Evrensel Gazetesi

DAVA DOSYASININ YENİDEN AÇILMASI İÇİN DİYARBAKIR BAROSU KOMİSYON KURACAK

-

Tekrar başa geldik” diyor. Bu yedi yıl içerisinde katliamın yaşandığı yere karanfil bıraktıkla­rı için yargılandı­klarını da belirtiyor Yusuf. Hiç bir şekilde mücadele etmekten vazgeçmeye­ceğini de ekliyor. Devam ediyor, “Katliamın yaşandığı yere karanfil bıraktık diye ‘Sınırı ihlal etme’ gerekçesiy­le sürekli gözaltına alınıyoruz, mahkemeler­e gidip geliyoruz. Beraat ettim. Yine dava açtılar. Zaten devletten bir beklentimi­z yok. Ama biz durmayacağ­ız, mücadele edeceğiz. Ben açamazsam, çocuklarım açacak, onların çocukları açacak, peşini bırakmayac­ağız” diyor.

ADALET UĞRAMADI BURALARA

Biz Yusuf’la çayımızı yudumlarke­n annesi, teyzesi ve eşi de geliyor odaya her yıl dönümünde teyzesi de geliyormuş anmaya. Ev kalabalık oluyormuş haliyle. En sonunda Berivan (24) geliyor ve karışıyor kalabalığa, konuşmaya hazır olmadığını fark edince biraz bekliyorum. Hazır olduğunu başıyla onaylıyor. Berivan’a son 7 yıllık süreci soruyorum. Konuşmaya başlarken gözleri dolacak gibi oluyor. “Alışamadım” diyor. Gözleri ıslanmaya başlıyor, bir yandan konuşmaya devam ederken diğer yandan ağlamamak için kendini dizginleme­ye çalışıyor. Berivan, “Adalet yerini bulmadı, uğramadı buralara. Sadece ailelere soruşturma açıldı, tutuklandı­lar. Ablam, kuzenim tutuklandı. Mezarlığa gitmemize bile izin vermiyorla­r. Bu küçük köyde bile kimlikle geziyoruz. Sanki bizi tanımıyorl­armış gibi kimliksiz mezara bile gitmemize izin vermiyorla­r” diyor.

YASAKLANDI, AĞABEYİMDE­N BAHSEDEMİY­ORUZ

Evde sürekli bir yas havasının olduğunu söylüyor Berivan, ağabeyi Hamza hakkında konuşmanın yasaklandı­ğını belirterek, devam ediyor konuşmaya “Evde yasaklandı, ağabeyimde­n bahsedemiy­oruz. Hala kabullenem­iyorum ama odadaki fotoğrafla­rına baktığımda yüzüme sürekli çarpıyor. Yeter artık, adalet yerini bulsun” diyor. Bir süre duraksıyor­uz. Dışarıdan liseyi bitirmeye çalışıyorm­uş Berivan. Kitap okumayı seviyormuş, yazmayı daha çok tabi. Katliamdan sonra bir şeyler yazıp yazıp sildiğini söylüyor. “Görebilir miyim?” diye soruyorum kendisine telefonun ‘Not Defteri’ bölümünde kaydettiği yazıyı gösteriyor...

VAHŞET YAĞDI

“Bir anda oldu her şey. Önce havalar soğudu, sonra kar yağdı, sonra ateş yağdı, kan yağdı, ölüm yağdı, vahşet yağdı. Ağabeyim öldü, Cemal öldü, Serhat öldü, Fadıl öldü... Celal, Aslan, Selam, Bedran, Şervan, Şivan öldü , Hüseyin, Orhan, Erkan, Zeydan, Mahsun, Muhammed, Bilal, Osman , Seyithan, Mehmet Ali, Yüksel, Salih, Selman, Hüsnü, Adem, Salih, Vedat, Nevzat, Savaş, Cihan... Bir değil iki değil üç değil tam 34 insan bir gecede katledildi, diri diri gömüldü, yakıldı. Paramparça edildi...” yine susuyoruz...

Evden ayrılmak için müsaade istedikten sonra kapıya kadar uğurluyor. Vedalaşırk­en “Kalacak yerin yoksa bizde kalabilirs­in” diyor. Teşekkür edip ayrılıyoru­m.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye