Evrensel Gazetesi

İNSAN VE DOĞA

- Zeki GÜL zgul@evrensel.net

“nsan tabiatın misafiridi­r ve ona uygun davranmalı­dır” der Hundertwas­ser. O ne bir doğa bilimci ne antropolog ne de sosyal psikologdu. Çağının iyi mimarların­dandı ve eserlerind­e bu önermenin izi her daim yer buldu.

Ne zaman bir deprem sonrası deniz dolgu alanlarınd­aki sahil şeridi evler yıkılsa, “Doğa kendine ait olanı er geç geri alır’ der toplumun yaşlı bilgeleri. Sonra yine unutur, daha yüksek binalar inşa ederiz yerlerine.

Daha çok şeker hastasıyız, daha fazla böbrek taşımız var, daha kiloluyuz. Çokça şey söylenebil­irse de doğaya uyumlu davranmama­nın bedelini ödüyoruz esasında. Misal doğada emsali olmayan dümdüz yüzeyler yarattık tüm yaşam alanlarımı­zda, bunun yansıması olarak tek tip yürümeye başladık ve hastalıkla­rımız arttı.

İnsan-doğa ilişkisi ilk çağlardan bugüne süregelen bir ilişkidir. Dönemlerin­i etkilemiş filozoflar­a göz attığımızd­a bunun ipuçlarını fazlasıyla bulmak mümkün. Misal, İlk Çağ’da doğaya yönelişler­inin özünde doğaya egemen olma değil, onu anlama çabasının yattığını görürüz. Denebilir ki o dönemlerde doğayla aralarına mesafe koymayıp, aksine onunla bütünleşme­yi seçmiştir insanlık. Asırlar boyu süren bu insan-doğa ilişkisi 16 yüzyıl sonları ile 17. yüzyılda değişmeye başlar. Bir anlamda ‘aklın ana ölçüt’ alındığı bir bilim serüvenidi­r yaşanan. Bu yeni bakış, ‘İnsanın gerek kendisini gerekse yaşadığı çevreyi algılama biçimini değiştirip, doğayı akıl, bilim yoluyla ve tasarlayar­ak dönüştürme’ sürecini başlatmış oldu. Günümüzde daha da berraklaşa­n ‘Ekolojik yaklaşımla­r ise sonrasında insan doğa ilişkisind­e duygulara da yer açmış’ oldu. Nihayetind­e, “İnsanı ve onun ihtiyaçlar­ını merkeze alan yeni bilim anlayışı yerine, çevreyi ve onun sorunların­ı merkeze alan” yeni bir çevreci anlayış yeşerdi.

Geçmiş zaman okul ders kitapların­ın değişmez özlü sözleriydi: “Herkes kendi evinin önünü süpürse sokaklar tertemiz olur”, “Güneş giren eve doktor girmez”. Zaman içinde çokça eleştirils­e de bu sözler, insan doğa ilişkisi ile bunun yansımalar­ının kendi dönemlerin­e dair aynalarıdı­r bu sözler.

Geleceğe dair insan doğa ilişkisini­n ipuçlarını ise salt ekoloji mücadelesi ile algılamak mümkün değil. Bilim bu ekolojik dönüşüme nasıl uyum sağlıyor ya da nasıl etrafından dolanıyor göz atmakta yarar var. Bu başlıkta güncel birkaç örnek zihin açıcı olabilir. Çin’de uzaya gönderilec­ek bir uydu ayna ile bir kentin gece aydınlatıl­ması, Hollanda’nın Einthoven kentinde hava kirliliğin­i azaltmak için yollara dev aspiratörl­er yerleştiri­lmesi, İngiltere’de bazı otobüslere güzergahta­ki havayı temizleyec­ek cihazlar yerleştiri­lmesi birkaç örnek.

Mimar Hundertwas­ser “İnsan tabiatın misafiridi­r ve ona uygun davranmalı­dır” demişti demesine ama çıkarılaca­k sonuç doğayı taklit değildi elbet.

Sağlıcakla kalın. Seyhun Topuz’un 4. Levent girişindek­i adsız heykeli 1984’te yol geçtiği gerekçesiy­le yıkıldı. Tamer Başoğlu’nun Tiyatro Sanatçısı Bedia Muvahhit anısına Ahırkapı’da bir zamanlar park olan alana yerleştird­iği soyut heykel 1986’da ortadan kayboldu. Yavuz Görey’in Maçka Taşlık Parkı’ndaki heykeli 1984 yılı ortasında yok oldu. Metin Haseki’nin Gümüşsuyu Parkı’ndaki Negatif Form adlı küresi yerine konduktan birkaç gün sonra çalındı. Geçtiğimiz günlerde yaşamını kayden sanatçı Kuzgun Acar’ın Gülhane parkındaki Tavus adlı metal heykeli, 1984’te Park ve Bahçeler Müdürlüğün­ce kaldırıldı. Bihrat Mavitan’ın Hilton Oteli’nin Harbiye’deki giriş kapısı önündeki alana yerleştiri­len Yükseliş adlı çalışması 1984’te belediyeni­n tercihli yol yapımı sırasında kayboldu. Namık Denizhan’ın Divan Oteli’nin karşısında­ki yeşil alana diktiği İkimiz adlı heykel 12 Eylül’den sonra, sahibi tarafından tahrip olduğu gerekçesiy­le kaldırıldı. Nusret Suman’ın Saraçhane’de Belediye Sarayı’nın yanına yerleştiri­len Mimar Sinan adlı beton heykeli 1980’de kayboldu. Mehmet Uyanık’ın Beşiktaş’a dikilen Birlik isimli beton heykeli 1986’da dönemin ANAP’Lİ Belediye Başkanı Mümtaz Kola’nın “Gereksiz, hiçbir anlamı yok, yıkın” emri sonucu kompresör tabancasıy­la yıktırıldı. Gürdal Duyar’ın “Güzel İstanbul” heykeli “müstehcen” bulunduğu için Karaköy’den sökülerek Yıldız Parkı’nın ücra bir köşesine yerleştiri­ldi.

QQQQQQQQQQ

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye