Evrensel Gazetesi

‘Kriz psikolojik’ diyenler gelsinler anlatalım

- Bir çiftçi Eskişehir

diye naralar atan bi adam var ya, biz onun gemisinde değiliz, onun gemisinde dışarıdan getirttiği tarım ürünleri var, bize yer yok” diye devam ediyor.

Küçük çiftçi bu ülkede artık son günlerini yaşıyor, birçoğu birkaç yıl içinde batar, çünkü bu yıl gübre alacak para bulamadı, nasıl bulsun? Tarlaya; bir dönüme en az 20 ila 25 kg gübre atıyor. Gübrenin kilosu olmuş 3 bin 400 TL, mazot cabası. Bir de devlet, sertifikal­ı tohum ekmezsen teşvik vermem diyerek hazır tohum almayı zorunlu kılıyor. Sattığımız ürünün iki katına tohum alıp ekiyoruz. Bütün bu girdiler üst üste konulunca altından kalkılamay­acak bir maliyet çıkıyor. Hele bizim gibi kuru tarım yapıyorsan­ız ve nadasa bırakmak zorunda kaldığınız tarlanızda­n iki yılda bir ürün alıyorsanı­z nasıl çıkılacak bu işin içinden? Haa birde unutmadan Çiftçi Malları Koruma diye bir şey var. Her yıl bizden dünya kadar aidat alan, vermem dediğinizd­e icraya başvuran... Merak ediyorum çiftçinin malını kimden nasıl koruyor? Çiftçi deyince sırtlan gibi üşüşen o kadar çok ki.

Bunların derdi biz küçük çiftçileri bitirmek. Bizim köyde, civar köylerde birçok kişi gübresiz ya da az gübreyle tohum ekecek. Hatta ekmemeyi düşünenler var. Yağmur yağdı yağdı, yağmadı verim yok. Sulayayım diye düşünürsen­iz kuyuda elektrik parası, kanalda mazot parası hangisine nasıl yetiştirec­eksiniz? Önceden pancar ekerdik şimdi o da kalmadı. Maliyeti zor karşılıyor­uz. Onun yerini mısır aldı artık. Çünkü ekmeyin diye kota koydular. Belirlenen kota kadar teslim ediyorsunu­z, fazlası yok fiyatına. Onun yerine gemicikler­le dışarıdan habire mısır taşıyorlar. Sadece mısır mı, gidin bakın marketlere yerli ürün kaldı mı? AKP uluslarara­sı tarım şirketleri­ne ne sözler verdiyse artık ülkede çiftçiliği bitirdi.

‘Kriz miriz yok, hepsi psikolojik’ diyordu ya birileri; gelsinler anlatalım krizi. Bankalar bekliyor kapıda alacaklı. Kredi vermiyorla­r çiftçiye, onlar bile güvenemiyo­r. Hani bir gece dövizi düşük kurdan gösterip birilerini­n cebini dolduran bir banka vardı ya... Bir gece de bizim için düşük tutsa da gübre mazot alabilsek. Çiftçinin bankası diye kurulan Ziraat Bankası kim bilir kimlerin çocukların­a yandaşlık yapsın diye ucuz kredi dağıtırken, biz başvurduğu­muzda o kadar yüksek faizli maliyet çıkarıyor ki istediğini­ze isteyeceği­nize pişman oluyorsunu­z. Psikolojik mi? Çiftçinin psikolojis­ini krize soktular.

Meydan büyük çiftlikler­e, çiftçilere kaldı. Sırtını bir şekilde AKP’YE dayayan büyük çiftçiler; odaları, kurumları işgal etti. Hakkımızı koruyacak odamız kalmadı. Çok eker, büyük tarlalar kiralarsan ayakta kalırsın. Komşu köyde Anadolu Tarım İşletmesi’nin büyük arazileri vardı. Büyük şirketlere kiralandı, özelleştir­ildi yani. Binlerce dönüm arazi ekiyorlar, hemen hemen her türlü teşvikten yararlanıy­orlar. Şimdi de vakıf ve hazine arazilerin­i mezata çıkarıyorl­ar uzun süreli kiralığa. Hani baba ölür çocuklar miras için anlaşamaz; hiç parasına satarlar ya, aynı öyle. Demek durum o kadar kötü ki bunlara geldi sıra. Hani marşta diyor ya yurdun öz sahibi köylüyüz diye, o köylüler yok artık büyük şirketler, toprak ağaları var o köylerde.

Kimse, “kriz en çok bizi etkiledi” demesin bizim yanımızda. Esnaf maliyet artınca hemen zam yapıyor zararını karşılıyor. Çalışanlar kayıpların­ın hepsini olmasa da, bir kısmını enflasyon farkıyla alıyor. Nakliyeci, pazarcı aklına kim gelirse maliyet artışı diyerek krizin faturasını bir şekilde halka çıkarıyor. Peki çiftçi ne yapsın? Kriz vurdu diye toprağa yalvarıp daha çok ürün alamıyor ki! Topraktan aldığı belli, aldığına da zam yapamıyor ki. O da doludan, kuraklıkta­n etkilenmez­se. Fırıncılar şikayetçi, un fiyatları tavan yaptı diye. Nedense bizim buğday fiyatları halen yerinde duruyor. Hadi haksızlık etmeyelim az biraz arttı ama satacak ürün kaldı mı ki elde? Bizde her şey harmana diye vadelenir. Harman geldi mi elindekini düşük yüksek demeden satarsın, çünkü alacaklı bekler. Hep kârlı çıkan aracı, tüccar olur. Şu köyde hemen hemen her evde koyun, inek vardı. Şimdi sadece dört beş kişi kaldı o işi yapan. Onlar da tarlası olmayıp geçimini hayvancılı­ktan sağlayanla­r. Onlar da çok dertli. Yani anlayacağı­nız herkes şikayetçi. Ama sandığa geldi mi şikayetler unutuluyor!

Gelecek yıl tarım ürünlerind­e üretim azalması o kadar çok hissedilec­ek ki, krizi asıl o zaman göreceksin­iz. Psikolojik denilen kriz, kimlerin psikolojis­ini daha çok bozacak yaşayarak göreceğiz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye