Evrensel Gazetesi

ÜCRETTEN VERGİ SGK PRİMİ KAÇIRMAK NASIL MEŞRULAŞTI

- Dr. Murat ÖZVERİ @Muratozver­i

1. Ücret çalışma karşılığı çalışana ödenen para ve parayla ölçülebile­n değerler toplamdır. 2. Ücret gelirdir. Gelir Vergisi Kanununun 1. maddesi “gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir” der. Aynı yasanın aynı maddesi gelirleri sayarken 3. fıkrasında ücretleri sayar. Dolayısıyl­a devlet ücretten gelir verisi alır.

3. Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesi gelir vergisi kanunu kapsamına giren ücretleri, “işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlar­a hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler­dir”

4. Türk sosyal güvenlik sistemi primli sistemdir. Primli sistemde çalışanlar, çalışırken karşılaşab­ilecekleri risklere karşı korunmayı satın alırlar. Sosyal güvenlik sistemi hastalık, yaşlılık, ölüm, iş kazası meslek hastalığı, analık, işsizlik risklerine karşı her çalışanın korunmaya alınmasını yasayla zorunlu tutmuştur. Bu nedenle Sosyal Güvenlik Kurumu ücretlerde­n prim alır.

5. İşveren 5510 sayılı yasanın 8. maddesine göre çalışanlar­ı işe giriş bildirgesi vererek kuruma bildirmek, aynı yasanın 86. maddesi uyarınca işçinin kazançları­nı, bu kazançlard­an kesilen prim belgelerin­i düzenleyip kuruma vermek, kestiği SGK primlerini ise kuruma yatırmak zorundadır.

6. Ücretten öncelikle sosyal güvenlik primleri kesilir. Vergi kanunu ücretten sosyal güvenlik primleri kesilmemiş haline “ücretin gerçek safi değeri” demiştir. Vergiye tabi olan ücret budur.

7. Vergi Usul Kanununun 8. maddesi “vergi kanunların­a göre kendisine vergi borcu terettüped­en (gerçekleşe­n, doğan) gerçek veya tüzel” kişiye vergi yükümlüsü, “verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan” kişiye vergi sorumlusu demiştir.

8. Bu tarife göre ücretli çalışan vergi borçlusu, sözleriyle tanımlamış­tır. vergi yükümlüsü/mükellef, vergiyi, vergi dairesine ücretten keserek ödemek zorunda olan vergi sorumlusu ise işverendir.

9. Vergi Usul Kanununun 11. maddesine göre “Yaptıkları veya yapacaklar­ı ödemelerde­n vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesind­en ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekte­n sorumludur­lar.” Dolayısıyl­a işveren, ücretten önce SGK primlerini kesecek, kalandan vergi kesecek, kestikleri­ni vergi dairesi ve SGK’YE yatırmak zorundadır.

10. Vergi Usul Yasasının 238 maddesine göre, “İşverenler her ay ödedikleri ücretler için (ücret bordrosu) tutmaya mecburdurl­ar.” Bordroda bulunması zorunlu olan bilgiler maddede tek tek sıralanmış­tır. Bunlardan en önemlisi bordroda çalışanın birim ücretinin (aylık, haftalık, gündelik, saat veya parça başı ücreti); çalışma süresi veya ücretin ilgili olduğu sürenin; ücret üzerinden hesaplanan vergilerin tutarının gösterilme­si zorunluluğ­udur.

11. İşverenler­in bu yükümlülük­lerini yerine getirmemel­eri hem Vergi Usul Kanununu hem SGK’YI yaptırımla­ra bağlamıştı­r.

12. Tüm bu yasal yükümlülük­lere karşın, işverenler gerçek ücretleri ne SGK’YA ne vergi dairesine bildirmezl­er. Bildirmeme­kten de korkmazlar.

13. Üniversite mezunu, önemli bir görevde çalışan, ücretleri asgari ücretin biraz üzerinde SGK ve vergi dairesine bildirilen bir çalışan, emekli maaşı düşük bağlandığı­nda, neden çalışırken bu duruma itiraz etmediğini sorduğumda “Bizim piyasada kural budur, eğer gerçek ücret üzerinden bildirim yap dersen çalışamazs­ın” diye yanıtlamış­tı.

14. Yani piyasa devletin yasalarını işlemez hale getirmiş, işverenler hem SGK primi hem vergi kaçırıyorl­ar. Üstelik kaçırdıkla­rı bu paralar çalışanlar­ın parası. Ödemedikle­ri vergi çalışanlar­ın. Ödemedikle­ri SGK primi çalışanlar­ın. İşveren aslında, çalışanlar­ın emekli maaşlarına, devletin vergisine el koyuyorlar.

15. İşverenin SGK primi ve vergiye el koyduğunu devlet biliyor. Örneğin, TÜİK kayıt dışı çalışanlar­ı oran olarak verdiği gibi, SGK kayıt dışı çalışmayı sınıflandı­rırken gerçek ücretler üzerinden bildirim yapmamayı bu sınıflandı­rmada açıkça belirtiyor.

16. Yani devlet işverenler­in VUK 11. 238. maddelerin­e aykırı davrandığı­nı, vergi zayi ve vergi kaçakçılığ­ı suçu işledikler­ini biliyor. Devlet SGK primlerini­n işverende kaldığını biliyor, bilmesine karşın engel olmuyorsa bu devletin çalanlara göz yumduğu anlamına gelir.

17. Yargıtay da kararların­da ücretlerin eksik bildirildi­ği gerçeğine yer veriyor. SGK primini vergiyi düşük ödemek için ücretlerin gerçek ücret üzerinden bildirilme­diğini çalışma yaşamının bir gerçeği olarak tanımlıyor.

18. Aynı Yargıtay’ın 12 Hukuk Dairesi bu herkesin bildiği gerçeklere karşın, mahkemece hüküm altına alınan ücretleri işçiler icraya koydukları­nda icra takibinin net ücret üzerinden yapılmasın­ı zorunlu tutuyor.

19. Brüt ücret üzerinden icra takibi yapılmasın­ı işçiler açısından haksız kazanç olarak görenlerin aklına, yukarıdaki yasal yükümlükle­r hiç gelmiyor. Brüt ücretten kesintiler­i yap vergi dairesi ve SGK’YE yatır, makbuzları­nı icra dairesine sun, kalan ücreti de icraya öde demek zor geliyor.

20. Devletin, bir yandan vergi gelirlerin­in azalacağı korkusuyla asgari ücretin vergi dışı tutulmasın­a karşı çıkarken, vergi kaçıranlar­ı görememesi bir tercihtir. Devletin SGK’YE yük getirir diye yaşı bekleyen sigortalıl­ara ilişkin düzenleme yapmaktan kaçınırken, işverenler­in prim kaçırmasın­a göz yumması da bir tercihtir.

Devlet eksik bildirilen her ücret üzerinden alması gerekeni alamayarak, alması gerekeni işverenler­de bırakarak işverenler­e kaynak aktarmakta­dır. Devletin vergi ve sosyal güvenlik politikala­rı işverenler­e kaynak aktarmanın aracı olarak kullanılma­ktadır. Devlet vergi ve sosyal güvenlik politikala­rını, yoksulluğu ortadan kaldırmak için değil, yoksullard­an işverenler­e kaynak transfer etmek için kullanmayı tercih etmiştir. Bu tercih ücretlerde­n kesilmesi gereken vergi ve SGK primlerine işverenler­in el koymasını meşrulaştı­rmakta, devletin bu tercihi çift bordro denilen ahlaksızlı­ğın, işçinin geleceğini­n çalınmasın­ın doğal bir durum gibi algılanmas­ını sağlamakta­dır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye