‘Eve gireni hesaplıyorlar da çıkanı hesaplamıyorlar’
ENGELLİ BAKIM AYLIĞI KESİLEN MERYEM NAZLI
Aldıkları engelli bakım aylığı kesilen Meryem Nazlı’nın yaşadıkları, daha dün “Bugün ülkemiz dünyanın en gelişmiş sosyal güvenlik sistemine sosyal hizmetlerine ve sosyal yardım şemsiyesine sahip devletlerinden biri olmuştur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yalanlıyor. Ankara’da dün yapılan “Engelli Vatandaşlarımızın ve Devlet Korumasından Yararlanmış Gençlerimizin Kamu Kurumlarına Yerleştirilmesi Töreni”nde konuşan Erdoğan, bugünkü atamayla birlikte engelli kamu görevlisi sayısının 56 bini aştığını söylerken, Meryem’in “Yardım değil iş istiyorum” talebi ise karşılık bulmuyor.
İstanbul’un Sultangazi ilçesinde yaşayan ve yüzde 92 oranında engelli olan Meryem 90 yaşına yaklaşmış annesi ve kanser tedavisi gören bir ablası ile aynı evde yaşıyor. Kendisi gibi engelli bir ağabeyi Darüşşafaka’da kalan Meryem babasını ise kısa süre önce kaybetmiş. Babası bir bakım evinde kalırken ölümüyle birlikte annesine geçen 1050 lira aylık, Meryem için kabus olmuş. Annesine bağlanan aylık sonrası Meryem’in bakımı nedeniyle aldıkları engelli bakım aylığı kesilen Meryem ve ailesi yaşananlara isyan ediyor.
Meryem “Engelliler adına bir adım atılarak başlatılan bu destek bir nebze de olsa yaşamımıza fayda getirdi bunu inkar etmiyoruz, fakat bu destek ailenin gelir durumuna bağlı olarak veriliyor. Gelir hesaplanırken gider hesaplanmıyor, Kanser hastası bir ablam, 90 yaşına yaklaşmış bir annem var. Ben tedavimi yaptıramaz durumdayken bu aylık da olmayınca ne yapacağız” diye soruyor.
Annesinin bağlanan maaşını bildirmemiş olsalardı aldıkları tüm aylığı faiziyle ödemek durumunda kalacaklarını söyleyen Meryem devam ediyor: “Maaş bağlanmadan dilekçeyi verdik, eve geldiler, evde kalan kişi sayısını evin gelirine böldüler. Kişi başı 900 liradan fazla düşüyor diye aylığı kestiler. Gider hiç düşünülmüyor, sadece eve giren düşünülüyor. Devlet beni birey olarak görse, birey olarak kabul etse ‘Bu insanın yaşaması için ne kadar destek gerekli’ bunu düşünürler. Ancak onlar kalıp bir yasayla engelli vatandaşlara karşı yükümlülüklerinin yerine getirdiklerini sanıyorlar. Nereye gitsem hep Meclis işaret ediliyor.”
‘YAŞAMLARIMIZ BİRBİRİNE ENDEKSLİ İSE HEPİMİZ ENGELLİYİZ’
Ablasının kanser hastası olduğunu ve 18 yıldır onlara baktığını anlatan Meryem, ablasının da bir hayatı olduğunu dile getirip şunları söylüyor: “Ablam hayatını bizim için feda etti, yıllardır bize bakıyor. Ben aileme mahkumum, ailem de bana mahkum. Bu evde sadece bir engelli mi var? Eğer ki ablamın yaşamını bana, benim yaşamımı anneme endeksliyorlarsa onlar da engelli sayılır. Ablam çalışıyor hakkını bana veriyor. Onun geleceği yoktu. Şimdi o da hasta, belki de bizim yüzümüzden oldu.”
Annesinin yaşı nedeniyle artık iş yapamaz olduğunu ifade eden Meryem, ablasının da kemoterapi aldığı zamanlar yemek bile yapamaz durumda olduğunu söylüyor. “Ablam bir de bakıcı tuttu. Kazandığı parayı yine bize harcıyor. Evinin faturalarını ödüyor. Ayrıca yurt dışından bir ilaç bekliyor 40 bin lira civarı. Benim sağlık masraflarım var ve yaşam mücadelesi içerisinde ben kendimi unutmuş durumdayım. Bana da kök hücre yapılması gerek, 5 yıl önce doktor dedi yaptırmadım
5 yıl öncesi ile bugün arasında hastalığım açısından dağlar kadar fark var.”
‘GEREKİRSE YARDIMI KESİN, AMA BANA İŞ VERİN!’
“Ben hep kötülemek, ‘Her şeyi de kötü yaptılar’ demek istemiyorum, evde bakım aylığı bağlanması iyi bir şey; sağlık çalışanlarının evde ziyaret edip bizlere bakım sağlaması da iyi, ama ben bana birey gibi davranılmasını istiyorum.
Biz ev ortamında ailemizin yanında yaşayacaksak kendi gücümüzle yaşamalıyız. Hem ayrı bir evde de yaşamak isteyebilirim” diyen Meryem, taleplerini sıralıyor: “Bizi birey olarak tanısınlar, maaşlarımızı direkt bize aktarsınlar. Engelli araçları ve saatleri artırılsın. Sosyal yaşamımız yok. Ben üniversiteyi okuyacaktım, okuyamadım. KPSS’YE girdim, iş başvurusunda çok bulundum. Ama bana uygun bir iş verilmedi. Yalvardım da ‘Bana verdiğiniz yardımı kesin, ama bana güvenirliği olan, durumuma uygun, devlet kurumunda bir iş verin’ diye. Çünkü kendi kazandığımla yaşamak istiyordum. Beni hâlâ engelli görüp ‘Hiçbir şey yapamaz’ diyorlarsa engelli onlardır.”