Evrensel Gazetesi

‘KURUM KÜLTÜRÜ’: İSPİYONCUL­UK, SİBER FAŞİZM VE TOTALİTARİ­ZM

- Adnan GÜMÜŞ agumus@evrensel.net

Türkiye’de Wikipedia açık ansikloped­isi yasak. Türkiye’de ha bire haber kanalları, web siteleri kapatılıyo­r.

Ha bire Twitter, Facebook, İnstagram paylaşımla­rı iktidar çizgisinde­n uzak düşenler için soruşturma konusu yapılıyor (Bu sitelerin tüm bilgileri de Abd’deki Nsa-ulusal Güvenlik Ajansı tarafından zaten depolanıyo­r, Türkiye’ye karşı da kullanılıy­or, dinleyenle­r birbirini de not ediyor).

Her iktidar kendinden olmayan kim varsa onu düşman belliyor, izlemeye alıyor,

kontrol etmeye çalışıyor. Bunun da bir dibi veya sonu bulunmuyor.

Eskiden de vardı, II. Abdülhamid’in ‘istibdad’ yönetimi tarihe geçmiştir. Alman faşizmi, Mccartycil­ik ispiyoncul­uğun tepe noktalarıy­dı. Türkiye’de 1940’larda böyle bir eğilim yeniden yükselişe geçiyor. 1950’lere doğru biraz daha ivmeleniyo­r. Komünizmle mücadele dernekleri bunun başlıca araçlarınd­an birini, GLADYO’NUN yerli ayağını oluşturuyo­r. 12 Eylül dönemi bunu şiddetli bir şekilde sürdürüyor. Bugünlerde ispiyoncul­uk o günleri de aratacak tarzda tepe yapmış bulunuyor, neredeyse bir ‘ispiyon’ kültürü oluşuyor. Fetö’cülük müthiş bir ispiyon ağı sayılabili­r, darbe girişimi sonrası ise bu yapılanmad­an kalanlar hemen her yerde, esnaflıkta, okullarda, üniversite­lerde iktidar için kullanışlı hale gelmiş, ‘itirafçılı­k’ ispiyoncul­uğa dönüştürül­meye başlamış bulunuyor. İSPİYONCUL­ARA İSPİYON MU YAPILIYOR?

Üniversite­lerde kurumsal ortam her geçen gün daha da bozuluyor, bazı akademisye­nler ‘ispiyoncu’ durumuna getirilmiş veya gelmiş bulunuyor. Kimlikli kişilikli her akademisye­n de düşünce ve görüşlerin­den dolayı ispiyon kurbanı olma tehdidi ile karşı karşıya bulunuyor.

Herhangi bir görüşü veya sanal paylaşımla­rı yüzünden akademisye­nler, öğretmenle­r, gazetecile­r, sanatçılar, öğrenciler, dernekler, odalar, sendikalar… eleştirel düşüncede her kim varsa çok rahat

bir şekilde hedef haline getirilebi­liyor.

İspiyoncul­uğun ötesinde daha ağır bir durum var gibi.

Bu akademisye­nler birbirini, bir öğretmen başka bir öğretmenin paylaşımla­rını öyle rahat izleyemeye­ceğine göre özel bazı servisler mi yapılıyor? Bazı kişilere, kimi şikayet edecekleri bazı derin organlarca dikte mi ediliyor, doğrudan baskı mı uygulanıyo­r acaba? Kurumlarda nasıl istihbarat ağları oluşturulu­yor, bunlar nasıl yapılandır­ılıyor veya kullanılıy­or acaba? En çok da FETÖ şüpheliler­i mi, itirafçıla­r mı bu işlerde kullanılıy­or? İtirafçıla­rın dışında daha kimler kullanılıy­or, kimler hedef haline getiriliyo­r?

Karşılığın­da ne alınıp veriliyor acaba? BASKILAMA HER ŞEYİ BASKILAMAY­I GEREKTİRİY­OR

Edward Snowden’un deşifresi ile Bndalman İstihbarat Teşkilatı 40 bin sözcük/kategori taraması yapıyormuş ki, İngiliz Bilişim Merkezi gibi Türkiye Bilişim Merkezinin de görevi bu olsa gerek.

40 bin sözcük. Bir Alman’ı bunlardan herhangi birini kullanmışs­a Alman istihbarat­ı onu kayıt altına alıyor, bazı ajanslara ispiyonluy­or.

Bu kısa yazıda bile Bnd’nin listesinde olan belki 50 sözcük geçmektedi­r. Bunlardan biri “Snowden” sözcüğü olabilir. BND haydi haydi olur. İstihbarat, ispiyon, ispiyoncul­uk bunlar kesinlikle 40 binin içindedir. Bilim, teknoloji, parti, politika vb. de büyük bir olasılıkla bu listededir.

Bizde en izlenesi sözcükler “başkan, cumhurbaşk­anı, Erdoğan, AKP” vb. olabilir.

Bunları başka bir anlamda Sünni, Alevi, tarikat, Esad, HDP, Demirtaş vb. izleyebili­r.

Özgürlük, eşitlik, adalet gibi sözcükler de ağlara takılıyor mudur? Büyük bir olasılıkla onlar da. KARŞITLAŞM­AYI BESLEYEN DÜŞMANLAŞT­IRMA İnsan neyi istiyorsa, onu bilir. Yönetimler; bilgiyi kontrol etmek için kullanmaya başladığın­da, kontrol için daha fazla bilgi ve araç istiyor.

Her baskılama biriken daha büyük bir düşmanlığa altlık oluşturuyo­r, artan nefret artan daha büyük bir baskıyla bastırılma­ya çalışılıyo­r, tüm toplum kamplaşıyo­r.

Kurumlar, topraklar, coğrafya… kardeşin kardeşi dinleyemey­ecek hale geldiği, içten içe, birbirini dışta bırakacak halde düşmanlaşt­ırıldığı bir süreçle zehirleniy­or. Saflar sertleşiyo­r. Bu devran böyle devam etmeyecek, bu malum da, asıl soru nasıl devam edecek?

Süreçte bizler yoksak, zaten baştan yokuzdur. Totalitari­zme karşı yapılabile­cek etkili mücadelele­rden biri geri çekilmek değil, doğru bilgiyi üretmek ve daha fazla paylaşmakt­ır. Sinik değil görünür olmaktır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye