KEYFİLİK...
AKP, bu kez biraz fazla zorlanıyor -görüntü o. Belediye seçimleri geliyor. “Yapmayacağım” dedikten sonra, anketlerde durum iç açıcı görünmeyince, başa dönülüp, yasal olanak olmamasına rağmen “Cumhur İttifakı” üzerinden yürümekte karar kılındı. Önemli olan, yerel seçimlerde ittifakın yasal olmaması, ama yine de yapılıyor. Zorunluluktan!
Ve hâlâ bütün adaylar açıklanamadı. İstanbul’da Binali Bey zar zor aday oldu. Öyle ya, İzmir’de belediye başkanı seçilememişti. Ya burada da seçilemezse, ne olacaktı?! Anlaşılan o ki, ancak TBMM Başkanlığından istifa etmeme şartıyla ikna edilebilmişti. Ama yine önemli bir şey var -Meclis Başkanları parti faaliyetlerine katılamıyor, “tarafsızlıkları” bozulur diye Mecliste oy bile kullanamıyorlar. Adaylık yasa dışı, ama olsun deniyor, Özal’ın dediği gibi, “Anayasayı bir defa delmekten ne çıkar!”
Sadece Binali Bey’in adaylığı olsa neyse. Ama Cumhurbaşkanlığı ofislerinden birinin başkanlığı gibi çalışan Ysk’nin başkan ve bazı üyelerinin süresi doluyor. Arada kaynatılıyor. Beş dakikada, bir kararnameyle yani, ünlü başkan ve üyelerin süreleri uzatılıyor. Ne olur ki deniyor. Ama yasal değil. 7062 sayılı Yasa ile kurulan Ysk’nin oluşumu 4. maddede tarif ediliyor ve açık seçik yazıyor: YSK üyeleri ve aralarından seçtikleri başkan, Yargıtay ve Danıştay Genel Kurulları tarafından, tamı tamına 6 yıllığına seçiliyorlar. Süre uzatma falan yok! Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle atama ya da uzatma hiç yok!
TBMM başkanlığı sürerken adaylık da keyfi, hele “mühürsüz zarfları” geçerli sayan kararları almış başkan ve üyeleriyle Ysk’nin “görev”e devamı ondan da keyfi!.. Keyfiyetle seçim. Ama C.bşk. sadece Chp’nin “tek parti iktidarı”zamanındaki seçimleri “açık oy gizli sayım” diye tanımlıyor. Şimdiki seçimler peki, onların sayımı açık mı, sandıklar yerlerinde duruyor mu, adaylar yasal mı? C.bşk. Binali Bey’in hem aday hem TBMM başkanı olmasına “olur” deyip geçiyor. Kimse “Kaşının üstünde gözün var” diyemiyor!
C.bşk. pek çok hakaret davası da açıyor. Daha yeni beğenilmeyen konuşmaları dolayısıyla “Bedel ödeyecekler” dedi ve Müjdat Gezen’le Metin Akpınar’a “Halkı silahlı isyana teşvik” ve “C.bşk’na hakaret”ten soruşturma açıldı. Ancak haftalık imza ve yurt dışı yasağı koşuluyla serbest bırakıldılar. Onların konuşmalarında hakaret ifadeleri bulunamadı. Ama kendilerine “sanatçı müsveddesi” diyen C. Bşk.’nın hakaretine uğradılar.
En güzelini Şener Şen söyledi: “Demokrasilerde bunlar hiç hoş şeyler değil. Neden? Demokrasilerde bütün yöneticiler eleştiriye hazırlıklı olmalı. Demokrasi yönetimi övmekten ibaret değil.”
C.bşk., gerip kutuplaştırarak halkı sahte saflara bölmek üzere taktiğini daima karşısına alma üzerine kurduğu Kılıçdaroğlu’ya etmedik hakaret bırakmıyor: Yüreği yok.. Yalan en büyük sermayesi.. Kanalizasyon çukurunda debeleniyor.. Korkak.. Bunun adı alçaklık.. Namus ve şeref fukarası... Girin internete, daha birçoğunu görürsünüz. Ama hakaret davalarında Kılıçdaroğlu yargılanıyor, tazminatları o ödüyor. Erdoğan’ın ödediği tek bir tazminat yok!
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel Eski Genelkurmay Bşk. olan Savunma Bakanı Hulusi Bey’i eleştiriyor. Eleştirisi sert ama hakaret yok. Önce Akar, sonra C.bşk. sinirleniyor. Erdoğan Özel’e “edepsiz” diyor ve ekliyor: “Bunlara gereken dersi yargıda vermek durumundayız, vereceğiz de. Önce tazminat sonra ceza.”
Hakaret var. Ama “yargı”yı da “ders vereceği” bir olanak olarak görüyor C. Bşk. “Vereceğiz” diyor.
İş şirazesinden kaymış görünüyor. Hakemi de oyuncusu da aynı kişi olan bir maç oynanıyor görüntüsünde her şey. Tek yanlı. Oyuncunun birine faul dahil her şey serbest. Kuralı kendi koyuyor, kendi koyduğu kural işine gelmediğinde görmezden gelip uygulamıyor, sık sık penaltı veriyor, olmazsa kaleciyi direğe bağlayıp öyle şut atıyor. İlla ki yenecek! Başka yolu yok diyor.
Amerika kötü, PYD’YE silah verip destekliyor, darbe yapıyor, ekonomik kriz çıkarıyor diyordu. Sonra Trump “Suriye’den çekiliyoruz” deyince ABD yeniden “iyi” ve müttefik oldu! Rusya da ortak ve müttefik! Eee, bu nasıl antiemperyalizm?! Suriye’de şimdi hem Amerika ile hem de Rusya ile koordinasyon! Demek ki ipler bu ikisinin elinde olacak... Zor.. Zor...