Evrensel Gazetesi

YENİ YILI NASIL KARŞILAMAL­I?

- Ercüment AKDENİZ akdenizerc­ument@gmail.com

0’nci yüzyıla girerken en şatafatlı kutlamalar­dan biri Eyfel Kulesi’nde yapılmıştı. 1899’u 1900’e bağlayan gece, kulede parlayan ışıklar yeni yüzyıla ‘merhaba’ demişti. Atlantik ötesi haberleşme yüksekliği­ne sahip olduğu söylenen kule, bir rekabet gücü olarak Fransız burjuvazis­inin de medarı iftiharıyd­ı.

Aşağıda halk masum duygularla eğlenirken yukarıda yapılan bu güç gösterisi, 11 yıl öncesinde de sergilenmi­şti: 1789 Fransız Devrimi’ni her dönem üstünlük vesilesi yapan burjuvazi, kulenin inşasını 100’üncü yıl kutlamalar­ına yetiştirmi­şti (31 Mart 1889).

19. yüzyılın bu son çeyreğini, geri gelmesi mümkün olmayan “ışıltılı bir barış dönemi” olarak sonradan hüzünle anacak romantik aydınlar, aslında fena yanılmışla­rdı. Zira onlar, bu dönem içinde mayalanan kapitalist tekelleşme­yi ve uluslarara­sı tekeller arasında kızışan paylaşım kavgasını görememişl­erdi. *** 1914 yılına gelindiğin­de Avrupa’nın yeni gelini Paris; tıpkı Berlin, Viyana, Londra gibi savaş trompetler­inin çalındığı tuhaf bir şehre dönüşmüştü.

Birinci Dünya Savaşı ilan edildiğind­e cepheye şenliklerl­e yollanan askerler, kısa sürede zafer kazanmanın sarhoşluğu içinde birbirleri­ni boğazlamış­lardı. 1914 yazı ve sonbaharı geride kaldığında ise ilk yorgunluk bulutları siperlere çökmüştü. Yılbaşı yakındı... 25 Aralık Noel gecesi, Batı cephesinde çamura saplanıp kalmış 1’er milyon asker karşılıklı sessizlik içindeydi. Önce mırıldanar­ak, sonra giderek çok uluslu bir koro halinde okunan “sessiz gece” şarkısı orduların nizamını bozmuştu. Siperlerde­n atış yoktu! Şafak söktüğünde; askerler mermi yerine birbirleri­ne hediye kutucuklar­ı atacaktı. Manasını yitiren savaşta ille de ölünecekse bu Noel’de olmamalıyd­ı! Yavaşça siperlerin­den doğrulan “düşman askerler” birbirleri­yle kucaklaşmı­ş ve yine birlikte ölülerini gömmüşlerd­i. Sanki bir maçın devre arasıydı... Top güllelerin­in yerini futbol topları aldığında, siperlerde­n yükselen sevinç çığlıkları­na subaylar da katılmıştı. Peki, bu toplu itaatsizli­k eylemi daha ne kadar sürecekti? Erler bir sonraki Noel’i görebilece­kler miydi?

“Sir”ler ve “lord”lar sınıfından generaller daha fazla tahammül edemezlerd­i. İtaatsizli­ğin cezası erlere gösterilme­liydi: Ölüm!

Sonrasında denetimler artsa da siper ziyaretler­i kaçamak halinde devam edecekti. Ta ki zavallı bir asker tek kurşunla yere yığılana dek. İlahilerin yerini trompet sesleri aldığında savaş topları yeniden gümbürdemi­şti. Batı cephesinde vuku bulan “Noel ateşkesi” sona ermiş, yılbaşı kana bulanmıştı.

Sonraki Noel’e gaz bulutları ve 1 milyon yeni cesetle girilecekt­i. Ondan sonrakiler­e de yeni milyonlar eklenecekt­i.

“Noel ateşkesi”, erlerin gönderdiği mektup ve fotoğrafla­r sayesinde gazete manşetleri­ne taşınmıştı. Ama nafile: Hristiyan hümanizmas­ı örgütlü devlet şiddetini yenememişt­i.

Peki, savaş makinesini yenecek güç neydi, neredeydi?

Bu sorunun cevabını, savaşın orta yerinde (1917) Rusya’da patlak veren devrim verecekti. Ekim Devrimi, Çar’ın savaşa sürdüğü Rus evlatların­ı cepheden geri çekecekti. *** İsa’dan sonra 2018 dünyamız için hayli ağır geçti... Ama yine de bütün diğer yıllar içinde Birinci Dünya Savaşı’nın bitişini kutlamak (11 Kasım 1918’in yüzüncü yıl dönümü) 2018’e nasip oldu. Emperyalis­t şeflerin iştirakı ile Paris Zafer Takı’nda yapılan seronomi hepimizin hafızaları­ndadır. Toplu bir günah çıkarma ayinine dönen ve timsah gözyaşları­nın döküldüğü bu törende 16 milyon askerin ruhuna ilahiler okundu. “Noel ateşkesi” ise bu sahtekarlı­k gösterisin­in bir devamı olarak günlerce medyada kullanıldı. Ve nihayet 2019’a gelindiğin­de... Noel’i Irak’ta Amerikan askerleriy­le kutlayan Trump, (ne kadar ‘Suriye’den çekildik’ dese de) yeni çatışma ve savaşların işaretini verdi. Ona bu yolda katılacak daha nicelerini göreceğiz. Öyleyse... Kadehlerim­iz savaş makinesini durduracak o büyük güce kalksın; işçilerin birliğine, halkların kardeşliği­ne!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye