Sokağa çıkmak anayasal bir haktır
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve Gazeteci Fatih Portakal’a yönelik “Meydanları dar ederiz”, “Burası Paris değil” sözlerini değerlendiren siyasi parti temsilcileri, iktidarın halkın biriken tepkisinden korktuğunu, kutuplaştırma siyaseti ile kendi seçmenini konsolide etmeye çalıştığını ifade ettiler. Yerel seçimler ve kriz sürecine işaret eden partiler, bu söylemi iktidarın hak arama eylemlerinin önüne geçme çabası olarak değerlendirdiler. Partiler hak arama mücadelesi içinde olanların sokağa çıkmasının anayasal bir hak olduğunu hatırlattılar!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerde Kemal Kılıçdaroğlu’ya “Gezi gibi bir şeyler yapmaya kalkarsan, bu millet 15 Temmuz’da Fetö’cülere meydanları nasıl dar ettiyse, yine dar ederiz” söylemleri ve Fox TV Ana Haber Sunucusu Fatih Portakal’a “Edep fukarasının bir tanesi çıkmış sokağa davet ediyor, ahlaksıza bak, yargı gereken cevabı verecektir. Burası Paris değil” sözlerini kullanarak sokağa çıkmak isteyenlere, gözdağı veriyor. Bu açıklamaların Fransa’daki eylemler, kriz süreci ve yerel seçimler ile ne kadar ilgisi olduğunu, açıklamaların ısrarla sürmesinin nedenini ve nasıl süreçler doğuracağını siyasi parti temsilcilerine sorduk.
HAK ARAMA EYLEMLERİNE MÜDAHALENİN ZEMİNİNİ HAZIRLIYOR
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer hükümet yetkililerinin son ifadeleri olası demokratik tepkileri nasıl kriminalize edeceklerini gösteriyor” dedi. Bu ifadelerle siyasal iktidarın iki hedefi olduğunu belirten Gürkan, iktidarın hem kriz nedeniyle kendisine tepkili olan seçmenleri kutuplaşma üzerinden etrafına toplamak istediğini hem de krizin yarattığı yoksulluk ve işsizliğe karşı yapılacak protestolara ve hak arama eylemlerine müdahalenin zeminini hazırladığını söyledi. “Ekonomik kriz ve baskı koşullarında yerel seçimlere gidiyoruz. Seçmenler, iktidara ekonomik kriz nedeniyle tepkili, kutuplaşma ile siyasal iktidar kendi seçmenlerine etrafına toplamak istiyor” diyen Gürkan, söz konusu söylemlerin ekonomik kriz koşullarının yarattığı yoksulluk ve işsizliğe karşı olası protestoları meşru sayılmayacağının ve bu eylemlere müdahale edileceğinin de işareti olduğunu belirtti. Siyasal iktidarın, toplumsal muhalefeti susturma peşinde olduğunu ifade eden Gürkan, “Toplumun taleplerini ve iktidara eleştirilerini ifade etmesi demokrasinin bir gereğidir, bir haktır” dedi. Gürkan, siyasal iktidar tarafından dile getirilen bu ifadelerin tek parti tek adam rejiminin bir parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
‘İKTİDAR SESSİZ ÖFKEYİ TEHDİT OLARAK ALGILIYOR’
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli de, kişilerin hedef gösterilip tehdit edilmesinin başlı başına kaygı verici olduğunu belirtirken, iktidarın her şeyi tehdit
olarak algıladığını ifade etti. “Bugüne kadar izlemiş oldukları siyaset yolun sonuna geliyor, bu sebeple bu türden politikalara başvuruyorlar” diyen Temelli şöyle devam etti: “Bu ülkede ne hukukun üstünlüğü ne de hukuk devleti kaldı. İfade özgürlüğü baskı altında. Şimdi de çok az rastladığımız basın özgürlüğünü sindirmeye çalışıyorlar” dedi. Fatih Portakal şahsında basının tehdit edildiğine dikkat çeken Temelli, herkesi basın özgürlüğüne sahip çıkmaya çağırdı. Erdoğan’ın Gezi’ye yönelik söylemlerinin altında toplumsal muhalefete karşı duyduğu korku olduğunu söyleyen Temelli, “İktidar toplumdaki sessiz öfkenin sese gelmesini, sokağa çıkmasını büyük bir tehdit olarak algılıyor. Olası demokratik hak arama taleplerinin önü kesilmeye çalışılsa da meşru zeminde mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
‘GEZİ ERDOĞAN’IN KİMYASINI BOZDU’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise Erdoğan’ın söylemlerinin “Diktatörlerin en büyük korkusu halktır” sözü ile açıklanabileceğini söyledi. “Gezi, Erdoğan’ın en büyük korkusudur; Gezi, onların kimyasını bozdu” diyen Ağbaba, Gezi’de tacizin değil farklı görüşlere saygının olduğunu ifade etti. Ağbaba, “Gezi, bu ülkenin gördüğü en barışçıl isyandır” dedi.
Erdoğan’ın Gezi’ye, Kılıçdaroğlu’ya ve Fatih Portakal’a saldırarak gerginlik yaratmak ve seçimlere kendi tabanını konsolide ederek girmek istediğini belirten
Ağbaba, “Türkiye’de demokrasinin en büyük düşmanı kendisi, bu sebeple de örgütlü olan herkese saldırıyor” dedi. İktidarın tüm toplumu tehdit etmeye çalıştığını belirten Ağbaba “Haksızlığa ve diktatörlüğe karşı sokak anayasal bir haktır” dedi. Ağbaba, kendilerine yönelen tehditlere rağmen de çalışmalarına devam edeceklerini dile getirdi.
'EYLEM HAKKINA SAHİP ÇIKACAĞIZ’
ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi Önder İşleyen ise “Erdoğan’ın bir iç savaşı çağrıştıran tehditlerinin bir yanı muhalefete ve tüm topluma yönelik bir kontrol ihtiyacından kaynaklanıyor” dedi. Krizin ciddi sonuçlar ürettiğini ifade eden İşleyen, iktidarın işten çıkarmalara karşı direnişle birlikte toplumun geneline doğru yayılmış hoşnutsuzuğun bir patlamaya dönmesinden korktuğunu söyledi. İşleyen, meselenin bir başka yönü ise seçimlere doğru giderken Erdoğan, Bahçeli ile birlikte yeniden ‘beka sorununu’ güncellemeye, iktidara yönelik 'iç ve dış komploların’ gündemde olduğu algısını oluşturarak kitlesini konsolide etmeye çalışıyor.” diyen İşleyen, iktidarın kendi tabanındaki muhtemel kırılmaların önüne geçmek istediğini belirtti. İşleyen, “Hedef açıkça toplumu suskunluğa ve sessizliğe mahkum etmek” dedi. İşleyen, “Tüm muhalefet güçleri ile halkın demokratik ve barışçıl eylem hakkına sahip çıkacağız” dedi.