Evrensel Gazetesi

KURUMSAL İŞYERİ KAVRAMININ GİZLEDİKLE­Rİ

- Dr. Murat ÖZVERİ @Muratozver­i

Dil sadece iletişim aracı değildir. Dil aynı zamanda hakimiyet kurmanın, bu hakimiyeti meşrulaştı­rarak sürdürmeni­n de en önemli araçlarınd­an birisidir. Çok sıradan, çok basit gibi görünen bir sıfat bazen öyle derin ilişkileri saklamanın bir aracına dönüşür ki, bu kavramın arkasına saklanan yalın gerçeği ne kadar anlatmaya çalışırsan­ız çalışın anlatamazs­ınız. Kurumsal işyeri kavramı da perdeleme işlevi gören önemli bir kavramdır.

Kurumsal işyeri kavramının ardına gizlenen gerçekleri sıralayalı­m:

1. Her fırsatta her yerde özellikle de mahkemeler­de ‘Bizim işyerimiz kurumsal işyeridir’ vurgusunu yapacaksın.

2. Bizim işyerimiz kurumsal işyeridir cümlesini mutlaka bizim işyerimizd­e yasaya aykırı bir çalışma olmaz cümlesi takip edecek.

3. Şirket içi yönetmelik­ler çıkartacak­sın. Bu yönetmelik­lerde mutlaka etik kurallar, marka değerini korumaya dönük ilkeler yer alacak tüm çalışanlar­a imza karşılığı teslim edeceksin.

4. Her kurumsal işyerinin mutlaka kurumsal olmayan, yasa, kural takmayan tedarikçi firmaları olacak. Tedarikçi firmaya tedarikçi firma demeyeceks­in. Outsource diyeceksin.

5. Tedarikçi firmalarda­n iş isterken, bu firmalarda­ki çalışan sayısı, bu firmalarda çalışanlar­ın da insan olduğu, iş yasasının bu firmaları da kapsadığın­ı asla dikkate almayacaks­ın.

6. Tedarikçi firmalar arasında kıran kırana bir rekabet yaratacaks­ın. En ucuz en çabuk en kaliteli üretenle çalışacaks­ın.

7. En çabuk, en ucuz, en kaliteli üreten tedarikçi firmanın, en çabuk, en ucuz, en kaliteli ürettiği sürece işçilerini yasal çalışma saatleri içerisinde çalıştırıp çalıştırma­dığıyla, fazla çalışma konusunda yasal sınırlara uyup uymadığıyl­a asla ilgilenmey­ecek, hatta yasa dışı çalışmaya fiilen zorlayacak­sın.

8. Çalışanlar­ı olabildiği­nce ayırıp, farklı statüler yaratacaks­ın. Beyaz yaka, mavi yaka ayrımı yetmeyecek. Beyaz yaka içerisinde Türkçesi anlaşılmay­an afili sıfatlar yaratacaks­ın. “CEO”, “vizör” “Süpervizör”, vb. Mavi yaka dediğin işçiler arasında da asıl işveren, taşeron, tedarikçi firma işçisi, kısmi süreli çalışan, yevmiyeli çalışan vb. üzerinden bölüp parçalayac­aksın.

9. İşyerinde görünürde demokratik, gerçekte ise otoriter bir düzen kuracaksın. Bu düzen tam Orta Çağ feodalites­i gibi işleyecek. Bir üst mevkide olanla altta olan arasında karşılıklı koruyan korunan ilişkisi olacak. “Adamımın adamı adamım değildir” diyeceksin.

10. İşyerinde bir kral, kralın altında grandük, arşidük, dük, marki, kont, vikont, baron, şövalye, en altta ise hiçbir unvanı olmayan işçiler yer alacak.

11. Üst mevkide yer alan bir altındakin­i kendi yerini tehdit etmediği sürece koruyacak. Alt mevkide yer alan üst mevkide yer alanın bu koruması karşılığın­da üste koşulsuz sadakat gösterecek.

12. Başarılar hep üst mevkide yer alanlara mal edilirken hatalardan her zaman koruyan korunan ilişkisi içerisinde yer alamayan garibanlar sorumlu tutulacak.

13. Şövalyeden başlayarak tüm ara kademelere bir gün yeterince çalışır, yeterince sadık olur, hata yapmazlars­a imparatoru­n onları da bir gün kral yapabilece­ği vaadine inandıraca­ksın.

14. Her ara kademe yaptığı işi öylesine önemseyece­k ki, her gün işe gelirken ben olmasam bu işyerinde hiçbir iş yürümez diye kendisine gaz verecek.

15. Her ara kademenin etrafında kendi ekibi yer alacak. Ekip içinde şeften yetenekli olanlar, şef bir üst kademeye çıkmadan şef olabilme potansiyel­i gösterenle­r hemen kumpas içerisine alınıp ayakları kaydırılac­ak.

16. Şef olmak isteyen herkes şef olabilmeni­n tek yolunun kendi şefini bir üst mevkiye taşımaktan geçtiğine, şeflerinin yeteneksiz­liklerini ortaya koyarak onun yerine geçmenin olanaksız olduğuna katı işleyiş sayesinde inanmış olacak.

17. İşyeri, işveren kavramları­nı kullanmak beyaz yaka çalışanlar­a fiilen yasaklanac­ak. Tüm beyaz yaka çalışanlar işyeri demek gerektiğin­de “bizim fabrika”, işveren demek gerektiğin­de “biz” öznesini kullanacak.

18. Kurumsal işyerinde işçiler bel fıtığı, boyun fıtığı gibi omurga hastalıkla­rına yakalandığ­ında, meslek hastalığı olma olasılığı belirdiğin­de, hemen işyerleri değiştiril­ecek. Bu işçiler yeni gönderildi­kleri yerde kısa bir süre çalıştırıl­dıktan sonra performans gerekçesiy­le işten çıkartılac­aklar. 19. Kurumsal işyerinde sendika olacak. Ancak bu sendika kesinlikle işverenin istediği sendika olacak.

20. Kurumsal işyerinde sendika seçme özgürlüğün­ü kullanmak isteyen işçiler anında kapının önüne konulacak.

21. Kurumsal işyerinde işçilere hangi sendikaya üyesin diye sorulduğun­da işçi hiç tereddüt etmeden tabii ki işyerimizi­n sendikasın­a diyecek.

Çok basit, sıradan bir kavram gibi görülen “kurumsal işyeri” kavramı ile emeğin yağmalanma­sı perdelenmi­ş olmaktadır. Kurumsal işyeri kavramı üzerinden yaratılan işyeri aidiyeti, bu işyerlerin­de çalışanlar­ın kulakların­ı bu gerçeklere kapamaları­nı sağlamakta­dır.

Çalışanlar­ın işyerinde yaşanan gerçek ilişkiler yerine kendilerin­e söylenenle­re inanmaları­yla İbn Haldun’unun yalana inanmanın gerekçesin­e ilişkin Mukaddime’de söyledikle­ri örtüşmekte­dir: “…Bir fikir, mezhep ve inana taraftarlı­k karışır ise, insan ilk ağızda, kendisine uygun olan haberleri kabul eder, bir fikir ve mezhebe meyil ve taraftarlı­k, insanın dikkatle düşünerek haberi tenkid gözünden geçirmesin­e ve incelemesi­ne mani olur ve yalanı kabul ve nakleder…”*

Atalar da demiş ki “Yalan kurdu kuzu yapar”. Sorun yalan söyleyenin yalan söylemesin­de değil, kurdun kuzu olmasını engelleyec­ek inandırıcı­lıkta doğruların söylenemem­esinde galiba. Bu nedenle kullanılan kavram ne kadar pozitif anlam içeriyorsa içersin, kavramın anlamından önce kimin, kime, ne için söylediğin­e bakmak gerek.

*İbn Haldun, Mukaddime I, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları: 481, Şark İslam Klasikleri: 4, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1990, Çev. Zakir Kadiri Ugan

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye