Akademi iktidarların siyasi ihtiyaçlarına göre düzenlendi
YÖK’ÜN KURULUŞ YIL DÖNÜMÜNÜ KONUŞTUĞUMUZ AKADEMİSYENLER
12 Eylül darbesinin üniversitelere denetim altına almak için kurduğu Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) kuruluşunun 37. yıl dönümünde. YÖK, üniversitelerin bilim yuvası olmaktan çıkarılması, ticarileştirileştirilmesi ve sermaye için faaliyet gösteren kurumlar haline dönüştürülmesinde başat görev aldı. Eğitim, sermayenin eline teslim edildi. Eğitimin niteliği düşerken akademide AKP politikaları doğrultusunda kadrolaşma sağlandı.
YÖK’ÜN kuruluş yıl dönümünde bugün daha büyük baskılara maruz kalan üniversitelerin durumunu Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi Başkanı Görkem Doğan ve Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’ndeki görevine KHK ihracıyla son verilen Doç. Dr. Yücel Demirer ile konuştuk.
‘YÖK’ÜN DE BİR ANLAMI YOK’
Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Görkem Doğan şu an tek etkili kurumun saray olduğunu ifade ederek “Şu an içinde bulunduğumuz tek adam rejiminde herhangi bir devlet kurumunun bir etkisi yok. Saray da bir kişi yani cumhurbaşkanı ve onun etrafındakiler anlamına geliyor. Bugün Yök’ünde bir anlamı yok” dedi.
Artık üniversiteyi YÖK’ÜN etkilediğini söylemenin çok doğru olmadığını aktaran Doğan, şunları söyledi; “Üniversitelerin durumu Türkiye’deki genel kurumsal aşınmayla bağlantılı bir biçimde geriye gitmiş durumda. En önemli şey ihraçlar. Bu ihraçların yarattığı hava itibariyle sağcı, İslamcı diye bileceğimiz üniversitede çalışan kişiler dahi geleceklerinden endişe etmekteler. Genel bir korku iklimi hakim. Bu da insanların konuşmak noktasında saraya yakın kişiler değilse korkmasına neden oluyor. Sarayın öfkesinin kime hangi sebeple odaklanacağına dair bir fikriniz yok. Bu da genel bir korku iklimi yaratıyor.”
Üniversitelerin sadece diploma ve sertifika dağıttığının altını çizen Doğan “Üniversitenin kaderi Türkiye’nin siyasi kaderine bağlı. Eğer şeffaf bir inceleme yapılırsa ihraç edilen arkadaşlarımızın geri gelmesi lazım. Onların gelmesi dahi çok önemli bir hava değişikliği yaratacaktır. Üniversiteleri yeniden toplum için, doğa için insanlık için faydalı bir kurum haline dönüştürmek çok önemli bir görev” dedi.
‘AKADEMİ İKTİDARLARIN İHTİYAÇLARINAA GÖRE DÜZENLENDİ’
Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’ndeki görevine KHK ile son verilen Doç. Dr. Yücel Demirer, Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıcından itibaren akademinin siyasal gündem ve ihtiyaçlara göre şekillendirildiğini söyledi.
“Üniversiteyi herhangi bir devlet dairesi olarak gören ve bu şekilde işlemesinden yarar gören siyasi akıl, bir yandan aldığı idari kararlarla, öte yandan hegemonyası altındaki yargı kurumu aracılığıyla akademik alanı
düzenledi” diyen Demirer, “YÖK bu aklın 12 Eylül darbe ortamındaki zirve noktasını temsil eder. YÖK kurulana kadar sürdürülen baskı ve yönlendirmeler, YÖK sonrasında bir ortak çatı altına alınmış, en önemlisi özgür düşüncenin en büyük düşmanı olan merkezileşme bu dönemde başlatılmıştır. YÖK’ÜN en önemli özelliği akademik alana dönük siyasi müdahaleyi sistemli hale getirmesi ve kurumsallaştırması olmak yanında, üniversiteler alanın çölleşmesinin de başlangıcı olmasıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Üniversitelerin şu anki durumuna da değinen Demirer, “Düşen uluslararası yayın oranları, doldurulamayan kontenjanlar, televizyon ekranlarında durmaksızın gaf yapan akademisyenler, çatısı altında yapılan bilimsel üretim yerine inşa edilen süslü kapılarla anılan üniversiteler, demokrat öğrencilere üniversite yerleşkelerini zindan eden özel güvenlik aygıtı, alanlarının yakıcı sorunlarını çalışmak yerine popüler ve izin verilen konularla meşgul “bilim insanları”…. Onurlu bir duruşu