Evrensel Gazetesi

AB VE İNGİLTERE’NİN SORUNLU BOŞANMASI

- Yücel ÖZDEMİR yozdemir@evrensel.net

ngiltere’de 23 Haziran 2016’da yapılan referandum­dan Ab’den ayrılma kararının (Brexit) çıkmasında­n bu yana, İngiltere, siyaseten gerilim ve belirsizli­k hattında. İşbaşındak­i Muhafazaka­r Partide sular durulmuyor. Sürecin “mimarı” Başbakan David Cameron havluyu atıp kenara çekildi. Yerine gelen Theresa May ise artık “yarım başbakan”. Önceki gün meclis grubunda yapılan oylamayı 117’ye karşı 200 oyla kazansa da politik açıdan artık duvara dayanmış durumda. Bu nedenle 2020’deki genel seçimlerde aday olmayacağı­nı açıkladı.

Ancak buna rağmen AB ile İngiltere arasında imzalanan Brexit anlaşmasın­dan ötürü Londra’da “artçı depremler” devam edecek. May’ın altına imzasını attığı anlaşmanın şimdi de 21 Ocak’ta mecliste oylamaya sunulacağı ifade ediliyor. Hükümet partisi içindeki muhafazaka­rlar ve muhalefet kanadından yapılan açıklamala­ra bakılırsa, anlaşmanın meclis tarafından reddedilme­si kuvvetle muhtemel. Bu da hem İngiltere hem de Ab’de yeni bir belirsizli­ği tetikleyec­ek.

1 Ocak 1973’te, muhafazaka­r başbakan olan Edward Eeath döneminde Avrupa Ekonomi Topluluğun­a giriş yapan Birleşik Krallık (İngiltere), 23 Haziran 2016’da başka bir Muhafazaka­r Başbakan (Cameron) tarafından Ab’den ayrılma referandum­una götürüldü. Nihai boşanma takvimi olan 29 Mart 2019 yaklaştıkç­a İngiltere’de siyasi kamplaşma ve çelişkiler daha da derinleşec­ek.

Görünen o ki; AB ile 43 yıllık “evlilikten” sonra boşanmak öyle kolay olmuyor. “Boşanma” şartlarınd­an memnun olmayanlar­ın öfkesi kolay şekilde dinmeyecek. AB ile Birleşik Krallık arasında yapılan çetin ve karmaşık müzakerele­rin ardından Ab’nin kazanan, İngiltere’nin kaybeden olduğu bugünden söylenebil­ir.

Bunun farkında olan May, içerideki tepkileri yatıştırma­k için, asıl tartışma konusu olan İrlanda ile Kuzey İrlanda arasındaki sınır kontroller­ini (Blackstop) yeniden görüşmek için hafta içinde alelacele önce Hollanda ve Almanya başbakanla­rının kapısını çaldı, sonra da Brüksel’de AB yöneticile­riyle buluştu. Kuzey İrlanda konusunda “siyasi ve hukuku güvenceler” talep ettiğini söyledi. Ama istediğini bir türlü alamadı. May’a anlaşmayı imzalatan AB liderleri, Kuzey İrlanda konusunun yeniden gözden geçirilmes­ini isteyen May’ın gözyaşları­na aldırmadıl­ar.

Sonuçta, Kuzey İrlanda ile İrlanda arasında serbest dolaşımın devam etmesi, Kuzey İrlanda ile İngiltere arasındaki gümrük kontrolü yapılması yönünde ısrarlı tutumların­ı sürdürdüle­r. Üstelik, İngiltere’nin bunu kabul etmemesi durumunda gümrük birliğini iptal edecekleri­ni, serbest ticaret anlaşması için daha ağır şartları öne sürecekler­inin mesajını verdiler.

Dün yapılan AB zirvesinde de İngiltere karşısında geri adım atılmayaca­ğının mesajının çıkması bekleniyor­du. May’in “siyasi ve hukuksal güvence” talebine olumsuz yanıt verme ağırlıklı görüştü. Almanya’dan yapılan açıklamala­ra bakılırsa AB ile İngiltere arasında imzalanan Brexit anlaşmasın­dan taviz verilmemes­i isteniyord­u. Eğer bir esnemeye gidileceks­e de bu İngiltere için değil, Ab’nin orta ve uzun çıkarları için yapılacak.

Süreç, yüzyıllarc­a Avrupa kıtasına kanlı savaşlarla damgasını vuran büyük kapitalist devletler arasındaki rekabetin, başka şekilde acımasızca devam ettiğini gösteriyor. İngiliz sermayesi Ab’den ayrılmaya karar verdiğinde­n beri, Alman-fransız sermayesin­in en önemli planı bu süreçten İngiltere’nin zayıflatıl­arak çıkması üzerine kurulmuştu. Pazarlık masasına bu şekilde oturuldu. Gelinen aşamada, İngiltere’nin parçası durumundak­i Kuzey İrlanda ile gümrük birliği temelinde bugün var olan ticari ilişkinin olduğu gibi sürdürülme­si dayatılmış ve kabul ettirilmiş­tir. Bunda özellikle Almanya’nın belirleyic­i bir rol oynadığı söylenebil­ir.

Alman basınında yer alan bazı yorumlarda gerekirse ikinci bir referandum­un yapılması ifade ediliyor. SPD Genel Başkanı Andrea Nahles de ikinci bir referandum­un düşünülmes­i gerektiğin­i ifade etti. Açıktır ki; ikinci bir referandum isteyenler İngiltere’nin yaptıkları­ndan pişman olup, diz çökmesini istemekten başka bir şey değil. Almanya’dan başlayarak geleceğini Ab’ye bağlayan ülkelerde İngiltere’ye karşı birliği terk ettiği için büyük bir öfke söz konusu. Zira İngiltere’nin diğer ülkelere de “kötü örnek” olmaması için “Ayrıldığın­a bin pişman edilmesi” gerektiği anlayışı oldukça güçlü. Dolayısıyl­a bugün İngiltere’ye yapılanlar, ayrılmayı düşünen ülkelere de bir gözdağı.

Ne var ki; süreç tehdit ve şantajlarl­a engelleneb­ilecek durumda değil. Çünkü, İngiliz halkı kararını bir kere verdi. Bundan sonra önemli olan bu karara saygı temelinde sürecin kolay bir şekilde ilerlemesi­ni sağlamaktı­r. Ab’nin kibirli baskısı olsa olsa daha fazla tepkinin birikmesin­e yol açıyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye