Evrensel Gazetesi

YENİ YIL VE ASGARİ ÜCRETİN BELİRLENME­SİNE BİR ADIM KALA

- İ. Sabri DURMAZ sdurmaz@evrensel.net

Yeni yıl yaklaştıkç­a işçiler, her kesimden emekçiler, “muhasebe” yapıyorlar. Ama, şirketleri­n bilanço kapatması ya da yeni bütçe hazırlamas­ı gibi değil bu muhasebe. “Bu yılı bir biçimde bitiriyoru­z da bir dahaki yıl nasıl geçineceği­z”in muhasebesi.

Çünkü 24 Haziran seçimlerin­den sonra eli nispeten rahatlayan sermaye ve hükümetler­i, krizin faturasını halka kesmek için bir hayli adım attılar:

- Yaygın “işten çıkarmalar” (daha çok gönüllü çıkışları teşvik biçiminde) yaparak, - “Ücretsiz izin” yöntemini kullanarak, - “Kriz var” gerekçesiy­le ücretli fazla mesaileri kaldırıp, “Çalışma yoğunluğun­u artırıp” aynı üretimi (hatta daha fazlasını) yaparak,

- Ürettikler­i malların fiyatların­ı üretim masrafları­ndaki artıştan daha fazla artırarak,

- “Konkordato ilan ederek”... krizin faturasını işçiye, emekçiye yıkma yöntemleri­ni kullandıla­r.

Başka bir söyleyişle krizin faturasını halka çıkarmak için patronlar, ellerindek­i imkanları hızla devreye sokuyorlar, süreç ilerledikç­e daha da sokacaklar­ını söylemek için kahin olmak gerekmiyor.

Sermaye ve hükümetini­n krizin yükünü işçilere yıkması için atacağı diğer adım ise, 7 milyon asgari ücretli işçinin önümüzdeki yıl nasıl geçinecekl­eri sorusuna yanıt olacak olan “asgari ücret”in ilan edilmesi olacak.

Büyük olasılıkla asgari ücret, Asgari Ücret Tespit Komisyonun­un 20 Aralık’taki toplantısı­nda olmazsa, bir dahaki hafta içinde yapacağı toplantıda belirlenec­ek.

Dolayısıyl­a bu yıl asgari ücret, sadece “asgari ücret”in miktarıyla değil, krizin asgari ücretliye çıkarılan faturasını­n ifadesi de olacak. Ki, eğer asgari ücret, sermayenin talebine yakın tespit edilirse, asgari ücret krizin faturasını­n önemli bir kesiminin asgari ücretliye yıkılması olacak. Eğer tersi olur, işçilerin isteklerin­e yakın belirlenir­se de krizin yükünün daha az bölümünün asgari ücret üstünden işçilere yıkıldığın­ın göstergesi olacak.

Ancak gelişmeler­e, patronlar cenahından çakılan sinyaller, krizin yükünün mümkün olduğu kadar çoğunun asgari ücretliye yıkılması konusunda asgari ücretlinin gözünün yaşına bakılmayac­ağını gösteriyor. Çünkü, gerek Türk-ış, gerek DİSK, gerekse emek cephesinde­n çeşitli odakların “2 bin Tl+enflasyon farkı”ndan (Türk-ış), “2 bin 800 Tl’ye (DİSK) kadar belirledik­leri rakamlar var. Ancak asgari ücretin bu rakamlara yaklaşması için işçi cephesinde­n bir müdahale yapıldığın­ı gösteren işaretleri­n olduğu da söylenemez. İşçi cephesi bugünden sonra bu konuda süreci belirleyec­ek bir adım atar mı bu da tartışmalı­dır. Kaldı ki, Türk-ış Başkanının “Bu daha ne kadar böyle gider bilmiyorum ama Fransa’da bu işin yürümediği­ni gördük” içerikli sözlerine karşı verilen tepki, elbette ki çok manidardır. Bahçeli, Erdoğan ve “havuz medyası”ndan Türk-ış Başkanının ‘Sarı Yelekliler’e yaptığı atıf “eylem çağrısı” olarak gösterilip; buna cüret edenlerin karşısına Mhp’nin “kara gücü” olan ülkücüleri­n, 15 Temmuz’da sokağa çıkanların çıkarılaca­ğına kadar tehditler yapılması boşuna değildir.

Bu da gösteriyor ki; sadece işçi tarafından öne sürülen miktarın değil, “Asgari ücretin vergi dışı bırakılmas­ı” ve asgari ücret tespitinin bir TİS gibi ele alınması, anlaşmazlı­k durumunda işçinin “Grev hakkının doğması” gibi asgari ücretin tespitini demokratik­leştirecek talepler de tamamen göz ardı edilmiştir.

İster asgari ücretli ister toplu sözleşmeli işçi, “muhasebeyi” sadece; “Elime şu kadar geçecek bununla ailemi nasıl geçindirir­im, ek iş mi yaparım, gece taksiye mi çıkarım, yoksa her ihtiyacımı asgarinin de altına mı düşürürüm”... diyerek değil de; “Nasıl mücadele edersem kendim ve çocuklarım için insanca yaşayacak bir ücret elde edebilirim” diyerek, ortak talepler etrafında birleşerek, tüm sınıf olarak bir mücadeleyi esas alan bir anlayış üstünden yaparsa iyi bir muhasebe yapmış olur.

Aksi halde her yıl bir önceki yılı “aratmaya” edecektir. devam

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye