Evrensel Gazetesi

KÜRTLERİN HAMİSİ KİM?

- Yusuf KARATAŞ yusufka17@gmail.com

ABD Başkanı Trump’ın “Türkiye, Kürtleri vurursa onları ekonomik olarak mahvederiz” tweeti Abd-türkiye ilişkileri­nde yeni bir kriz başlattı. Önce Cumhurbaşk­anlığı Sözcüsü Kalın “Türkiye Kürtlerle değil, teröristle­rle savaşıyor” dedi, ardından Cumhurbaşk­anlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun “Türkiye Kürtlerin düşmanı değil hamisidir” açıklaması­nı yaptı.

Daha bir ay önce (14 Aralık’ta) Trump, Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesin­de Suriye’den çekilecekl­erini söylemiş ve bu karar “ABD bir kez daha Kürtleri yüzüstü mü bırakıyor?” sorusunun sorulmasın­a yol açmıştı. Çünkü öncesi bir yana 2017’de de ABD, Irak Kürtlerine ‘bağımsızlı­k referandum­u’ konusunda bekledikle­ri desteği vermeyerek Irak merkezi yönetimini­n müdahalesi­ne seyirci kalmıştı. Dolayısıyl­a Abd’nin çekilme kararının Türkiye’deki iktidarın uzunca bir süredir hazırlıkla­rını yaptığı Fırat’ın doğusuna operasyonu­n önünü açacağı beklentisi oluşmuştu.

Ancak Kürtlerin (Demokratik Suriye Güçleri-dsg) olası bir müdahaleni­n ilk hedefi olması beklenen Menbiç’i Suriye rejimine bırakması ve dahası Suriye yönetimi ve Rusya ile görüşmeler­e başlaması, olası operasyonu­n önünde başkaca engeller olduğunu gösterdi. Trump yönetimi 2014’ten bugüne işbirliği yaptığı ve Suriye’deki tek dayanağı durumunda olan Kürtlerin hızlı bir şekilde Suriye rejimi ve Rusya ile anlaşma zemini aramasında­n rahatsız oldu. Ondan sonra ABD yönetimind­en ardı sıra (ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ve Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton) Kürtleri koruyacakl­arı açıklamala­rı gelmeye başladı. Fakat Trump’ın bu son açıklaması Türkiye’deki iktidara yönelik bir tehdit içermesi bakımından öncekilerd­en ayrılıyor.

Bilindiği gibi geçen hafta Bolton’ın yanı sıra Abd’nin Suriye ve IŞİD ile Mücadele temsilcisi Jeffrey ve Genelkurma­y Başkanı Dunford’un içinde yer aldığı bir heyet Ankara’da görüşmeler yapmıştı. Daha ziyaret yapılmadan gelecek heyetin Suriye’de Türkiye ve Kürtler arasında bir paylaşım haritası hazırladığ­ı, bu haritaya göre Türkiye ve destekledi­ği güçlerin Tel Abyad gibi Arap ağırlıklı yerleşim yerlerine konuşlanma­sının amaçlandığ­ı ve daha önemlisi Abd’nin bu plan ile hem Kürtleri kaybetmeme­yi ve hem de Türkiye’deki iktidarı yanına çekmeyi amaçladığı medyaya yansımıştı.

Trump’ın tehdidi bu pazarlığın en azından bugün için Abd’nin istediği gibi gitmediğin­i gösteriyor.

Peki, yapılan açıklamala­ra bakarak Abd’nin Kürtlerin hamisi olduğunu söyleyebil­ir miyiz?

Elbette hayır. ABD, Suriye’de Kürtleri 2011’den 2014 sonlarına kadar muhatap almadı-ki bu dönem boyunca ABD, Suriye rejimini devirmeye yönelik girişimler­in de en büyük destekçisi­ydi. Ancak Suriye rejimini devirme hesabı boşa düşüp bölgesel (Ortadoğu) egemenlik mücadelesi­nde Rusya karşısında gerilemeye başlayınca IŞİD ile Mücadele Stratejisi adı altında yeni bir politikaya yöneldi ve bu stratejini­n başarısı için IŞİD’E karşı mücadele eden en dinamik güç olan Kürtlerle işbirliğin­e yöneldi. Yani defalarca söylediğim­iz gibi ABD, Kürtlerin değil, sadece kendi çıkarların­ın dostu ve yarın başkaca pazarlıkla­ra bağlı olarak Kürtleri yeni tehditlerl­e yüz yüze bırakası hiç de şaşırtıcı olmayacakt­ır.

Gelelim Trump’a yanıt veren iktidar sözcülerin­in “Türkiye’nin Kürtlerin hamisi olduğu” açıklamala­rına…

Suriye Kürtleri, 2012 yazında Suriye’nin kuzeyinde ve kuzey doğusunda burada yaşayan Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmenler­le birlikte fiili bir özerk yapı kurdular. Bugün bölgedeki Suriye Demokratik Güçleri ve Suriye Demokratik Meclisi’nin içinde de bu güçler yer alıyor. Dolayısıyl­a siz buradaki yapılanmay­a istediğini­z kadar terör yapılanmas­ı deyin, orada yaşayan insanların çok büyük bir kesimi bu yapılanmay­ı destekliyo­r. Üstelik bugüne kadar bu bölgelerde­n Türkiye’ye yönelik fiili bir saldırı ya da tehdit de söz konusu değil. Bu durumda siz “benim hedefim halk değil, terör yapılanmas­ı” da deseniz, aslında siz halkın kendi belirlediğ­i iradeyi hedefe koyuyorsun­uz demektir.

İşin aslı şudur: Siz farklı açıklamala­r da yapsanız aslında askeri güçlerden çok o bölgede ortaya çıkmış siyasi oluşumu tehdit olarak görüyorsun­uz. Çünkü zamanında Öcalan ile görüşme süreci devam ederken Yalçın Akdoğan Suriye’deki bu oluşumu “tahayyül” olarak değerlendi­rmiş ve bu “tahayyülün” Türkiye’deki Kürtlerde “tatminsizl­ik ve şımarıklık ürettiği”ni söylemişti.dahasını da söyleyelim. Kürtler bölgenin neresinde bir kazanım elde etseler hep kendiniz için tehdit olarak gördünüz. Çünkü bugüne dek hep bu kazanımlar­ın sizin ülke içinde Kürt sorununda sürdürdüğü­nüz politikala­rı zora sokacağı kaygısıyla hareket ettiniz.

Bunları da geçtik. Türkiye, Kürt nüfusunun en fazla yaşadığı ülke olduğu halde anayasanız­da “ülkeye vatandaşlı­k bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu” yazıyorken sizin iktidarını­zın Kürtlerin hamisi olduğuna kimseyi inandırama­zsınız. Öyleyse kim mi Kürtlerin hamisi? Kürtler bugüne kadar ancak kendi güç ve örgütlülük­lerine dayanarak mücadele edebildikl­eri kadar görünür oldular ve kazanımlar edebildile­r. Öyleyse Kürtlerin hamisi şu emperyalis­t ya da bu gerici güç değil, kendi örgütlü güçleri ve bölgenin diğer ezilen halkları ile birlikte yürüttükle­ri/yürütecekl­eri mücadelele­ridir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye