartışmalardan birisi de “Yerel seçimdeki ittifakın çökmesi, Cumhur ittifakını da çökertir mi?” sorusudur.
Bahçeli ve Erdoğan, “Hayır çökertmez. Cumhur ittifakı sürecektir” diyorlar. Ama bir yandan kriz öte yandan Mhp’nin artık kendini Akp’den bağımsız olarak haraket etme serbestisi kazanması, dahası siyasetin böyle dönemlerde küçük sorunları kartopu gibi büyüten karakteri, “Cumhur ittifakı”nın da artık “uzatmaları oynama aşamasına” gelindiğini işaret etmektedir. Burada tek rezerv, “siyasette her şeyin olabileceği”ne dair, sermaye siyasetinin pragmatizmde sınırı tanımayan tarzıdır.
Gazete Duvar’daki Salı günkü yazısında Hakkı Özdal’ın bu kopuşu, “FETÖ’NÜN dersanelerinin kapatılmasına”na benzetmesi belki de bütün öteki olasılıklar içinde gerçeğe en yakın değerlendirmedir.