SUNU
Son yıllarda arabesk müziğe ilgi gittikçe artıyor. Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Ümit Besen ve Emrah gibi şarkıcıların parçaları çeşitli versiyonlarda yeniden yorumlanıyor. Özellikle Seksendört, Gece Yolcuları, Zakkum gibi gruplar; Pamela, Ceylan Ertem gibi şarkıcıların rock tınılarıyla yaptığı yorumlar geniş kesimler tarafından dinleniyor.
Bugün arabeskin etkilerini sadece müzikte değil edebiyattan sinemaya kadar birçok sanatsal alanda görmek mümkün. Çekilen filmlerde ve yayımlanan popüler kültür dergilerinde bireyci, değişmezci ve kaderci üslupla şekillenen arabesk figürler sıklıkla karşımıza çıkıyor. 80’li yıllarda arabesk, sol ve demokrat çevrelerce eleştirilirken bugün arabesk kültürün modernize edilerek yeniden üretilmesinde entelektüel çevreler rol alıyor.
Arabeskin müzik alanında iktidarını ilan ettiği dönem 80’li yıllardı. Bu kadar popüler olduğu bir dönemde bile arabesk müziğe karşı önemli bir direnç gösteriliyordu. Dönemin iktidarıyla bağlantıları dile getiriliyor, halk üzerinde yarattığı düşsel tahribat anlatılıyordu. İki dönem arasında benzerlikler olmasına rağmen gösterilen tepkideki farklılık dikkat çekiyor.
Arabesk eleştirisi ve savunusunda iki uç değerlendirmeden söz edebiliriz. Birincisi Fazıl Say’ın “arabesk yavşaklıktır”a varan yaklaşımı diğeri ise Can Gox’un “Arabesk isyanın dilidir” söylemi. Bu iki yaklaşımın ötesinde sosyolojik ve tarihsel bir arabesk eleştirisine ihtiyaç olduğu kesin.
Bugün başlayan dosyamızda yeniden üretilen arabeskin müziğe, sinemaya ve edebiyata nasıl yansıdığını tartışacağız. Tarihsel ve sosyolojik arka planını masaya yatıracağız. Yazar Nuray Sancar, Müzikolog Naim Dilmener, Akademisyen Oya Yağcı ve Öykücü Sibel Öz ile arabeskin bugününü etraflıca değerlendirdik. O zaman sorumuzu yineleyelim: Arabesk Yeniden... Neden?
İyi okumalar...