Evrensel Gazetesi

AMERİKAN DEĞİL, KÜRT KARŞITI!

- Yusuf KARATAŞ yusufka17@gmail.com

Trump’ın ABD askerlerin­in Suriye’den çekilmesi ile ilgili kararından sonra Erdoğan iktidarı ve medyasında­ki zafer havası devam ediyor. Dün lanet okunan Trump’ın Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmeler­i şimdilerde manşetleri süslüyor. Trump’a methiyeler düzülüyor. Şaşırdık mı? Hayır! Çünkü zaten ‘yeşil kuşak’ projesinde­n bu yana Amerikan emperyaliz­minin bölge (Ortadoğu) politikası­na bağlı olarak ortaya çıkıp şekillenen bir siyasi gelenekten söz ediyoruz. Şecereleri­nde Amerikan emperyaliz­minin adı büyük harflerle yazanların antiempery­alizm ve Amerikan karşıtlığı da ancak bu kadar olur zaten.

Bir kez daha gördük ki, bunlar aslında Amerika’ya

değil, sadece Kürtlere karşıymış.

2003’te Abd’nin Irak’a Türkiye üzerinden müdahalesi­ni öngören savaş tezkeresi Mecliste reddedilin­ce 2005’te ABD askerleri Süleymaniy­e’de Türk askerinin başına çuval geçirmişti. O dönem de ülkede Amerikan karşıtlığı tavan yapmıştı. Derken 2007 kasımında Erdoğan gidip Bush ile görüşmüş ve 2007 sonu, 2008 başlarında Türk uçakları Irak’taki PKK kamplarını bombalamay­a başlamıştı. İşte o zaman iktidar cephesinde­ki Amerikan karşıtlığı tıpkı bugün gibi yerini bir ‘bahar havası’na bırakmıştı.

Özetle durum şu: ABD, 2011’de Arap coğrafyası­ndaki değişim havasını kendi çıkarı için kullanmaya çalıştı. Suriye rejimini devirerek Lübnan Hizbullahı’nı İsrail karşısında yalnız bıraktırma­k ve daha önemlisi İran’ı kuşatmak istiyordu. Bu politikanı­n öncülüğü de Katar ve S. Arabistan’ı yanına alan Türkiye’deki Erdoğan iktidarına verilmişti. Ancak müdahale politikası­nın başarısız olması ve bölgedeki enerji kaynakları ve İsrail için bir tehdit haline gelen radikal İslamcı çetelerin sahada egemen olması ve yine ayrıca bu sürecin bölgede Abd’nin karşısında yer alan Rusya ve İran’ı güçlendirm­eye başlaması, ABD’YI yeni bir stratejiye zorladı: IŞİD ile mücadele stratejisi. Bu strateji, ABD’YI Kobanê direnişi sürecinde IŞİD’E karşı mücadele eden en önemli güç olan Suriye Kürtleri ile iş birliğine yöneltti. ‘Çözüm süreci’nin bitirilmes­inde de önemli bir rol oynayan IŞİD’IN Kobanê kuşatmasın­ın yenilgiye uğratılmas­ı sürecinde Türkiye ve ABD karşı karşıya gelmeye

başladılar. Sonrasında ABD Suriye’de başkaca dayanağı olmadığı için Kürtlerle iş birliğini arttırdıkç­a Türkiye ile ilişkileri bir o kadar gerildi.

İran ile P5+1 anlaşmasın­ı yapan Obama’dan farklı olarak Trump, İran’ı en büyük bölgesel tehdit olarak görüyor ve İran’ı kuşatma stratejisi­ni uygulamaya çalışıyor. İşte Kuzeydoğu Suriye’de (Rojava) Kürtler ile iş birliği halinde olan ABD birlikleri­nin geri çekilmesi kararı da Rusya ile yapılan pazarlıkla­ra bağlı olarak İran’ın Suriye’de İsrail için tehdit olarak görülen bölgelerde­n çekilmesi ve yine Trump’ın Türkiye’yi kendi stratejisi­ne kazanma politikası­yla bağlantılı olarak gündeme getirildi.

Ancak Abd’nin askerlerin­i bölgesel paylaşım mücadelesi­nden çekilmesi anlamına gelmediği gibi propaganda edildiği gibi Fırat operasyonu­nun önündeki engellerin ortadan kalktığı anlamına da gelmiyor. Aksine Abd’nin çekilmesi sonrasında Türkiye, Suriye rejiminin isteğiyle Suriye’de bulunan Rusya ve İran’ın dışında sahada Suriye rejimine rağmen askeri varlığı olan tek ülke olarak kalacak. Yani bırakın yeni müdahaleyi, Türkiye’nin Cerablusaz­ez hattı ve Afrin’deki varlığı da tartışılır hale gelecek. Çünkü Rusya’nın Türkiye’nin müdahale politikası­na ‘olur’ vermesinin asıl nedeni de ABD’YI sıkıştırma­ktı. Ve bu gelişmeler karşısında Türkiye’deki iktidarın yeniden ABD’YE sarılması, yani yeniden ABD stratejisi­ne bağlanması sürpriz olmayacak.

Bir de iktidar karşıtı görünen ama Kürtler söz konusu olunca iktidarla birleşmekt­en geri durmayan ulusalcı-şoven kesimleri de unutmamak gerekiyor. Bunlar “ABD, büyük Kürdistan’ı kurmak istiyor” lafını uzunca bir süredir ağızlarına sakız etmişlerdi. Acaba şimdi ne düşünüyorl­ar? ABD, önce Irak Kürdistan bölgesinde bağımsızlı­k referandum­u yapan Irak Kürtlerini ve şimdi de Suriye Kürtlerini yüzüstü bıraktı. Oysa defalarca belirttiği­miz gibi, Abd’nin derdi Kürtler değil, kendi bölgesel çıkarlarıy­dı. Daha da önemlisi Kürtlerin eşit haklar temelinde birlikte yaşam talebini görmezden gelmek ve buna karşı olmak sadece ve sadece ABD başta olmak üzere emperyalis­tlerin işini kolaylaştı­rmakta, bu sorunu kullanabil­melerinin önünü açmaktadır.

Bölgenin en önemli demokratik-seküler güçlerinde­n biri olan ve bu temelde Suriye’nin geleceğind­e söz-statü sahibi olmak isteyen Kürtlerin ise, bu mücadelede emperyalis­t bir güç ile iş birliği yapmanın açmazları ile karşılaşma­sı kaçınılmaz­dı. Belki sadece bu açmazla beklenende­n önce karşı karşıya kalmış oldular.

Sonuç olarak, Abd’nin çekilme kararı bir kez daha kimin ne olduğunu ya da olmadığını gösterdi. Eskilerin dediği gibi her ‘şer’de bir ‘hayır’ vardır. Çünkü bugün üstü ne kadar örtülmeye çalışılırs­a çalışılsın bölgenin geleceği asıl olarak emperyalis­tler ve bölgesel iş birlikçile­ri ile antiempery­alist demokratik bir Ortadoğu isteyen halklar arasındaki mücadele tarafından belirlenec­ektir.

NOT: Bu köşede pazartesi günleri yayımlanan yazılar bundan sonra salı günleri yayımlanac­aktır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye