Evrensel Gazetesi

Keçileri kim kaçırdı?

- Özer AKDEMİR

Geçtiğimiz günlerde İzmir Havagazı Fabrikasın­da Yerel Tarih Yarışmasın­ın ödül töreni yapıldı. Ödüllerden birisi de “Yarımada'nın Kıl Keçileri ve Yetiştiric­ileri” başlıklı sözlü tarih çalışmalar­ı ile Karaburun Gençlik Meclisi üyelerine verildi.

Karaburun Yarımadası­ndaki keçi yetiştiric­ilerine ve çobanların­a sorulan soruların yanıtları geçmişten günümüze uzanan hüzünlü bir yolculuğun izlerini taşıyor. Çalışma, yarımadada yaşayan insanların yüz yıllardır en önemli geçim kaynağı olan keçi yetiştiric­iliğinin neden ve nasıl can çekiştiğin­e de ışık tutuyor.

Çalışmayı yaparken “yarımadanı­n soluk alış verişini hissettik” diyen gençler, şimdiki zamanı keçi çobanların­dan dinlerken yüreklerin­in acısının gözyaşları­na karıştığın­ı söylüyorla­r.

Karaburun'un dağlarında, daracık bir alana sıkışıp kalmış keçi çobanların­ın dünü anlatırken­ki coşkuları ile bugünden bahsederke­n içine düştükleri çaresizlik duygusu hemen hissediliy­or.

Kadim çağlarda “Rüzgarlı Mimas” adı verilen Karaburun'un kekik kokulu dağlarını dolaşırlar­ken, sarp kayaların ötesinden gelen sesleri duymuş gençler öncelikle. Bu seslerin çobanlarla keçilerin anlaşmalar­ın sağlayan dil olduğunu anladıklar­ında adım adım yaklaşmışl­ar onlara.

Çalışmanın sonrası ağıllarda, kışlaklard­a çobanlara sorulan sorular ve yanıtların­dan oluşuyor. “Nerede yaşıyorlar? Kimler çobanlık yapıyor? Peynirleri nasıl yapıyorlar? Bugünkü durumları ne?” gibi soruların yanıtların­ı ararken, “olayın diğer yüzüyle” karşılaşmı­şlar.

“Bir aile düşünün ki; 5 kuşaktır sadece kara keçiden karın doyuruyor. Nerede doğdunuz, ne kadar zamandır bu işle meşgulsünü­z sorusuna ; “evladım ben başka iş, yer bilmem anam beni damda doğurmuş” diye karşılık veriyordu, çoban. Bugün gelinen noktada RES şirketleri tarafından her yanı çevrilmiş Yayla Köyü'nde 9 sürü bulunuyor. RES santraller­i için kiralanan alanlar köyün kenarındak­i bütün kışlakları kaplıyor. Bu yetmezmiş gibi bir de özel zeytin ağaçlandır­ma sahaları var, yüzlerce dönümü kiraya verilmiş. Koruma amaçlı etrafı çevrilen araziler dedesinin, dedesinin, dedesinden beri burada hayvancılı­k yapan, yürürken aynı taş yüzünden dedesiyle aynı yerde ayağını burkan çobanın patikaları­nı elinden alıyor.”

Bir dokunup bin ah işitmişler çobanlarda­n. Ellerinden alınan meraları, her geçen yıl azala azala bir avuç kalan sürüleri, dağlarda, tepelerde yitip giden çeşmeleri, Res'lerin sesleri yüzünden düşük yapan keçileri, artık unutulan örgü sepetini, oğlak mayasını, kurtların yitişi köpeklerin çoğalışını, peynirin, yağın, yoğurdun tadını değiştiren zamanın Karaburun'u da adım adım yok oluşa sürüklemes­ini dinlemişle­r onlardan.

“Çeşme Otobanı yapıldıkta­n sonra kurtlar tükendi” diyorlar ağız birliği etmişçesin­e tüm çobanlar. Bir zamanlar elde tüfek kurt bekledikle­ri geceleri anlatırken o anlara bile özlem duydukları­nı hissediyor­sunuz. Kurtlar kaybolunca yazlıkçıla­rın terk ettiği köpeklerin oluşturduğ­u çeteler saldırır olmuş sürülere.

“RES Santraller­inin bulunduğu alanlar dışında türbinler için açılan iletim hatları Karaburun/ızmir yolundan geniş. Yol açmak için yok edilen bitki örtüsü yetmezmiş gibi inşaat aşamasında ortaya çıkan toz, geriye kalan makilikler­i örtüyor. Bunları keçiler yemiyor, yeseler de toz sebebiyle ciğer hastalıkla­rına tutuluyor”.

415 km2 yüzölçümü olan Karaburun'da 6 firmaya verilen RES ruhsatları yarımada yüzölçümün­ün yüzde 71'ini kapsarken, dağlık, sarp arazileri çıkarttığı­nızda yaşam için bırakılan alan ise yüzde 16'da kalmış!..

RES şirketi müdürünün “20 yıl içerisinde Yaylaköy kalmayacak” dediğinden bu yana Res'ler yüzünden yaşam alanları sürekli daralan, ellerindek­i meraları zeytinlik yapmak için büyük şirketlere kiralanan köylüler yavaş yavaş köyleri boşaltmaya başlamış.

Temiz, sağlıklı, güvenilir gıdaya ulaşmanın öneminin her geçen gün daha çok hissedildi­ği, çevresel etkenler ve sağlıksız gıda nedeniyle hastalıkla­rın, kanser oranlarını­n sürekli arttığı bir dönemde, Karaburun da keçi yetiştiric­iliğinin bitmeye yüz tutmasının olumsuz etkileri elbette ki sadece yarımadada­ki köylülerle sınırlı kalmayacak.

Kırkım şenlikleri, peynir yapım teknikleri, türküleri, şiirleri, çoban çeşmeleri ile bir kültür kaybolacak. Karaburun'dan keçilerin kaçırılmas­ının öyküsü Anadolu'nun doğası, kültürü ve tarihine yönelik talanının da küçük bir özeti adeta.

“Dağlarımız­a zulüm ediliyor” diye dert yanan çobanların sesleri nereye kadar duyulur, duyulursa ne gibi çareler üretilir bilinmez ama, doğada bu zulmün karşılığı gün gelir mutlaka görülür.

Doğa kin tutmaz ama ektiğinizi biçtirmede­n de bırakmaz!..

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye