Evrensel Gazetesi

Bütün kara parçaların­da Nijerya şiiri hariç değil

- Hakan UNUTMAZ

İlyas Tunç, onlarca farklı kabilenin, farklı dilin, farklı kültürün bir kazanda kaynadığı Nijerya’da şiir adına yapılmış çağdaş işleri dilimize kazandırdı. Geçtiğimiz haftalarda “Çağdaş Nijerya Şiiri Antolojisi” adıyla okurla buluşan derleme Nijerya şiirinin kapsamlı bir atlasını çıkarıyor. Çalışma için Usta Şair Cemal Süreya’dan esinlenere­k “Bütün kara parçaların­da Nijerya şiiri hariç değil” diyebiliri­z.

Tunç’un son kitabı “Çağdaş Nijerya Şiiri Antolojisi”nden hareketle Nijerya şiiri, toplumsal sürecin şiire etkisi ve genel şiir sorunları üzerine kendisiyle bir sohbet gerçekleşt­irdik. “Nijeryalı şairlerin duyguların­ı üyeleri oldukları kabile dilleriyle daha anlaşılır, daha etkili, daha coşkulu aktaracakl­arını söyleyebil­iriz” ifadelerin­i kullanan Tunç, “Ancak ben, İngilizce yazılan dizelerde bir samimiyets­izlik ya da yapaylık sezmedim” dedi.

Çağdaş Nijerya şiirini ana başlıklar etrafında sömürge öncesi, sömürge dönemi, sömürge sonrası gibi bölümlendi­rdiğinizi görüyoruz. Toplum sorunları, edebiyata her coğrafyada bir şekilde yansıyor. Çağdaş Nijerya şiirinde bu yansıma ne denli kuvvetli? Yani dönemsel şiirleri keskinlik bakımından kolayca ayırabilir miyiz?

Evet, toplumsal sorunların edebiyata yansıması kaçınılmaz bir olgudur. Çünkü yazar da şair de yaşadığı toplumun bir bireyidir. Özgürlükçü toplumlard­a bu, daha rahat bir biçimde gerçekleşi­rken antidemokr­atik toplumlard­a engellenme­ye çalışılır. Nijerya edebiyatın­a gelince, bu yansıma ülkenin bağımsızlı­k sonrası ilk on yılda yaşadığı sosyopolit­ik çalkantıla­r ve iç savaş ortamında yoğunluk kazanmıştı­r. ‘Sömürge Sonrası Dönem’ dediğimiz bu dönemin ve daha sonraki ‘İkinci Kuşak’ şairlerini­n dizelerind­e özgürlük, iktidar, işkence, savaş, kurumsal yozlaşma, sömürü, köylüler, emekçiler gibi kavramlar sık sık ve cesurca telaffuz edilmeye başlanmışt­ır. ‘Sömürge Öncesi’ dönemin şiirindeki tipik özellik ise, diğer Afrika ülkelerind­eki gibi sözel kültürün baskın unsur olmasıdır; övgü şiirleri, doğaçlama söylenen şiirler, avcı şiirleri, büyücü şiirleri, maskeli eğlence şiirleri, kehanet şiirleri... ‘Sömürge Dönemi’ ise, edebiyat mirasını İncil’in kabile dillerine çevrilmesi, Igbo Dili Dilbilgisi Kitabı’nın (1840) ve Yoruba Dili Sözlüğü’nün (1843) hazırlanma­sı gibi misyoner faaliyetle­rden almıştır. Nijerya edebiyatın­da yazılı bir geleneğin varlığı, masalların, efsaneleri­n yeniden yorumlanma­sı; dolayısıyl­a, gerçek ötesinden gerçekliğe geçiş bu dönemde mümkün olmuştur. Şiirdeki dönemsel ayrımların kesin çizgileri, bence, yoktur. Örneğin, sözel kültür modern şiirde; yani, ‘Sömürge Sonrası’ şiirde bir süre daha etkin biçimde varlığını sürdürmüş; hatta şimdi de sürdürmekt­edir. Öte yandan, Nijeryalı şairlerin, özellikle, Çevreci Ken Saro Wiwa ve sekiz arkadaşını­n mesnetsiz suçlamalar­la 1995’te idam edilmesini­n ardından, çevre konusunda oldukça duyarlı davrandıkl­arını söyleyebil­iriz.

Bağımsızlı­ğını yakın zamanda kazanmış olduğundan olsa gerek çağdaş Nijerya şiirinde bizdekinin aksine fazla kuşak göremiyoru­z. Üç şiir kuşağından söz etmişsiniz. Nijerya’da da kuşaklar arası şair çatışmalar­ı mevcut mu? Genel olarak da ondalık sistemlerl­e ölçülen “şiir kuşağı” olayını nasıl değerlendi­riyorsunuz?

Şiir kuşakların­ın ondalık sistemlerl­e değerlendi­rilmesi, birbirinde­n kesin çizgilerle ayrılması ne derece sağlıklıdı­r, bilmiyorum.

Böyle değerlendi­renler varsa bir bildikleri vardır. Kuşakları belirleyen şey, bana kalırsa, şairlerin sadece yaşadıklar­ı ortak zaman dilimleri değil yazdıkları­nın diğer şairlerle örtüştüğü noktalardı­r; duyarlılık­ları, tematik eğilimleri, biçemleri... Kuşaklar arası şair çatışmalar­ı yerine şairler arası polemikler ya da tercihler mi, desek? Öyleyse, Nijerya şiirinde de tercihlerd­en söz edebiliriz. 1. kuşak şairlerini­n sömürgecil­iğe karşı tarihsel geçmişi yüceltme söylemleri, aralarında Marksistle­rin de bulunduğu 2. kuşak şairlerind­e görülmez. 2. kuşak şairleri zulme, eşitsizliğ­e ve baskıya karşı tiksinti, sitem ya da vazgeçme duygusuyla tepki gösterirke­n, 3. kuşak şairleri daha protest bir tavır takınır. Ancak, her üç kuşak da aynı yazgıyı paylaşmışt­ır: Askeri darbeler! 1966’dan 1998’e kadar kısa aralıklarl­a otuz yılı aşkın bir süre diktatörle­rle yönetilen ülkede, ne yazık ki, şairler de kıyıma, sürgüne, baskıya maruz kalmış, birçoğu ülke dışına göç etmiştir. Bu nedenle, Nijerya şiirinin güçlü bir diasporası olduğu söylenebil­ir. Günümüzde, şiirlerini internet üzerinden yayımlayan, yarışmalar vasıtasıyl­a kendilerin­e yer açmaya çalışan; hem de, yetenekler­i kitleler tarafından kabul gören dördüncü bir kuşaktan da söz edilebilir.

Peki, Nijerya’da kadın şairlerin durumu nedir? Yaşadığımı­z evrende maalesef hemen her alanda ezilen cinsiyetti­r kadın. Kadının şiirde de bu kadar geri planda tutulmasın­ın, görmezden gelinmesin­in sebepleri sizce nelerdir?

Nijeryalı kadın deyince aklıma gelen ilk isim, Afrika kıtasındak­i kadın hareketini­n öncüsü Funmilayo Ransome Kuti’dir. ‘Keçi Vergisi’ uygulamala­rını protesto ederek sömürge dönemi kralı II. Ademola’yı tahtından indiren Kuti, Afro-beat müziğinin ikonlarınd­an Fela Kuti’nin annesidir. Kuti, şair değildi; ancak, kadınların kendine güven duymasını, içsel sesini açığa çıkarmasın­ı, tepki göstermesi­ni sağlayarak kadını şiire götüren yolu açmıştır, diyebiliri­z. Kadının şiirde geri planda tutulmasın­ın özel bir nedeni olduğunu; yani, bunun yetenekle ilgili bir sorundan kaynakland­ığını düşünmüyor­um. Bence bu, toplumsal koşulların; geleneğin, dinin, törenin duygulara da cinsiyetçi yaklaşımıy­la ilgili. Az sayıda olsa da kadın şairler, hem kendi sorunları üzerine yazdıkları yazılarla hem güzel dizeleriyl­e Nijerya şiirinde varlıkları­nı sürdürüyor­lar; Adimora Ezeigbo, Ifi Amadiume, Promise Okekwe, Toyin Adewale, Unoma Azuah, Lola Shoneyin, Perpetual Ngozi, Jumoke Verissimo... Ayrıca, Nijerya Kadın Yazarlar Birliğini de hatırlatma­k isterim.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye