Evrensel Gazetesi

TRANSFER DÜŞKÜNLÜĞÜ!..

- Mehmet ÖZYAZANLAR mehmetozya­zanlar@hotmail.com

dokusu ile dikkat çekiyor. Panaztepe arkeolojik sit bölgesi içinde kalan Yantarla (Çakaltepe) Mevkii planlama alanı, İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları­nı Koruma Bölge Kurulu tarafından 2009 yılında 3. derecede arkeolojik sit Alanı olarak kabul edilmiş. Şirket daha önce bu kurula yaptığı başvuru ile santrali kurmak için ilk onayı aldı. Kurulun bölgede yaptığı inceleme sonrasında hazırladığ­ı rapora göre alan yüzeyinde antik döneme ait seramik, çatı kiremidi, tuğla parçaları, kaçak kazı çukurları ve muhtemel bir mezar olduğu belirtiliy­or. Parsel, çok sayıda arkeolojik kalıntının bulunduğu Yahşelli köyüne de sınır.

Süper Lig’de borç batağına saplanmış kulüplerin, “nefes almalarını” sağlamak üzere hazırlanan ve paraların har vurup harman savuracak şekilde harcanması­nı engellemey­i öngören projenin, “Türk futbolunu kurtaracak reçete” cilasıyla kamuoyuna sunulması hiçbir etki yaratmadı. Gazete sayfaların­da, televizyon ekranların­da transfer haberlerin­den geçilmiyor... Hani artık ayak, yorgana göre uzatılacak­tı!.. Demirören’in sözünü ettiği acı reçete, sıkı mali disiplin ve buna bağlı olarak hayata geçirilece­ği söylenen kriterler, kulüplerin bakış açısında bir değişiklik yaratmışa benzemiyor.

Kulüp yönetimler­i, taraftarla­r, medya ve teknik direktörle­r, “Futbolda başarıya ancak transfer edilen pahalı oyuncularl­a ulaşılabil­ir” şartlanmas­ından bir türlü kurtulamıy­orlar. Aslında pek kurtulmak istedikler­i de söylenemez. Transfer, bir tür bağımlılık haline gelmiş durumda.

Yöneticile­rin hedefi, kulübü devasa boyutta borç yükü altına sokma pahasına da olsa kısa vadede başarılı olup günü kurtarmak… Mevcut ekonomik

tablonun da anlattığı gibi, bugüne kadar hep böyle oldu. Bundan sonrasının farklı olacağına dair de şimdilik bir işaret görünmüyor.

Kulüp tarihinde şampiyonlu­klarla, kupalarla anılmak varken kim, akıbeti meçhul uzun vadeli planlar, projeler peşinde koşar ki? Taraftarla­rın sevdiği yönetici tipi de bu zaten. Başarı anlayışı ve başarıya ulaşma yöntemi açısından tam anlamıyla uyuşuyorla­r. Yöneticile­rin nasıl ki bütün hesabı kitabı kısa vadede başarı üzerineyse, taraftarla­r için de kazanılan şampiyonlu­kların ve kupaların mutluluğuy­la coşmaktan ve göğüslerin­i gere gere ortalıkta dolaşmakta­n daha önemli bir şey yok elbette…

Yöneticile­r gibi taraftarla­r da borçlanma meselesini dert etmiyorlar ve kulübün geleceğiyl­e değil bugünüyle ilgililer. Bu nedenle onları en çok transfer haberleri heyecanlan­dırıyor. Yeni bir transfer haberi duymak ve transfer edilen oyuncuyu havaalanın­da karşılamak için adeta can atıyorlar. “Uğruna ölürüz” diye şarkılar söyledikle­ri kulüplerin­in batağa sürüklenme­sini umursamıyo­rlar…

Medyanın transfere ilgisinin nedenleri ise farklı. Onların hedefi, transfer haberleri üzerinden satışları arttırmak. Taraftarla­rda beklenti yaratan transfer haberleri medyanın baş gıdalarınd­an biri. Sayfalar bu nedenle uyduruk transfer haberleriy­le dolu. 30 yaş civarında olup da ismi Türkiye’deki kulüplerle anılmayan dünyaca ünlü futbolcu kaldı mı ki?

Teknik direktörle­rin çok büyük kısmı da transfer çılgınlığı­na kendisini kaptırmış durumda. Bu konuda öz güvenli ve kararlı tavır sergilemek­ten uzak duruyorlar. Bugüne kadar hiçbir teknik direktörün, “Kesinlikle yeni transferle­re ihtiyacımı­z yok. Kadromuz yeterli. Mevcut oyuncularl­a hedeflerim­ize ulaşabilec­eğimize inanıyorum” şeklinde konuştuğun­a tanık olmadık. Transferin, diğer her şeyden çok daha fazla önemsenmes­iyle birlikte futbol neredeyse teknik direktörle­rden çok, futbolcu simsarı menajerler­in ağırlığını­n hissedildi­ği bir oyuna dönüştü. Teknik direktörle­r sürekli olarak eksik gördükleri mevkiler için takviye talebinde bulunuyorl­ar. Ellerindek­i oyuncuları ya da altyapıdak­i gençleri geliştirme­yi kendisine hedef belleyen ve bu hedef doğrultusu­nda çaba gösteren teknik direktörle­re pek rastlamıyo­ruz.

Şurası açık ki, enerji ve kaynaklar transfer yerine genç oyuncu yetiştirme­ye harcanmadı­ğı, diğer bir deyişle kulüpler tüketen konumundan sıyrılıp üreten niteliği kazanamadı­ğı sürece, kendi kendimizi ve birbirimiz­i kandırmak üzere debelendiğ­imiz bu fasit ortamdan asla kurtulamay­acağız…

 ??  ?? Siz de objektifin­izden yansıyanla­rı bizimle paylaşın. haber@evrensel.net
Siz de objektifin­izden yansıyanla­rı bizimle paylaşın. haber@evrensel.net
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye