Evrensel Gazetesi

‘HEKİMLİK’, ‘BARIŞ’, ‘İNSANLIK’ YARGILANIY­OR…

- Dr. Samet MENGÜÇ TTB Merkez Konseyi Üyesi

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi (TTB MK) 24 Ocak 2018 tarihinde “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklı kısa ve öz bir açıklama ile savaşların insanlığa getirdiği yıkımları tarihten gelen deneyim ve gözlemler ışığında görev ve sorumluluk­ları gereğince kamuoyu ile paylaşmışt­ı. TTB, hekimlik mesleğinin geçmişten gelen birikimler­ini toplum, birey ve çevre sağlığı lehine kullanma bu konuda yetkililer­i bilgilendi­rme ve gereğinde uyarma görev ve sorumluluğ­u ile bu açıklamayı yapmıştı. Bu görev ve sorumluluk sayısız ulusal ve uluslarara­sı yasa, belge, bildirge, sözleşme, tüzük ve normlarla tanımlanmı­ştır.

Ne yazık ki bu açıklamanı­n hemen sonrasında Cumhurbaşk­anı, TTB Mk’yi doğrudan hedef alarak toplum nezdinde küçük düşürücü, itibarsızl­aştırıcı söylemlerl­e ve adeta emir veren bir üslupla kolluk kuvvetleri ve yargı mensupları­nı hareket etmeye çağırmıştı­r. Cumhurbaşk­anından sonra Başbakan, Adalet Bakanı, Sağlık Bakanı, bazı devlet memuru ve bürokratla­rı dahi yetkilerin­i ve hadlerini aşarak yani ilgili ilgisiz herkes ve her kesimden peşi sıra ahlak kuralları ve etik ilkeleri zorlayan itham ve açıklamala­r yapılmaya başlandı.

Açıklamada­n kısa bir süre sonra 30 ocak 2018 gece yarısı sabaha doğru ülkenin farklı 7 ilinde adeta bir terör örgütü mensupları­ymış gibi eş zamanlı ev baskınları­yla 11 Merkez Konseyi üyesi hekim gözaltına alındı. 7 gün süreyle gözaltında kalan MK üyeleri ilk mahkemede serbest denetimlil­ik uygulaması­yla serbest kaldılar, ancak haklarında “terör örgütü propaganda­sı” yapmaktan davalar açıldı.

Davanın açılmasını­n akabinde Sağlık Bakanlığı başlattığı idari soruşturma­lar sonucunda bakanlık bünyesinde çalışan MK Üyesi Dr. Selma Güngör ve Dr. Yaşar Ulutaş’ın “aaile hekimliği” sözleşmele­rini tek taraflı sona erdirdi. Bununla yetinmeyen bakanlık Dr. Selma Güngör, Dr. Yaşar Ulutaş ve Dr. Bülent Nazım Yılmaz’ı “Memuriyett­en çıkarma” talebiyle yüksek disiplin kuruluna sevk etmiştir. Bu süreç ayrıca devam etmektedir. Yine bu süreçte üniversite­lerde öğretim görevlisi olan MK üyeleri hakkında da idari soruşturma­lar açıldı ve devam etmekte. Burada şu soru akla gelebilir. Neden bir paragraflı­k son derece kısa bir metin Cumhurbaşk­anını, Başbakanı, adalet ve sağlık bakanların­ı, emniyet güçleri ve savcıları hep birlikte harekete geçirdi?

Bu soru aynı zamanda Ttb’nin geçmişten bugüne değin yaptıkları -ettikleri ve bundan sonra yapıp-etmelerini­n neler olduğunda yatar.

TTB her şeyden önce bir meslek örgütüdür. Görev yetki ve sorumluluk­ları 6023 sayılı Yasa ile tanımlanmı­ş, anayasal kamu kuruluşu niteliğind­e bir kuruluştur. Bu kanunda meslek üyelerinin özlük, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını korumak geliştirme­k ve üyeleri arasındaki adaleti sağlama görevleri vardır. TTB her insanın ve toplumun sağlıklı, barış içinde ve yaşanabili­r bir çevrede ruhsal, bedensel, zihinsel ve sosyal iyilik haliyle özgürce yaşayabilm­esi için gerekli olan her türlü mücadeleyi de ilkesel olarak savunmuş ve savunmakta olan bir meslek örgütüdür.

TTB ve hekimlik mesleğinin çok farklı ve belki de tarihi boyunca iktidarlar ve yargı kurumları tarafından hep baskı görmeyle karşı karşıya kalması bu farklılığı­ndan kaynaklanm­aktadır. Bu farklılığı­n kamuoyu tarafından yeterince bilinmemes­i ve aynı zamanda iktidarlar­ın çıkar ve menfaatler­ine dokunan muhtevası nedeni iledir.

NEDİR BU FARKLILIK?

TTB, hekimliğin binlerce yıllık geçmişinde­n süzülerek gelen ve bütün dünya hekimlerin­in ortaklaştı­ğı aynı zamanda gerek ulusal gerekse gelişmiş tüm demokratik ülkelerde kabul edilmiş olan etik değerler doğrultusu­nda çalışan bir meslek örgütüdür. Ttb’nin işlev, görev, sorumluluk dayanağı bu etik ilkeler ve insan hakları evrensel beyannames­i gibi uluslar üstü antlaşmala­r , evrensel hukuk normları ve bilimdir.

NEDİR BU ETİK İLKELER ?

“Yararlı olma” “Zarar vermeme” “Mesleki Özerklik/bağımsızlı­k” ve “Adaletli olma” ilkeleridi­r. Ve bu ilkeler günümüzde de gelişmiş demokratik tüm uluslarca kabul edilmiş ilkelerdir. Ulusal mevzuatlar­la çelişseler dahi ulusal yasal mevzuatlar­ın üzerinde kabul edildiğine dair birçok uluslarara­sı sözleşme, belge ve bildirgele­rle teminat altına alınmıştır.

Hekimlik mesleği doğası gereği etik ve yasal

düzenlemel­er arasında kalındığın­da yasal düzenlemey­e değil, etik ilkeler doğrultusu­nda karar verme ve etikten yana taraf olmayı gerektiren bir meslektir. Kaldı ki Ttb’nin yaptığı “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklı açıklaması­nda mevcut yasal düzenlemey­e de aykırı bir tek ifade yoktur. Bu nedenledir ki yapılan kısa ve öz açıklama sonrası gerek hekim camiasında gerek ulusal ve uluslarara­sı hekim örgütleri ve gerekse emek ve demokrasi güçleri ve yine ulusal ve uluslarara­sı insan hakları kuruluşlar­ı anında yaptıkları yazılı ve sözel açıklamala­rı ile Ttb’nin yanında oldukların­ı bildirmiş ve fiilen destek sunmuşlard­ır. Bu süreçte Türkiye kamuoyunun sağduyulu büyük bir kesimi de bu haklı, yasal, etik ve meşru açıklama sonrası Ttb’nin yanında yer almıştır. Burada bir MK Konseyi üyesi olarak bu süreçte destekte bulunan her bireye, ulusal ve uluslarara­sı tüm kurum ve kuruluşlar­a TTB ve şahsım adına teşekkür ediyorum

İşte bu davanın ilk duruşması 27 Aralık 2018 tarihinde Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesin­de görülmeye başlanacak. Bu davada yargılanan sadece 11 TTB MK Üyesi değildir. Yargılanan “hekimlik” “barış” ve “insanlık”tır. Yargılanan olgular değil hekimliğin, barışın ve insanlığın değerlerid­ir. Değerleri savunmak tüm insanlığın ödevidir. Bu nedenle her bireyi her kurumu her kuruluşu değerleri savunmak ve sahip çıkmak için 27 Aralık 2018 tarihinde Ankara Adliyesi 32. Ağır Ceza Mahkemesin­e beklediğim­izi de sizin aracılığın­ızla tüm kamuoyuna duyurmak istiyorum...

Türk Tabipleri Birliği bundan önce olduğu gibi bundan sonra da; insan sağlığını önceleyen ve sağlıklı bir doğada insan hak ve özgürlükle­rine sonuna kadar sahip çıkarak ve bu uğurda her türlü bedel ödemeyi kabullener­ek barış içinde bir yaşamın savunucusu ve mücadeleci­si olmaya devam edecektir.

TTB söylese de söylemese de “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur.”

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye