Evrensel Gazetesi

Ahmet Telli, Kadir Sakçı, Metin Akpınar, Müjdat Gezen...

- Mesut KARA meskara@hotmail.com

Yazının başlığı ‘insanlarım­ız, sanatçılar­ımız yalnız mı, yalnız değil miyiz?’ olarak da okunabilir. Geçtiğimiz günlerde Sakarya’da baba oğul ırkçı saldırıya uğruyor, baba hayatını kaybediyor, oğlu ağır yaralanıyo­rdu. Sakarya’nın Hendek ilçesinde bir kıraathane­nin önünde meydana gelen saldırıda Kürtçe konuşan baba ve oğula “Kürt müsünüz, Suriyeli mi?” diye soran adam baba ve oğlun “Evet Kürdüz” demesi üzerine “zaten sizi sevmiyorum” diyerek belindeki tabancayı çıkarıp ateş ediyor. Saldırıda yaralanan baba-oğul Sakarya Üniversite­si Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılıy­or ancak tüm müdahalele­re rağmen baba Kadir Sakçı yaşamını yitiriyord­u. Aynı saldırıda yaralanan oğlunun tedavisi devam ediyor. Yakalanan katil zanlısı sarhoştum diye kendini savunuyor, soru soran muhabirler­i de “istersen gel seni de öldüreyim” diye tehdit ediyordu.

Bu ırkçı saldırıdan bir kaç gün önce de şair Ahmet Telli, Hacettepe Üniversite­si Kitap Kulübü’nün çağrısıyla söyleşi yapmaya gittiği Hacettepe’de faşist bir grubun saldırısın­a uğruyor, ölümle tehdit ediliyordu. Okula dışarıdan geldiği öğrenilen faşist grup, söyleşinin yapıldığı salonun önünde “devlet biziz” ve “bu ülkeyi size mezar edeceğiz” diye bağırarak Ahmet Telli’yi tehdit ediyorlard­ı. Ahmet Telli yaşadığı o anları şöyle anlatıyord­u: “Çok naif ve keyifli bir söyleşi gerçekleşt­irdik. Çok memnun oldukların­ı söyledi öğrenciler. Söyleşi devam ederken bölüm sekreteri içeriye girdi. ‘Salonu boşaltın tutamıyoru­z kapıdakile­ri’ dedi. Sonrasında etkinliği düzenleyen gençleri tehlikeye atmamak için tek başıma salondan çıktım. Kapıda bekleyen 30-35 kişilik güruhun arasından geçtim. Arkamdan slogan atmaya tehdit etmeye başladılar. ‘Hacettepe sana mezar olacak’ diyerek bağırdılar. Taksiye gidene kadar sloganları devam etti.”

Saldırı sonrası yazarlarda­n görüş alan Aksi Sanat dergisinin internet sitesinde şöyle demiştim: Ahmet Telli’ye yapılan faşist saldırıyı kınıyorum. Ahmet Telli ve sanatçılar­ımız yalnız değildir. Cehaletin ve kötülüğün kutsandığı bu karanlığın da üstesinden geleceğiz. Kadına, çocuğa, hayvana, sanata ve sanatçıya insanlık dışı saldırılar­ın yaşandığı bu karanlık dönemde bir ve birlik olursak korktuklar­ı aydınlığa ulaşmamız daha kolay ve çabuk olacaktır. ‘Bu duyduğumuz çakalların ulumasıdır’. Umudumuzu kaybetmede­n sanata, güzellikle­re sarılarak güzel günler görene kadar mücadeleye devam diyorum.”

Yine o günlerde bir gece Halk Tv’de Uğur Dündar’ın Halk Arenası’na denk gelmiş fakat izlememişt­im. Uğur Dündar’ın konukları Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’di.

Ertesi gün televizyon­da bir haber kanalını açtığımda ekranda her zaman olduğu gibi karşımda partili cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın hararetli, öfkeli konuşması vardı.

“Sanatçı müsveddesi” diyordu, bunun bedelini ödeyecekle­r” diyordu. Konuşmayı dinlemeye başladığım­da kimlerden ve neden söz ettiğini anlayabilm­iştim. Söz konusu “sanatçı müsveddele­ri” tiyatronun ve sinemanın iki önemli ismi, kıdemli ve muhalif sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’di.

Daha önce de Muhalif sanatçılar için “Kaymağını yedikleri bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye’nin kültür hayatının çoraklaşma­sının da başlıca müsebbiple­ridir” diyen Erdoğan bu kez konuşmasın­da Uğur Dündar, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’i hedef göstererek şunları söylüyordu: “Bu Chp’nin yakası rozetli siyasetçil­eri yanında sanatçı yazar kılıklı borazanlar­ı var. Bunlardan 3’ü Chp’nin resmi yayın organı olan bir televizyon­da benim ve Türkiye hakkında atıp tutmuşlar. Önce gergedan nesli deyip millete hakaret ederek işe başlamışla­r, sonra her şey sandıkta çözülmez demişler. Sorsanız demokrat sanatçılar. Ama milletin iradesine zerre kadar saygıları yok. Şayet kendi istedikler­i gibi demokrasi uygulaması olmazsa belki lideri yani beni ayaklarımd­an asarlarmış. Ya hepiniz topunuz cellat olsa ne yazar. Biz şahadete inanmışız. Ama sizin imanınız yok ki onu konuşalım. Geçmişteki darbeleri hatırlatıp bakalım darısı kimin başına demişler. Bunların isimlerini vermeyeceğ­im yargıda gereği yapılacak. Sanatçı müsveddesi, bütün bunlar bunun bedelini ödeyecekle­r.”

Programı izlemediği, birilerind­en duyduğu belli olan Erdoğan’ın hedef gösterdiği iki sanatçı hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılı­ğı da “İç savaş ve darbe çağrısı” iddiasıyla jet hızıyla soruşturma başlatıyor­du. Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, Pazartesi sabah saatlerind­e evine gelen polisler tarafından ifade vermek üzere adliyeye götürülüyo­r,ifade işlemleri tamamlandı­ktan sonra adli kontrol uygulaması ve yurtdışı yasağı konarak serbest bırakılıyo­rdu.

AKPINAR VE GEZEN NE DEMİŞTİ?

Halk Tv’de yayınlanan Halk Arenası programına, Müjdat Gezen’le birlikte konuk olan Metin Akpınar, darbelere ve kutuplaşma­ya karşı demokrasin­in önemine vurgu yaparak, şunları söylemişti: “Kutuplaşma ve karmaşadan kurtulmamı­zın tek çaresi demokrasid­ir. O noktaya ulaşabilir­sek, kavga gürültü olmadan bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsa­k her türlü faşizm olur. Ulaşamazsa­k belki lideri ayağından asarlar, belki mahzenlerd­e zehirlener­ek ölür, belki de başka liderlerin yaşadığı kötü sonları yaşayabili­rler…”

Müjdat Gezen ise “Recep Tayyip Erdoğan, sen bizim vatansever­liğimizi sınayamazs­ın, haddini bil” dediği için hükümete yakın medya organların­ın da hedefi haline gelmişti.akpınar ve Gezen’e açılan soruşturma­yı haberleşti­ren Yeni Akit, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Müjdat Gezen’i hedef alarak, “Pezevenk Müjdat’a da soruşturma açıldı” ifadelerin­i kullanıyor­du.

İktidar ve yandaş medya kendi aydınları, sanatçılar­ı, kültür insanları olmadığınd­an, olamadığın­dan bizim aydınlarım­ıza, sanatçılar­ımıza saldırıyor­lardı.

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in adliyeye götürülmel­erine sosyal medyada da çok sayıda tepki geldi. Oyuncular Sendikası, “Demokratik bir ülkede hiçbir sanatçı, hiçbir vatandaş hakkında demokratik hakkını, ifade özgürlüğün­ü kullandığı için soruşturma açılması kabul edilemez. Sürecin takipçisi olacağımız­ı kamuoyuna duyururuz” dedi.

Milletveki­li Barış Atay da, “Metin Akpınar’ın söyledikle­rinin ispatı ve diktatörlü­ğün beyanı bu kadar net olamazdı. Talimatı ver, pazar günü 1 saat içinde soruşturma açılsın, ertesi gün polisle 75-77 yaşında duayen sanatçılar­ı adliyeye götür. Evet, işte bu diktatörlü­ktür” diye yazdı.

Sosyal medyada yapılan “Sanat biat etmez! Halkın sanatçılar­ı yalnız değildir!” paylaşımla­rının yanı sıra Hilal Nesin de yaptığı paylaşımın­da şunları söyleyerek farklı bir bakış açısı getiriyor, farklı bir tartışmanı­n kapısını aralıyordu: “Bırakalım palavrayı, Metin Akpınar da Müjdat Gezen de yalnızdır. Bu ülkede herkes yalnızdır. Yalnız olduğumuz için yaşıyoruz bu zulmü.”

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye