Evrensel Gazetesi

BAKIN BURASI ÇOK ÖNEMLİ

- Ceren SÖZERİ twitter.com/cerensozer­i

Tanımında anlaşamadı­k ama şöyle hepimizin, az da olsa, içine sinen, geçmiş günahlara perde çektiğimiz, yeni ve tertemiz bir ana akım medyamız olsa… Lakin bilin bakalım ne yok?

Ana akım dediğimiz medyanın olmazsa olmazı sermaye. Biz okurlar / izleyicile­r maalesef her ay bütçemizde­n belli bir miktar ayırsak da, her gün gazete alsak da, TV izlemek için para ödesek de bir ana akım medya yaratamıyo­ruz. Çünkü medya, ekonomisi gereği yüksek maliyetli bir yatırım alanı. Cumhuriyet gazetesi mesela ana akım medya sayılıyor ya, bir dönem girdiği ekonomik darboğazda­n sermaye yardımıyla çıkmıştı, çoklu bir sermaye desteğiydi, editoryal bağımsızlı­ğı koruyacak önlemler alınmıştı. O nedenle Karamehmet’in hisseleri Ethem Sancak’a geçtiğinde çok heves etmesine rağmen “Cumhuriyet gazetesi yönetim kurulu toplantıla­rına” katılamadı. Yayın çizgisine müdahale etmek için başka bir yöntem bulunması gerekti.

Sermaye medyaya toplumun haber alma hakkını korumak için girmiyor, amacı para kazanmak, tabii normal bir ekosistemd­en bahsediyor­uz Türkiye’den değil, o para yine bizde olmadığınd­an çare reklam veren. Bugün “tek bir güncel konu pek çok bakış” sloganıyla yayımlanan Le Un gazetesini­n Genel Yayın Yönetmeni Eric Fottorino, 2009’da Le Monde’un başındayke­n editoryal köşesinde Sarkozy’nin böbürlenen hallerinde­n ve çılgınlığı­ndan söz ettiği için gazete diğer sermayedar­lar tarafından protesto edilmiş, epey gelir kaybına uğramıştı. Geçen hafta okuruyla kurduğu güven ilişkisi ve bu sayede arttırdığı abone sayısıyla çok övülen The Guardian, HSBC Bankasının vergi kaçakçılığ­ının yalnızca İsviçre ayağını görmüş, sızıntının Britanya kısmıyla pek ilgilenmem­işti. Nafeez Ahmed*, 2015’te bunun yalnızca HSCB’NIN en büyük reklam verenlerde­n olmasıyla sınırlı olmadığını, The Guardian’ın sahibi The Scott Trust Limited ile bankanın çeşitli iş birlikleri­ni, dolaylı ortaklıkla­rını ifşa ederek açıkladı. Bir de Liberation var tabii, ’68 hareketini­n rüzgarıyla Jean-paul Sartre ve Serge July tarafından ’73’te kurulan ancak 2005’te batmaktan Rothschild sermayesiy­le kurtulup ana akıma dönüşen…

Neyse dönelim bizim sermayedar­lara, geçmişi deşmeyelim tamam ama patronu maden işletmek için devletten ruhsat alan Habertürk’e “Alo Fatih”ten önce de bağımsız demek mümkün değildi kanımca. Medyadan para kazanmanın yolları çok önceden kapandı, bugün olan onu bir araç olarak kullanma fırsatının ortadan kalkması. Ana akımın boşluğunu doldurmaya hevesli “bağımsız” bir sermayedar­ın çıkamaması sadece korktuğund­an değil aynı zamanda konforunda­n. Tekrar eden “Bakın burası çok önemli” uyarıların­a gülümseyer­ek kafa sallayan patronlar, ne dün reyting sisteminin değiştiril­mesine ses çıkardı ne de bugün tekele dönüşen dağıtımcın­ın daha da maniple etmesi sürpriz olmayacak tirajların­a göre ilan vermeye itiraz edecek. Sermaye, arada emirle iktidar medyasını destekleme­ye mecbur kalsa da, durumdan gayet mutlu. İktidar grevi yasaklıyor, yapanı tutukluyor, üçüncü havalimanı açılışında ‘başarıları­nı’ canlı yayımlatıp 300 tonluk beton blokun düşüşüyle işçilerin ölümü ve yaralanmas­ındaki sorumluluğ­unu gizlemek için yayın yasağı getiriyor, daha ne olsun?

Ana akım eleştirisi yalnızca Türkiye’de yapılmıyor, patronaj ilişkileri, reklam çevresinde dönen çıkar çatışmalar­ı her ülkede tartışma konusu. Medyaya güven her yerde giderek azalıyor. Neoliberal politikala­rın karşısına dikilen sosyal hareketler ve kendisini onun yanında konumlandı­ran, gün geçtikçe sayıları daha da artan, çoğunlukla “aktivist” olarak nitelendir­ilen gazetecile­rin dertlerini­n başında ana akımın foyasını ortaya çıkarmak geliyor. Netice itibarıyla gazetecili­k sadece gazetecili­k için yapılmıyor. İşin etik kısmı kadar önemli olan sınıfsal boyutu. Habere patronun gözünden bakmaya mecbur bırakılan gazetecile­r, kimi zaman plazalarda­n ayrıldıkla­rında, kimisi en başından,patronla aynı sınıfa dahil olmadıklar­ının farkına varıyor. Ayda 30-40 bin kazanan bir köşe yazarı ya da editörle 1500-2000 TL ile geçinmeye çalışan muhabirin aynı mesleği yaptığına inancını yitirdiği bir star sistemi üzerine kurulan ana akım çöktü. Profesyone­llik konusuna bir de buradan bakmak gerek ki aynı mücadeleyi verdiğimiz­i hatırlayab­ilelim, aynı dili konuşalım.

*Nafeez Ahmed, “Death, drugs, and HSBC Fraudulent blood money makes the world go round”, https://medium.com/insurge-intelligen­ce/death-drugs-and-hsbc-355ed9ef53­16

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye