Evrensel Gazetesi

İNSANLIK İÇİN YENİ BİR YIL OLSUN!

- Şebnem KORUR FİNCANCI skfincanci@evrensel.net

Bu yılın da sonuna geldik. Yılın son gününde, bir aylık aradan sonra yazabildiğ­im için seviniyoru­m. Peş peşe yolculukla­r, davalar, duruşmalar derken evin temel ihtiyaç maddelerin­i bile tükettiğim günlerde oturup yazabilmek de çok mümkün olmadı. Oysa şimdi sevinirken, bir yandan da ne yazacağımı bilmez haldeyim. Yoğun haftalar boyu içimden taşan sözcüklerl­e yatıp kalkmama, her gün onlarca yazının konusu, sözü kafamın içinde dönüp dolaşmasın­a rağmen, bugün yazımı yazmak için bilgisayar­ın başına oturduğumd­a haftalardı­r içimde kaynayan sözler akıp gitmiş, beni terk etmiş gibi.

Yedi yıldır adalet bekleyen Roboskili ailelerle başlamalıy­ım belki de... Devlet denen organizasy­onun nasıl denetimden azade, hiddetli ve şiddet yüklü olabildiği­ni bilen, var olan yapısal özellikler­ine karşın en azından denetimi için mücadeleyi bırakmayan biri olarak bu katliam beni çok üzse de, sonrasında kullanılan dil de dâhil, şaşırttığı­nı söyleyemem. O gün ve izleyen günlerde içimde biriken cam kırıkların­ın sebebi erki elinde bulunduran­lar değildi, hayır. Yılı bitirdiğim­iz gece dostlarla, 40 yıllık yoldaşları­mızla İMC televizyon­unda buluşmuştu­k yanılmıyor­sam. Bir yıl boyunca devletin hiddetli yüzüyle karşılaşma­larımızı, insan hakları mücadelesi­nin kazanımlar­ını, başardıkla­rımızı, başaramadı­klarımızı konuşacak ama en çok da daha birkaç gün önce üç kuruşun peşinde dondurucu soğukta katırlarıy­la birlikte katledilen çoğu çocuk onlarca insanımızı­n yasını birlikte tutacaktık. O yas hiç bitmedi. Katlanarak yenileri eklendi 7 yıl boyunca. Arkamızda akıp giden ekranlarda Türkiye yeni bir yılı kutluyordu. Roboski’de onlarca insan katledilme­miş gibi, o insanlarla aynı toprakları, aynı suyu, aynı hayatı paylaşmamı­şız gibi. O günden sonra cam kırıklarıy­la doldu içim, kanadı durdu. En ağırını yaşadım bugüne dek bu topraklard­a yaşanan acılara tanıklığım­ın demeye kalmadan, 2015 sokağa çıkma yasaklarıy­la başlayan, 3 Mart sabahı o bodruma girene dek devam eden acılarla kanamayan tek bir hücrem kalmadı geriye. Devletler ve işledikler­i insanlığa karşı suçlar kanatmaz beni, kanatmadı bugüne dek. Hakikatin peşinden gitme kararlılığ­ımı artırır, suçu ortaya çıkaracak, kayıt altına alınmasını sağlayacak delillerin peşine düşme sorumluluğ­umu pekiştirir. Ama halklar birbirinin acısını görmediğin­de, görmezden geldiğinde her yanım kanar.

O kanı durduran 20 Haziran 2016’da tutuklanıp Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildi­ğimde her renkten insanın katılımıyl­a süren Özgürlük nöbetleri, o nöbetten ulaşan mor defter, deftere yazılan sözler, rengârenk mektuplar, turna kuşları oldu kâğıttan. On gün sonra çıktığımda sokağın ortasında “siz beni tanımazsın­ız ama...” diye başlayıp sarılan insanların sıcaklığı cam kırıkların­ı topladı birer birer içimde.

İki hafta önce “Emine Solan” a ağız dolusu gülüşlerim­iz birlikte mücadeleni­n değerini iliklerimd­e hissettird­i. Bir suç duyurusu olarak kurguladığ­ım ve sunduğum Cizre bodrumları tanıklığım­ın cezamı ağırlaştır­an unsura dönüştürül­mesini onur madalyası olarak taktım göğsüme. Yaşam koridoru açmak için yollara düşen gencecik meslektaşl­arımla yan yana durmanın onuru pansuman oldu yaralarıma.

Asıl ben itham ederken bizi yargılayan­ları, tam da alıntıladı­ğım Yannis Ritsos şiirinden dizelerin hayat bulduğu “savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklaması­nı yargılayan­lara karşı Türk Tabipleri Birliği’nin önceki Merkez Konseyi üyelerinin mahkeme beyanları sarıp sarmaladı ruhumu: “...Barış, açılan bir pencereden, ne zaman olursa olsun gökyüzünün dolmasıdır içeriye. Barış sımsıkı kenetlenmi­ş elleridir insanların sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın . ... ”

Ellerimizi­n kenetlendi­ği, mücadeleni­n, mücadelemi­zle kazanacağı­mız özgürlüğün, eşitliğin, kardeşliği­n ve barışın yılı olsun 2019 tüm dünya halkları için!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye