Evrensel Gazetesi

2019’UN AYAK SESLERİ

- Hediye LEVENT @hediyeleve­nt

019 yılı henüz başlamadı ancak sadece son 1-2 haftada yaşanan gelişmeler bile nasıl bir yıl olacağına dair fragman niteliğind­e. İsrail-lübnan sınırındak­i tünel gerginliği sürüyor. ABD, Suriye’den çekilme kararı aldığını duyurdu. İsrail önceki gece Şam’da birkaç noktaya yönelik füze saldırısı yaptı.

Türkiye, Abd’nin çekilme kararını duyurmasın­ın ardından Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon hazırlıkla­rına girişti. Hatta Suriye içinde birlikte hareket ettiği ve bir süredir hazırladığ­ı ÖSO gruplarını Menbiç’e yönlendirm­eye başladı.

Bölge olarak, İran-suudi Arabistan mücadelesi­nden İsrail-filistin sorununa kadar yıllar içinde iyice kronikleşe­n yüzlerce iç ve bölgesel krizle birlikte 2019’a girmeye hazırlanıy­oruz.

Muhtemelen 2018 biterken bölgede yaşanan tek olumlu gelişme kelimelerl­e ifade etmenin mümkün olmadığı, yüzyılın en büyük insanlık trajediler­inden birinin yaşandığı Yemen’de ateşkes sürecinin başlaması oldu. Henüz o sürecin de sağlam bir zemini oluşmadı ancak en azından Yemen artık uluslarara­sı platforma taşındı ve bir süreç başladı.

Umalım ki 2019 yılı Yemenliler için savaşın sona erdiği ve toparlanma sürecinin başladığı yıl olsun.

Ancak görünen o ki 2011’den beri kanlı bir vekalet savaşının sahnesi olan Suriye için 2019 yılı da pek barışın ve huzurun yılı olmayacak.

Abd’nin Suriye’deki askeri varlığını çekme kararı sahada çokça belirsizli­kliklerin ve risklerin olduğu yeni bir süreci de tetikledi.

Çekilme kararının ardından ortaya çıkan ilk sorular şunlar;

-ABD, Suriye’den çekilme kararını nasıl bir sürecin ardından aldı? Bu süreçte kimlerle anlaştı? Bu anlaşmalar­ın şartları neler ve çekilme planı gerçekleşt­ikten sonra devreye sokacağı B planı ne? Bu soruların tamamı şimdilik yanıtsız.

En çok dile getirilen iddiaların başında Abd’nin Türkiye ile koordinasy­on halinde Suriye’den çekileceği­ne dayanan senaryo geliyor. Buna göre Türkiye, IŞİD ve radikalizm­le mücadele sürecini de Abd’den devralacak.

Peki, Türkiye’nin Suriye içinde Rakka ve Deyr Ez Zor’a kadar inmesi mümkün mü? Bu duruma Rusya ve Şam ne tepki gösterir? Türkiye’nin birlikte hareket ettikleri ÖSO grupları böylesi bir operasyonu gerçekleşt­irecek yeterlilik­te mi?

IŞİD’IN örgütsel olarak çöktüğü ancak Irak ve Suriye içinde küçük gruplar halinde varlıkları­nı koruduklar­ı biliniyor. Ancak dağınık şekilde varlık gösteren IŞİD’E karşı mücadele konusunda Türkiye’nin gerçekten bir planı var mı? Yoksa, sadece sahada kalmak ve yeni fırsatları değerlendi­rmek için plan ve hazırlık yapılmadan ortaya atılmış bir öneri mi?

IŞİD ve radikalizm tehdidi konusunda Türkiye’nin hassasiyet­lerine vurgu yapılan açıklamala­rda İdlip’ten bahsedilme­mesi de dikkat çekici. Hali hazırda Türkiye sınırında El Kaide uzantılı on binlerce militanın hâlâ örgüt hiyerarşis­i içinde varlık gösterdikl­eri İdlip kenti duruyorken IŞİD ile mücadele için Deyrz Ez Zor’a kadar açılmaya çalışmak ne kadar gerçekçi?

Abd’nin Suriye içindeki varlığının sebeplerin­den biri de İran’a karşı hat tutulmasıy­dı. Türkiye, Abd’nin Suriye içindeki ajandasını­n tamamını mı devralacak? Bu durum Türkiye’nin İran ve Rusya ile ilişkileri­ni nasıl etkiler?

Türkiye gerçekten Suriye ordusu ile bir savaşı göze alarak mı hareket ediyor?

Türkiye, Abd’nin ajandasını devralsa bile bu durum Abd’nin Kürtlerle ilişkisini kesmesine yeter mi?

Fırat’ın doğusuna bir operasyon ihtimaline dair tartışmala­rda Afrin operasyonu­nun emsal olarak gösterilme­si ve “O zaman Rusya yeşil ışık yakmıştı. Şimdi de yakabilir” şeklinde kıyaslamal­ar yapılması dikkat çekici.

Ancak saha şartları gibi süreçleri şekillendi­ren siyasi ilişkiler de sabit kalmıyor.

Rusya, Türkiye’nin Afrin operasyonu­na yeşil ışık yaktığı dönemde sahada ABD ve ABD’YE yakınlaşan Kürtler vardı. Rusya ve Şam, Kürtlere ABD ile ilişkileri­ni sınaması için göz dağı verme amacındayd­ı. Ayrıca aynı dönemde siyasi çözümün öncelikli olarak görüldüğü İdlip sorunu da ortadaydı ve hem Rusya hem de Şam için İdlip’te çözümün bir tarafı Türkiye idi.

Şimdi ise Suriye içindeki çatışmalar büyük ölçüde bitti. İdlip’te Türkiye’nin taraf olduğu anlaşma iptal olmadıysa bile donmuş durumda. Ayrıca Rusya’nın hamlelerin­i şekillendi­rdiği rahatsızlı­k kaynağı ABD artık çekileceği­ni duyurdu.

Yine Kürtlerle Şam arasındaki ilişkiler inişli çıkışlı olsa da Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna bir operasyon yapmasına göz yumacaklar­ı noktada değil henüz. Ki, Abd’nin çekilme kararının ardından Şam ve Kürtler tekrar görüşmeye başladı. Henüz bu görüşmeler bir sonuca ulaşmadı ancak Kürtlerin kontrolünd­eki bölgelerde saldırıya açık noktaların Suriye ordusunun yerleştiri­lmesi gibi konuların yanı sıra enerji kaynakları­nın devri gibi başlıkları­n da tartışıldı­ğı öne sürülüyor.

Abd’nin çekilme kararı elbette Kürtlerin Şam ile yürüttüğü pazarlık sürecini olumsuz etkileyece­k ve Kürtlerin masaya elleri nispeten zayıflamış olarak oturmasına sebep olacak gibi görünüyor. Ancak hâlâ masada yerlerinin olması, görüşmeler­in tekrar başlaması Fırat’ın doğusuna operasyon senaryosun­a Şam’ın ve Rusya’nın tepkisiz kalmayacağ­ını da gösteriyor.

Tansiyon giderek yükseliyor ve haliyle riskler de artıyor.

Kaos içinde kaos ve ürküten bir gürültüyle 2019’un ayak seslerini duymaya başladık.

Gerek parçası olduğumuz bölgede ve gerekse Türkiye’de manzara pek iç açıcı olmasa da ümidi korumak adına hepimize mutlu ve huzurlu bir yıl diliyorum.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye