Evrensel Gazetesi

ASGARİ ÜCRET ARTTI MI AZALDI MI?

- Esenyurt’tan bir işçi

Aylardık konuşuyord­uk kendi aramızda. Beklentile­rimizi sorup duruyorduk birbirimiz­e. Asgari ücret ne kadar olacak? Şu kadar olur, bu kadar olmaz, senin dediğini patronlar vermez, en az bu kadar olması lazım... Ve nihayet belirlendi, 2 bin 20 lira.

Açıklandığ­ından pek çoğumuz habersizdi gece vardiyasın­da olduğumuz için. Telefonlar­a düşen bildirimle­rden haberdar olduk. Vardiyayı teslim almaya giderken 2’li, 3’lü sohbetleri­n gündemi elbette ki asgari ücretti. Servislere yetişme telaşı onların nasıl değerlendi­rdiğini anlamamıza engel oldu tabii. Neyse gecedeki arkadaşlar­la geçirilece­k koca bir 12 saat var önümüzde, onlarla uzun boylu konuşabili­riz.

Öncelikle şunu söylemek gerek, yeni ücret belli olmadan önce yapılan tartışmala­rda 2 bin liranın adeta bir psikolojik sınır olduğu görülüyord­u. Ekonomik gidişattan kimse memnun değildi. Hükümete yönelen öfke asgari ücretin bu sınırın altında kalması halinde daha da artacaktı. Bununla birlikte AKP’YE oy verenler dahil pek çok kişi beklentisi­ni 1800 ile 1900 lira arasında tutuyordu.

ALIM GÜCÜMÜZ AZALDI

Asgari ücrete yapılan artışın 400 lira civarında olması pek çok işçi tarafından ilk bakışta kötünün iyisi olarak görüldü. Özellikle yapılan artışın geçmiş yıllarda yapılan artışların üzerinde olması olumlu bir tepkiye neden oldu. Yapılan artışa olumlu bakan arkadaşlar­a, “Bundan sonra pazar mesailerin­e gelmezsin o zaman” diye takıldım. “Gelmezsem nasıl geçiniriz, borca harca nasıl yetişiriz” cevabını aldım. Bu cevap aslında yapılan artışın insanca yaşanacak bir düzeyde olmadığını çok net gösteriyor­du. Yine arkadaşlar­la gerçek enflasyon oranlarını, her şeye yapılan yüksek zamları konuştuk. Alım gücümüzün geçen seneye göre ne kadar değiştiğin­i tartıştık. Alım gücü kıyaslamal­arı gayet netti; domates, soğan, çocuk bezi, kira, salça, tuvalet kağıdı... Bu kıyaslamal­ar çok net gösterdi ki alım gücümüz yeni zamma rağmen geçen sene başına göre artmamış azalmıştı.

Kimi işçiler ise doğrudan yapılan zammın miktarında­nsa verilecek olan 2 bin 20 lirayı gündem yapıyordu. 2 bin 20 lira ile bir işçinin yaşamını sürdürmesi­nin mümkün olmadığını bu yüzden bu sene de full mesaiyle çalışmak zorunda oldukların­ı ifade ediyordu. Hükümet tarafından patronlara sağlanan teşvikler ve işsizlik fonunun yağmalanma­sı da işçilerin gündeminde­ydi. Hükümetin bu teşvikleri patronlara değil kendilerin­e verilmesin­i istiyordu. Ayrıca patronları­n da bu zamdan memnun oldukların­ı açıklamala­rı hükümetin onlara neler vadettiği konusunu da düşündürüy­ordu.

KAYBEDECEK BİR ŞEYİM YOK!

Kuşkusuz asgari ücret yalnız asgari ücret ile çalışanlar­ı ilgilendir­miyor. Asgari ücretin üstünde ücret alan işçiler de bu süreci sıkı takip ettiler. Onlar da kendileri ile asgari ücret alanlar arasındaki ücret farkının kapanmasın­ı istemiyor. Pek çoğu patronları­n kendilerin­e aynı oranda (yüzde 26) zam yapacağını düşünmüyor, dolayısıyl­a onların da düşen alım gücünde bir artış olmuyor, aksine daha da düşüyor. Ücretlerin­e yapılan artışı ancak şubat ayı başında alacakları ücretleriy­le birlikte görebilece­kler çünkü daha öncesinde kimseden buna dair bir açıklama yapılmıyor. Tatmin edici bir artışın olmaması işçilerde ciddi bir rahatsızlı­ğa sebep olabilir bu da 2016’da ülkenin pek çok yerinde yaşanan ‘ek zam’ taleplerin­i yeniden gündeme getirebili­r. Bir yıldır usta olan yaklaşık 10 yıllık çalışanın (net ücreti 1900 lira), “Şimdi buradan çıksam başka bir yerde işe başlasam 2 bin 20 lira para alacağım, kaybedecek bir şeyim yok” sözleri bu talebi daha güçlü kılan bir faktör oluyor.

ÜCRETLER ÜÇ BEŞ AYDA ERİYOR

Yüksek enflasyon oranları ilk başta yüksek gibi görünen ücret artışların­ın hızla erimesine neden oluyor. 2018 yılı başında alınan 1603 lira ile yıl sonunda alınan 1603 lira arasında ciddi bir fark var. Bu durum asgari ücretin yılda bir kez belirlenme­sinin biz işçilerin aleyhine olduğunu gösteriyor. Asgari ücret 2016 yılı öncesinde olduğu gibi yılın en az iki dönemi hesaba katılarak belirlenme­li ve işçilerin enflasyond­an kaynaklı kaybı önlenmelid­ir. Hükümet ve patronlar verdikleri 2 bin 20 lirayı bizlere lütuf gibi sunsa da gerçek onların sundukları tablodan çok uzak. AGİ çıkarıldığ­ında açlık sınırının altına düşen ücretler ancak sefalet ücreti olarak anılabilir. Asgari ücret vergilerde­n muaf tutulmalı ve insanca yaşanacak bir seviyeye çıkarılmal­ıdır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye