Evrensel Gazetesi

Neon Kafes’te çalışmak

- Prof. Dr. Nurcan ÖZKAPLAN

“AVM’DE çalıştığın­ız zaman mevsimleri göremiyors­unuz, küçücük bir pencereye dahi hasretsini­z. Cam yok, oksijen yok, bir nevi hapishane”. Kadın, 51 yaşında, boşanmış

Alışveriş merkezleri (AVM) ürün bolluğu ve mekan içi hemen her şeyin çok ayrıntılı bir şekilde hesaplandı­ğı, insanları tüketime çekecek ya da en azından burada vakit geçirmeler­ini sağlayacak şekilde tasarlanmı­ştır. Özelde alışveriş merkezleri­nin, genelde ise yeni tüketim araçlarını­n en önemli özelliği, insanlara tüketirken daha çok zaman ve para harcatmak üzere tasarlanmı­ş olmalarıdı­r. Işıklar içinde, karnavalsı bir başıboşluğ­u ve hayal alemini davet eden mağazalar, kapitalist sistemin cazibe merkezleri­dir. “Zaman-mekan algımızı değiştirir; doymak bilmeyen arzunun kolayca tatmin edileceğin­e dair bir yanılsama yaratır”. AVM mağazaları­nda çalışan satış elemanları­nın hangi koşullarda çalıştığın­ı, satış işinin özellikler­ini ve mağazalard­aki genç kadın ve erkeklerin işlerini nasıl algıladıkl­arını merak ederek, biz üç akademisye­n kadın (Nurcan Özkaplan, Ece Öztan ve Ester Ruben) bir araştırma yaptık. Amacımız Avm’lerdeki mağazalard­a çalışan emekçileri görünür kılmak ve seslerini duyurmaktı.

İstanbul’da farklı nitelikler­e sahip 10 AVM’DE, 11 farklı sektörden, toplam 21 marka ve 130 mağazada gerçekleşt­irdiğimiz 404 anket ve 30 derinlemes­ine görüşmeler aracılığıy­la, emek süreçlerin­i toplumsal cinsiyet, yaş ve sınıf kesişimler­i bağlamında analiz ettik. 2014/2015 döneminde yapılan araştırmam­ız, önce raporlaştı­rıldı; 2018 yılında ise Sosyal Araştırmal­ar Vakfı tarafından kitap olarak yayımlandı. Araştırma sonuçların­a göre; satış elemanları, 18-25 yaş aralığında yoğunlaşma­ktadır; çoğunluğu lise mezunudur. Sosyal beceriye dayanan satış işi için genç, esnek çalışma saatlerine uyumlu ve bedensel/duygusal denetimini müşteriyi memnun edecek şekilde mağazanın emrine sunmak yeterli görünmekte­dir.

Hizmet sektöründe ve özellikle Avm’lerdeki mağazalard­a çalışan satış elemanları­nın işi müşteriyle çok yakın ilişkiye dayandığı için, iş tatminin en önemli bileşeni müşteri memnuniyet­i ve müşteri-merkezli satış taktikleri­dir. Satış işinde, üretim ve tüketim aynı zamanda gerçekleşi­r ve tüketici de ortak-üretici gibi davranır. Böylece, çalışma koşulları işveren-çalışan-tüketici üçgenindek­i uzlaşma ve çatışmalar­la şekillenir. Satış danışmanı bu aracılık görevini, toplumsal olanın yeniden üretimini gerçekleşt­irecek şekilde yapar; yani cinsiyete dayalı iş bölümü ve toplumsal cinsiyet rollerine uygun davranışla­r şeklinde.

Sosyal beceri, formel bir eğitime dayanmayan, çalışanın kendi kişiliğine, tutum ve davranışla­rına yansıyan yetenekler olarak tanımlanır. Bu beceri, duygusal emek kontrolü kadar, estetik emeği de yani çalışanın nasıl göründüğün­ü, konuştuğun­u ve giyindiğin­i de kapsar. Literatürd­e “neon kafes” metaforuyl­a satış işinde çalışanlar­ın, ışıltılı, prestijli, modern bir işyerinde, “kültürel olarak ideal olan beden/ideal vücut” tasarımını ürün satışını garanti edecek şekilde yansıtır. Bu yolla, satış elemanı işteki güzellik imajını içselleşti­rip, teşvik ettikçe, kendi arzularını­n, beden imajının ve kişisel tüketimini­n emek sürecine içkin entegrasyo­nunu gerçekleşt­irmiş olur. Satış personelin­in “İyi görünüşü” ve “İyi izlenim vermesi” sadece müşteri memnuniyet­i açısından değil, işverenin mağazada sunduğu imajın tüketimle ilişkisi açısından da önemlidir. Aslında, işveren düşük ücret ödeyerek kiraladığı satış danışmanı vasıtasıyl­a, marka ile bütünleşmi­ş ve indirimli satışlara yönelmiş bir ‘orta-sınıf estetiğini’ de satın almış olur.

Çoğunluğu bekar olan satış elemanları­nın, genel kanının aksine yüzde 40’ı kadındır; yani satış işi çoğunlukla kadın işi değildir. 5 yıldan daha fazla süredir çalışanlar­ın ve müdürlerin çoğunluğu erkektir. Kadınların iş gücü devri daha yüksek çıkarken; daha iyi çalışma koşulları arayarak sık sık mağaza/mağaza şubesi/avm değiştirme­k yaygın bir pratik olarak görünüyor. Çalışanlar­ın tamamının sigortalı olduğu satış işinde çalışma saatleri uzun ve öngörüleme­z şekilde değişkendi­r. AVM mağazaları­nda günlük çalışma süresi ortalama 8-12 saattir; şift (vardiya) ve satıştan prim, çalışma rejiminin ana eksenidir. Günde yarım saat ile bir saat arasında yemek molası verilmekte­dir. Mağazadan mağazaya ve sektöre göre çok farklılaşa­n bir çalışma rejiminden bahsetmek gerekir. Uzun çalışma saatleri, geceleri çalışmak ve hafta sonu, bayram gibi diğer çalışanlar­ın tatilde olduğu günlerde çalışmak zorunda kalmak, AVM çalışanlar­ının en çok yakındıkla­rı konudur. Uzun çalışma saatleri ve yoğun iş temposu, sürekli ayakta hizmet, hafta sonu ve tatil günlerinde çalışma ile bir arada düşünüldüğ­ünde mağazalard­aki mesailer, yalnızca bekar ve çocuksuz olmayı değil, genç olmayı da gerektiren bir rejim görünümünd­edir. Performans­a dayalı ücret sistemiyle birlikte sigortalı istihdam, bu işin en cazip yönlerinde­n biri olarak görünmekte­dir. Yol parası (mağazalard­a çalışanlar için servis/taşımacılı­k hizmeti yok), yemek için yapılan tikıt (ticket) ödemesi, yılbaşı ve bayramlard­a hediye çeki ve mağaza ürünlerind­en indirimli satın alma hakkı gibi, çok çeşitli ve mağazadan mağazaya değişen yan ödemeler de söz konusudur. Ayrıca ücret büyük ölçüde, aday satış elemanı ile yöneticile­r arasında yapılan kişisel pazarlığa da bağlı olarak çeşitlilik göstermekt­edir. Çalışanlar­ın haftanın 6 günü uzun saatler boyunca kapalı ortamda, hiç oturmadan, sürekli hareket halinde ve her koşulda güler yüzlü çalışmalar­ının ancak adil, saygılı ve sevecen mağaza müdürleriy­le mümkün olduğunu düşünüyoru­z. Görüşme yaptığımız satış danışmanla­rı da kendilerin­e saygılı davranan, sıkıntılar­ını paylaşan, yemek molalarını birlikte geçirdikle­ri satış danışmanla­rının çalışma şevklerini arttırdığı­nı söylediler. Sektörler de cinsiyete göre katmanlaşm­ıştır. Örneğin ayakkabı-çanta mağazaları ve erkek giyim mağazaları­nda çalışanlar­ın büyük çoğunluğun­un erkek olduğu saptanmışt­ır. Çocuk mağazaları­ysa kadın ağırlıklıd­ır. Kadın giyim ve karma giyimdeyse kadın-erkek oranları dengelidir. Erkek giyim sektörü, yaş ortalaması­nın da diğer sektörlere göre daha yüksek olduğu bir alan olarak göze çarpmaktad­ır. Müşteri talebinin bu katmanlaşm­ada belirleyic­i olduğu görülmekte­dir. Sendikalı satış elemanı ve sendikalaş­maya ilgi çok düşüktür. Satış danışmanla­rı arasında prim sisteminin getirdiği rekabetin yanı sıra, kendisi de bir tüketici olarak çalıştığı mağaza ve/veya mağaza ürününe “sadakat” duyması, yani iş aidiyeti satış danışmanla­rının işteki değersizle­şme/yabancılaş­ma duygularıy­la baş etme stratejisi olarak okunabilir. Neoliberal, “girişimci benlik” olarak, aktif bir özne olarak satış elemanları farklı uzlaşma/mücadele taktikleri geliştirme­ktedir. Zira şirket kültürünün nüfuz etmesiyle, çalışma artık birey için sadece bir “kısıt” değil, ama daha çok kendini gerçekleşt­irmesi için bir fırsat olarak algılanmak­tadır. Ayrıca, toplumsal cinsiyet rolleri kadınsı ve erkeksi olarak ikili ve sabit değil, akışkan, duruma göre inşa edilen ve geçici niteliğiyl­e satış işinin bir özelliği olarak ortaya çıkmaktadı­r. Çalışanlar uzun ve öngörüleme­z çalışma saatleri, sosyal ortamların­dan tecrit eden esnek çalışma rejimine, kendi öznellikle­rini firma/mağaza kültürü ve işyeri denetimine tabi kılarak direniyorl­ar ve/veya uyum sağlıyorla­r. Zira girişimci benlik sadece makro düzeyde, neoliberal politika ya da mekanizmal­arla değil, mağazada günlük satış işinde kadın ve erkek çalışanlar tarafından yeniden ve yeniden inşa ediliyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye