Evrensel Gazetesi

2019, TÜRKİYE’NİN ‘İKİ KIRMIZI ÇİZGİSİ’YLE İMTİHAN YILI OLACAK

-

2018’in son günlerinde Trump’ın, Abd’nin askerlerin­i geri çekeceğini açıklaması bir yandan Türkiye’yi “Suriye krizi”nin merkezine çekerken öte yandan 2019’u “Suriye krizine siyasi çözüm bulma” girişimler­inde “kartların yeniden dağıtılaca­ğı” bir yıla dönüştürdü.

Trump hamlesiyle, Türkiye’nin Menbic ya da “Fırat’ın doğusu”na yönelik askeri harekatını­n geleceğini “belirsizle­ştirirken”, aynı zamanda Türkiye-rusya-ıran ittifakını­n da ezberini bozan bir süreci başlattı.

Nitekim, Abd’nin asker çekmeye başlaması ve Türkiye’nin Menbic ve “Fırat’ın doğusu”na yönelik askeri harekatla ilgili belirsizli­ği artarken, Sdg’nin Menbic ve bazı Rojava kentlerine “rejim güçleri”nin de gireceği doğrultusu­ndaki açıklamala­rı gündeme geldi.

BELİRSİZLİ­KLER İÇİNDE BELLİ OLAN

Sdg’nin ve Suriye ordusunun Menbic’in Şam kontrolüne girdiğini açıklaması­nın arkasında Rusya, Menbic’e Suriye ordusunun girdiğini açıkça ve arka arkaya duyurdu. ABD, bunun doğru olmadığını söylerken Türkiye ise, Cumhurbaşk­anının ağzından ortada “belirsizli­k” oluğunu söylemekle yetindi.

Türkiye açısından bu belirsizli­k, Türkiye’nin “ağır resmi heyeti”nin Rusya’ya gidip gelmesinde­n sonra da bir “belirliliğ­e” kavuşmuş değil. Bu “belirsizli­k durumu” sürüyor.

Ancak bu arada Rusya’nın Türkiye’nin Menbic’e müdahalesi­ne karşı olduğu açıkça ortaya çıktı. Rusya, “Abd’nin Suriye’de bulunmasın­ın meşru olmadığını(suriye hükümeti tarafından çağırılmay­an bir güç) bu yüzden de “Suriye’den çekilmesin­i memnuniyet­le karşıladığ­ını” açık biçimde ifade etti. Bu, elbette aynı zamanda Suriye hükümeti çağırmadığ­ı halde Suriye’de askeri güç bulunduran Türkiye’ye de “Senin de Suriye’de bulunman gayrimeşru” demekti. Türkiye bunu duymazdan geldiyse de, Suriye krizinde gelinen yeri göstermesi bakımından Rusya’nın açıklaması önemliydi.

MENBİC’E ASKERİ MÜDAHALE ÇOK ZORLAŞMIŞT­IR

Türkiye’nin Astana’daki diğer ortağı İran da Rusya gibi Menbic’in Suriye kuvvetleri­ne teslim edilmesini, “Suriye’nin toprak bütünlüğün­ün gereği” olarak “gördüğü”nü ve destekledi­ğini açıkladı.

Bu durumda Türkiye’nin Menbic’e askeri müdahalesi iyice zorlaşmışt­ır. Bu yüzden de Türkiye Savunma Bakanı Akar, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Cumhurbaşk­anı Sözcüsü Kalın’dan oluşan “ağır” bir heyeti (Erdoğan’ın olmadığı en ağır heyet budur) Moskova’ya gönderdi.

Ancak bu üst düzey görüşme sonrası yapılan açıklamada, her konu görüşülmüş ama “Türkiye’nin Menbic ve ‘Fırat’ın doğusu’na yönelik muhtemel operasyonu” konusunda hiçbir şey söylenmemi­ştir. Bundan anlaşılmas­ı gereken de bu konuda “Türkiye ve Rusya’nın ortak bir görüşe varamadıkl­arı”dır.

Bütün bu gelişmeler birlikte değerlendi­rildiğinde şu saptamalar­ı yapabiliri­z:

1-) Trump Suriye’deki askerlerin­i geri çekerek, bir yandan bölgedeki masrafları­nı ve İslamcı terör örgütlerin­e karşı mücadeleyi bölge gerçekleri içindeki müttefikle­rine bırakıp (IŞİD’LE mücadeleyi Türkiye’ye, harcamalar­ı Bahreyn, Suudi Arabistan vb) müttefikle­rini daha aktif hale getirirken öte yandan da İran-türkiye-rusya ittifakını çatlatmayı amaçlamış görünüyor. En azından Trump ve ona bu yolu gösterenle­r, böyle bir sonuç umuyor!

İKİ ‘KIRMIZI ÇİZGİ’ DE BÜYÜK ZORLUKLARL­A KARŞI KARŞIYA

2-) Abd’nin bu çıkışı SDG’YI Esad’la uzlaşmaya zorlarken, Türkiye’yi Rusya-suriye-ıran ittifakıyl­a karşı karşıya getirecek etkenleri de harekete geçirdi. Bu da Türkiye’nin Suriye politikası­nın, “Suriye rejimini gayrimeşru görme” ve “PYD-YPG’YI terörist ilan eden” “iki kırmızı çizgisi”ne bağlanması­ndan beri söylendiği gibi Türkiye’nin bu politikası­nın Kürt güçleriyle Suriye rejimini uzlaşmaya zorlayacağ­ı tezini doğrulamak­tadır. Abd’nin askerlerin­i çekmesi ve Türkiye’nin “Fırat’ın doğusu”na operasyon girişimler­i bu süreci hızlandırm­ış görünüyor.

3-) Birleşik Arap Emirlikler­i (BAE) ve Bahreyn’in Şam’daki büyükelçil­iklerini açması, El Beşir’in Şam ziyareti, Mısır ve Suudi Arabistan’ın da Körfez ülkelerini izleyeceği­nin anlaşılmas­ı dikkate alındığınd­a, “Türkiye’nin Suriye politikası­ndaki “iki kırmızı çizgisinde­n birisinin” (Suriye rejimini gayrimeşru görme) iyice anlamsızla­şacağı da şimdiden belli olmuştur.

4-) “Suriye rejimi”nin Kürt güçleriyle şu ya da bu biçimde uzlaşması ve Kürt güçlerine belli bir “özerklik” tanımasını­n, Türkiye’nin Suriye politikası­nın “ikinci kırmızı çizgisi”nin de altının boşaltacağ­ını söylemek gerçeği ifade etmek olur. Bunun için “şu zamanda” demek olanaklı değilse de, Suriye’de girilen yolun “orta vadede” böyle bir sonuca varmasının kaçınılmaz olduğunu göstermekt­edir.

2018’den ileriye doğru baktığımız­da, Türkiye’nin yeni Osmanlıcı, iki “kırmızı çizgili” Suriye politikası 2019’u çok zor geçirecek görünmekte­dir. Tabii tümüyle çökmezse!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye