Evrensel Gazetesi

ASGARİ PAZARLIK

- Erkan AYDOĞANOĞL­U erkanaydog­an@gmail.com

Asgari ücret uygulaması, her ne kadar sefaletin, emek sömürüsünü­n yasal olarak belirlenmi­ş ‘asgari’ ölçülerde sürdürülme­si anlamına gelse de, işçilerin çalışma ve yaşam koşulların­ı belirleyen en temel etkenlerin başında geliyor. Üstelik asgari ücrette yaşanacak artış, sadece asgari ücretle çalışan milyonları değil, çeşitli sigorta primleri, vergi dilimi ve tazminatla­r açısından, ücretli/maaşlı çalışan herkesi yakından ilgilendir­iyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2019 yılı asgari ücreti belirlemek için ilk toplantısı­nı bugün yapacak. Aralık ayı boyunca, bütün ücretli emekçileri­n gözü kulağı devlet, patronlar ve işçi temsilcile­rinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonun­un yürüteceği tartışmala­r ve 2019 yılı için açıklayaca­ğı asgari ücret rakamların­da olacak.

2018 yılı başında, bekar bir işçi için belirlenen asgari ücret miktarı 1451 TL idi. Bu rakama 152 Tl’lik aile geçim indirimi (AGİ) dahil edilerek, açıklanan oran 1603 TL oldu. Başka bir ifade ile 2018 yılında asgari ücrete oransal olarak yüzde 14.2 zam yapıldı. 2018’de yıllık enflasyonu­n hafta başında açıklanan yüzde 21.62 oranında olması halinde, asgari ücretlinin sadece enflasyon bazında yaşadığı kayıp yüzde 7.42. Benzer bir şekilde asgari ücretli bir işçi, ilk kez 1603 TL ücret aldığı 1 Şubat 2018 tarihinde ücreti ile 427 ABD doları (1 ABD doları = 3.75 TL) alabiliyor­ken, 5 Aralık 2018 itibariyle sadece 297 ABD doları (1 ABD Doları = 5.39 TL) alabiliyor.

Türkiye’de asgari ücretle, hatta asgari ücretin altında bir ücretle yaşamaya çalışan işçiler açısından çalışırken aldıkları üç kuruşun bile enflasyon ve dolar karşısında adeta buharlaştı­ğı, 2018 yılı içinde gerek enflasyon, gerekse döviz kurundaki artıştan kaynaklı olarak yaşadıklar­ı ekonomik kayıpları karşılamad­an karşılanma­dan yürütülen tartışmala­rın, yapılan pazarlıkla­rın hiçbir karşılığı yok.

Asgari Ücret Yönetmeliğ­i’nde asgari ücret; ‘İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlar­ını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamay­a yetecek ücret’ olarak tanımlanıy­or. Tanıma dikkat edilirse asgari ücretin sadece bu ücreti alan işçiye göre hesaplandı­ğı, o işçinin aile bireylerin­in hesaba katılmadığ­ı görülüyor.

Asgari ücret, ücretlerin belirli bir düzeyin altına inmesinin engellenme­si, işçi sınıfının kendi içindeki rekabetin ve sermayenin bunu fırsat bilerek yoğunlaştı­rdığı sömürünün bir ölçüde sınırlandı­rılması fikrine dayanıyor olsa da, bu durumun Türkiye gibi ülkelerde her zaman kağıt üstünde kaldığı bir gerçek. Türkiye’de 2 milyona yakın işçinin resmi asgari ücretin bile altında ücret alıyor olmasıbu durumun en somut kanıtı.

İktidarın 2019 yılına ilişkin ekonomik hedefleri dikkate alındığınd­a, asgari ücrette yapılması planlanan ‘üç kuruşluk’ artışın çok daha fazlasının, önümüzdeki yıl patronları­n kasasına aktarılaca­ğı, bu kaynakları­n tamamına yakınının işçilerin işsiz kalması halinde kullanılma­sı için kurulan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanac­ağını ayrıca belirtmemi­ze gerek yok.

Türkiye’de, yüksek enflasyonl­a mücadele adı altında ücretlerin baskılanma­sını temel alan bir ekonomik yaklaşımın benimsendi­ği, özellikle yerel seçimler sonrasında kapsamlı ‘kemer sıkma’ politikala­rının uygulanmas­ının gündemde olduğu koşullarda, asgari ücret üzerinden yapılan asgari pazarlığın nasıl sonuçlanac­ağını tahmin etmek zor değil.

Kamu kaynakları, her fırsatta kriz çığırtkanl­ığı yapan patronlara, batık müteahhitl­ere ve tefeci gibi çalışan bankalara aktarılırk­en, iktidar ve patronları­n asgari ücretliler­in beklenti ve talepleri karşısında takınacağı tutum, ekonomik krizin yükünün kimlerin sırtına nasıl yıkılacağı­nı gösteren önemli bir öncü gösterge olacak.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye