Kaşıkçı cinayeti ve Suud dış politikasına etkileri
Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinin üzerinden aylar geçmesine rağmen, cinayet gündemdeki sıcaklığını korumaya devam ediyor. Hemen her olayda olduğu gibi ABD, bölgedeki en önemli müttefiki Suudi Arabistan’ın özellikle dış politikasını yeniden kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmek için “Kaşıkçı dosyası”nı kullanıyor.
Gelişmeleri gazetemize değerlendiren Ruze Cendeli, Kaşıkçı dosyasının Suud dış politikasına yansımasını bütün yönleriyle ele aldı. Cendeli, Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan’ın dış politikada bedelini ödemeden kapanmasına izin verilmeyeceğini yazdı. Cendeli, geçtiğimiz günlerde İsveç’in başkenti Stockholm’de Birleşmiş Milletler’in himayesinde başlayan Yemen görüşmelerinin de Kaşıkçı cinayeti sonrası ortaya çıkan bir gelişme olduğuna dikkat çekti.
SUUD’DAN KATAR’A DAVET
Benzer bir şekilde Suudi Arabistan’ın Katar politikasında da bu günlerde bir değişim yaşanıyor. Kral Selman bin Abdülaziz’in, Katar Emiri’ni 39. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) zirvesine katılmaya davet etmek zorunda kalması, bu politika değişikliğinin bir ürünü. Cendeli, “ABD, bu çatışmada İran karşısında Arap cephesinin zayıfladığı gördü” dedi. Katar politikasındaki değişikliği bu sebebe bağladı.
Rai al Youm gazetesi başyazısında da davetin Katar’ın OPEC’TEN çekilmesinden bir gün sonra gelmesine dikkat çekildi. Makalede bu davetin basında yarattığı yankılara da yer verildi.
ABD’DE SELMAN KARŞITI KARAR
Prens Muhammed bin Selman’a ve doğal olarak onun politikalarına yönelik ABD baskının arttığına dair bir yorum da Arap dünyasının tanınmış yazarı Abdulbari Atwan’dan geldi. Atwan, haftalık yayınladığı Youtube konuşmasında ABD’DE hem Cumhuriyetçilerden, hem de Demokratlardan oluşan bir komitenin, Kaşıkçı cinayetin sorumluluğunu Prens bin Selman’a yükleme ve Yemen’deki savaşı durdurmaya yönelik bir kararın alınması için hazırlık içinde olduğunu yazdı. Atwan’ın diğer dikkat çektiği nokta ise Dışişlerinden Sorumlu Komitenin Başkanı Bob Corker’in el Suud ailesine gönderdiği mesaj oldu. Corker’in mesajında Muhammed bin Selman’ın SUUD-ABD ilişkilerini bozan tehlikeli bir adam olduğunu yazdı. Atwan, bu mesajın hanedana “Veliahtınızı değiştirin” mesajı olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Yemen’de dört yıldan beri devam eden ve bin Selman’ın katılmak için zorladığı savaş, Batı ve ABD için utanç verici hale geldi. Batı ülkelerinde muhalefet, savaşın yüksek insani maliyetini, “ekonomik bir çıkmazda olan ve daha fazla Körfez yatırımına ihtiyaç duyan” hükümetlere karşı kullandı. Kaşıkçı’nın davası, Suudi Arabistan’ı Yemen’deki Husilerle müzakereleri yeniden canlandırmaya zorladı. Görüşmeler bu ayın altısında, İsveç’in başkenti Stockholm’de Birleşmiş Milletler’in himayesinde başladı. Görüşmelerde güven tesis etmeye ve geçiş hükümeti oluşturarak anlaşmaya odaklandı.
KATAR RİYAD’A DAVET EDİLDİ
Öte yandan Suudi-katar çatışması Amerika’yı tatmin etmedi. ABD, bu çatışmada İran karşısında Arap cephesinin zayıfladığını gördü. Bu durum Abd’nin Ortadoğu’daki politikalarını bir çok açıdan bozmaktadır. Ancak Suudi tazminatı, yani yaptığı silah anlaşmaları ABD’YI bir süreliğine frenledi. Kaşıkçı davası; Kral Selman bin Abdülaziz’i, Katar Emiri Prens Tamim’i 39. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesine davet etmek zorunda bıraktı. Fakat OPEC’TEN çekilen Katar, Kık’ten çekilme sinyalleri de vermektedir. Katar, Amerikalı müttefiklerine Suudi Arabistan’dan daha kazançlı çıkmak için baskı yapmaktadır.
SURİYE DOSYASINDA ERTELEME