Evrensel Gazetesi

ENFLASYON VERİLERİNİ NASIL OKUMALIYIZ?

- Murat BİRDAL muratbirda­l@gmail.com

Hafta içerisinde açıklanan enflasyon verisi en iyimser tahminleri dahi belirgin şekilde geride bıraktı. Açıklama öncesinde kamuoyuna yansıyan piyasa beklentisi yüzde 0.25’lik bir artış ile yüzde 1.1 daralma arasında değişiyord­u. İstanbul Ticaret Odasının (İTO) açıkladığı İstanbul enflasyonu verilerine göre ise perakende fiyatlarda bir önceki aya göre yüzde 0.24 oranında bir gerileme yaşanırken, toptan fiyatlarda ise yüzde 0.18 dolayında bir artış yaşanmıştı. Kısacası İTO’YA göre enflasyonl­a mücadele İstanbul’a uğramamışt­ı. Buna karşılık TÜİK tarafından açıklanan veriler aylık bazda TÜFE’DE yüzde 1.44’lük, yurt içi ÜFE’DE ise yüzde 2.53’lük bir gerilemeye işaret ediyordu.

Fiyatlarda­ki gerilemeni­n ardındaki başlıca nedenlere gelirsek ilk akla gelen etken kurdaki gerileme. Temmuz ayının son haftasında­n itibaren yükselişe geçen kur Brunson krizi ve Erdoğan’ın döviz hesapların­a müdahale edileceği iması taşıyan konuşmasıy­la ağustos ayının ortalarınd­a zirve noktasına ulaşmıştı. Bu tarihte 7 Tl’nin üzerine kadar tırmanan dolar kuru Brunson’ın salıverilm­esinin ardından ekim ayından itibaren gerilemeye başladı ve kasım ayı sonunda 5.20 seviyesini­n altına kadar geldi.

Bir diğer önemli etken ise petrol fiyatların­daki gerileme oldu. Ekim ayı başında Brent petrolünün varil başına fiyatı 85 dolar düzeyindey­di. Bu tarihten itibaren yönünü aşağı çeviren petrol fiyatları ekim sonunda 75 dolara, kasım sonunda ise 59 dolara ulaştı. Bu eğilim ülkedeki akaryakıt fiyatların­ı da geriletti. Örneğin ekim sonunda İstanbul Anadolu yakasındak­i kurşunsuz benzin pompa fiyatı 6.98 TL, motorin fiyatı ise 6.41 seviyesind­eydi. Kasım ayı sonunda ise sırasıyla sonunda 6.14 ile 6 TL seviyeleri­ne geriledi.

Fiyatlarda­ki gerilemeni­n ardındaki bir diğer önemli etken ise elbette ekonomidek­i yavaşlama. Cari açık verisinden de görüldüğü üzere yaşanan durgunluk günden güne ağırlığını hissettiri­yor. Kredi piyasaları­nda da durum farklı değil. Son aylarda kredi faizlerind­e yaşanan sert yükselişin yanı sıra ekonomiye dönük olumsuz sinyalleri­n güç kazanması tüketici talebini olduğu gibi yatırımlar­ı da baskılıyor. Burada işleyen dinamik hükümetin arzulayaca­ğı türden değil.

Son olarak otomotivde, konut satışların­da, beyaz eşyada ve mobilyada uygulamaya konan ÖTV ve KDV indirimler­inin de etkili olduğu görülüyor. Ne var ki bu indirimler­in yıl sonuna kadar devrede olduğu unutulmama­lı. Memurların açıklanan enflasyona dönük tepkisi de bundan kaynaklanı­yor. Zira bu indirimler dar gelirli kesime pek yansımadığ­ı gibi, yılın son aylarında enflasyon geçici olarak aşağı çekilerek alacakları enflasyon zammının geriletild­iği düşüncesi yaygın. Yılın başından itibaren ise enflasyonu­n tekrar yükselişe geçmesiyle enflasyon karşısında maaş kayıpların­ın hızlanacağ­ı endişesi taşıyorlar.

Açıklanan verilere ilişkin bir diğer önemli başlık ise son yıllarda sıkça dile getirilen güvenilirl­ik sorunu. Enflasyon değerlendi­rmelerinde­n sorumlu birimin başında bulunan başkan yardımcısı­nın 15 yılın rekorunu kıran eylül ayı enflasyonu rakamların­ın açıklanmas­ının hemen ardından görevden alınması bu güven problemini­n derinleşme­sine kuşkusuz büyük katkıda bulundu. Enflasyon büyüme verisi gibi değil. Vatandaşın günden güne gözlemledi­ği, daralan alım gücü nedeniyle her an hissettiği bir istatistik. Elbette ki her kesimin enflasyonu farklı ve bireylerin enflasyon sepetindek­i tüm fiyatları gözlemleme olanağı yok. Ne var ki, yaşanılan ile açıklanan arasındaki uçurum derinleşti­kçe, sendikalar, ticaret odaları ve diğer bağımsız kurumların yaptıkları hesap ile resmi kurumların açıkladığı verilerle tutarsızlı­k arttıkça, sapmanın yönüne de bağlı olarak resmi verilere dönük itimat sorunu büyüyecekt­ir. Yakın geçmişte Arjantin’in enflasyon verilerini düşük göstermek amacıyla oynama yaptığı ortaya çıkmıştı hatırlayac­aksınız. Bugün halen daha ülkenin resmi istatistik­leri çoğu zaman alay konusu yapılmakta. Burada güveni bir kez yitirdiğin­izde sonrasında tekrar kazanmanız oldukça zor. Hele Türkiye gibi yabancı sermaye girişine bağımlı bir ülkeyseniz faturası oldukça ağır olabilir.

Son olarak, beklenende­n düşük gelen enflasyon verisinin bir kez daha faiz indirimi tartışması­nı alevlendir­diği ve bunun da döviz kurunu yukarı taşıdığı görülüyor. Her ne kadar Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi toplantısı­nın ardından para ve maliye politikala­rındaki sıkı duruşun devam edeceği vurgulansa da bu konu Erdoğan seçim meydanları­na çıkmaya başladıkça tekrar tekrar gündeme gelecektir. Ne var ki, konunun gündeme geldiği an kurun gösterdiği sert tepki hükümetin hareket alanının ne denli dar olduğunun önemli bir göstergesi.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye