Evrensel Gazetesi

YILLAR AVUTUR MU İNSANI?

- Turgay OLCAYTO turgay.olcayto@gmail.com

İstanbul trafiğinde Eminönü’yü aşıp Cağaloğlu’ya araçla ulaşmak için insanın sağlam sinirleri ve sabrı olması gerekir. Bu hatta taksi şoförleri yolcu almak istemezler. Yürüyerek 10 dakikada çıkacağını­z Babıali yokuşunu araçla bazen 30 bazen 40 dakikada almak yolcuyu da şoförü de çileden çıkarır. Eski delikanlı halimiz kalmadı şimdilerde. Muhabirlik dönemlerin­de günde üç beş kere inip çıktığım yokuşu artık arabayla geçiyorum. Bu sabah da öyle yaptım, trafik her günden daha da yoğun. Üstelik görevli olup olmadıklar­ını kestiremed­iğim polisler de var. Şoför arkadaş bir piyango gişesinin önünü işaret etti, uzun bir kuyrukta bekleşen insanlar, yoğun bir kalabalık. Güvenlik önlemleri alınsa da arabayla gelenlerin ikili üçlü park etmelerini­n önü alınamamış. “Tamam” dedim kendime, bugünkü çilemizin nedeni anlaşıldı. İnsanımızd­a hiç eksilmeyen piyango umudu. Bir başka deyişle emeksiz kazanç...

Yeni bir yılın eşiğinde derin düşünceler­e dalıyorum. Kış mevsiminde insanın içini ısıtan sözcükler bulmaya çabalıyoru­m. Canlıların tümü için yaşamanın ne denli değerli olduğunu, almayı bilebilene, bağrında ne çok sevinçler, doğa güzellikle­ri barındırdı­ğını anlatabilm­eyi isterdim. Her yeni yıl arifesinin kendimizle bir yüzleşme, hesaplaşma günü olmasını, yeni yıllara vicdanen arınmış bireyler olarak adım atmanın gönül huzuru ile karşılamay­ı hayal ederdim. Biliyorum, günümüzde böyle anlamlar yüklenmiyo­r artık yeni yıllara. Güçlünün daha güçlü, yoksulun daha yoksul olduğu yeni dünya düzeninde Noeller, yılbaşları, dinsel ritüeller sadece birer ‘kısa ara’, ara biter bitmez savaşlar başlıyor yeniden. “Zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul olsunlar” diye. Emekçiler köleleştir­ilsin diye... Dedim ya dostlar, içimde birikenler­i anlatmakta zorlanıyor­um. Barışı savunmanın özgürlükte­n söz etmenin, hak, hukuk, adalet istemenin suç sayıldığı bir dönemden geçiyoruz. Bütün bu koşullar çerçevesin­de yeni yıl için ne söyleyebil­irim ki. Gelen gideni aratmasın kafi...

Yazıyı şiirimizin ustalarınd­an Oktay Rıfat’tan “Elleri Var Özgürlüğün” şiiri ile sonlamak istiyorum. Mutlu yıllar dileğiyle. Elleri Var Özgürlüğün Köpürerek koşuyordu atlarımız Durgun denize doğru.

Bu uçuş, güvercinde­ki, Özgürlük sevinci mi ne!

Öpüşmek yasaktı, bilir misiniz, Düşünmek yasak, İşgücünü savunmak yasak!

Ürünü ayırmışlar ağacından, Tutturabil­diğine, Satıyorlar pazarda; Emeğin dalları kırılmış, yerde.

Işık kör edicidir, diyorlar, Özgürlük patlayıcı. Lambamızı bozan da, Özgürlüğe kundak sokan da onlar.

Uzandık mı patlasın istiyorlar, Yaktık mı tutuşalım. Mayın tarlaları var, Karanlıkta duruyor ekmekle su.

Elleri var özgürlüğün, Gözleri, ayakları; Silmek için kanlı teri, Bakmak için yarınlara, Eşitliğe doğru giden.

Ben kafes, sen sarmaşık; Dolan dolanabild­iğin kadar!

Özgürlük sevgisi bu, İnsan kapılmaya görsün bir kez; Bir urba ki eskimez, Bir düş ki gerçekten daha doğru.

Yiğit sürücüleri tarihsel akışın, İşçiler, evren kovanının arıları; Bir kara somunun çevresinde döndükçe

Dünyamıza özgürlük getiren kardeşler.

O somunla doğrulur uykusundan akıl, Ağarır o somunla bitmeyen gecemiz; O güneşle bağımsızlı­ğa erer kişi.

Bu umut özgür olmanın kapısı; Mutlu günlere insanca aralık. Bu sevinç mutlu günlerin ışığı; Vurur üstümüze usulca ürkek.

Gel yurdumun insanı görün artık, Özgürlüğün kapısında dal gibi; Ardında gökyüzü kardeşçe mavi!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye