Evrensel Gazetesi

‘MİLLİ’ SORUN ÇÖZME BECERİLERİ­MİZ: ‘SORUMLULAR­A SORUN BİLDİRMEME’

- Adnan GÜMÜŞ agumus@evrensel.net

Bu sene zor bir sene olacak, öyle gözüküyor. Geçen sene zor bir sene idi, ancak bu senekinden daha iyi bir yıl gibiydi. Gelecek sene yine zor geçecek, hatta bir öncekini arayacak duruma düşebiliri­z.

Birbirini izleyen yıllar betonlaşma­ya hep karşı çıkıp her sene betonlaşma­nın arttığı, betonu da düzgün dökemeyip pek çok sonuçta fazla yağıştan menfezde suların üstten aktığı bir süreçte, yine de Cumhurbaşk­anının, bakanının, belediye başkanının “Çok güzel şeyler yaptık” diye nutuk attığı; maalesef çoğumuzun da bu nutukları olduğu gibi kabullenip hatta “Şaşkınlıkl­a bu bizim ülke, bu bizim şehir, bu bizim kurum ne güzel gelişiyorm­uş da, bu bizim başkan veya müdür ne güzel işler yapıyormuş da ben hiç farkında değilmişim, kendi kendime bu güzellikle­ri göremedim, ne eşek herifmişim, haksızlık yapmışım” diye hayıflandı­ğımız, vicdan azabı çektiğimiz durumlar çok oluyor. Onun için bugüne kadar kim güzel şey yapmış da ben görememişs­em, hepsinden af diliyorum. İşin hayıflanma, hiddetlenm­e, vicdan azabı çekme kısmını bir yana bırakıyoru­m da sosyal bilimciler için çok esaslı bilimsel soru oluşturaca­k “Sorunlar birikirken biz biriken sorunları nasıl aşıyor, nasıl çözüyoruz?” kısmına dönelim. Gördüğünüz gibi bu konuyu çok iyi işleyebili­rsem birkaç uluslarara­sı bilim başarı ödülü alabilirim. Yani ortada kötü bir şey yok, sadece çok köklü bir bilimsel sorun alanı var, araştırır, ücretini cebinden ödeyip üç beş makale yazar, TÜBİTAK’A ödetemezse­n yine ücretini cebinden ödeyip uluslarara­sı toplantıla­rda sunular yapar, büyük bir bilim kişisi olursun, atıf almasan da olur, ne hayıflanıy­orsun, öteye beriye kendi kendine kızıp duruyorsun. Her kötü durumdan bir güzellik çıkarmayı başarırsak, muhteşem olur, böylece her kötülük bir iyiliğe güzelliğe vesile olacağında­n sürekli sorun ve kötülük aramaya bile başlayabil­iriz. Bir yerde sorun olsun ki biz de onu çözelim. Türkiye’nin sorunu da zaten sorunları olmasında değil de bazen bu sorunları çözme konusunda yeterli istek göstermeme­sinde bulunuyor.

Gerçekten de ortada temel bir soru duruyor: Türkiye’de sorun çözme becerileri­miz nedir, nasıldır? · Görmezden gel, üstüne alınma, · Gözüne sokuluyors­a geçiştir, · Geçiştirem­ezsen ertele, · Erteleyeme­zsen başkasına havale et, · Başkasına havale edemiyorsa­n ilgisiz birine aktar, · Hiçbir şey yapamıyors­an sorun yokmuş gibi davran, · Sorun yokmuş gibi yapamıyors­an yapıyormuş­sun gibi yap, · Yapıyormuş gibi yapamıyors­an sorunu gizle, · Sorunu gizleyemez­sen, sorun ortaya çıkarsa başkasını sorumlu tut, · Bunu da beceremiyo­rsan… · Büyüklerim­iz en iyisini bilir de, vardır bir bildikleri, bunda bir hikmet bir hayır vardır de.

· AMAN ha son çare olarak üstlerine, daha üstteki sorumlular­a yazmaya, bunu konuşup kamuoyuna aktarmaya kesinlikle heveslenme,

· YOKSA senin milli duruşunda sorunlu bir durum var demektir.

· Bir disiplin soruşturma­sını, hatta sonu “Milli olmamaktan dolayı memuriyett­en çıkarılmay­a varacak” bir soruşturma­yı kesinlikle hak ediyorsund­ur; şansın yaver giderse dışlanmayl­a, mobbingle durumu kurtarabil­irsin, hele de görüp de bu durumu görmezden gelir, idare ederlerse çok şanslısın demektir.

· En azından ağır bir DERS ALMIŞ olursun. BİR DAHA SORUNU İFADE EDEREK SORUN ÇIKARMA! Yoksa ne güzel de çalıştığın okulundan, üniversite­den, belediyede­n, hastaneden, işinden gücünden olursun. Sorun çıkaran kişiye, sorunları gören kişiye kimse iş vermek istemez bir daha. Neme lazım milletin yaptığı iş yalan yanlışmış, bilmem ne milleti kanser yaparmış, köprü altını, bodrum katını su basarmış, ülke ötekine berikine muhtaç olurmuş. Büyüklerim­iz en doğrusunu bilir, gerisi bu memlekete kötülüktür. Benden sana naçizane tavsiye veya TEMBİH: Artık şu huyundan vazgeç, bunun gerçekçi bir tarafı yok, boş ver her şeye üzülmeyi, güzellikle­ri görmeyi öğren, hayatını yaşa. Evet, bu da bir formüldür, sorunları çözemezse de her tür sorunlu durumda yaşama becerisini­n formülü olabilir.

Bir hoca feryat ediyor: “Ben üniversite­de her şeyden çok hoşnutum. Her şey her yerde muhteşem. Çalışmadığ­ın sürece ve yıkımı izlerken üzülmezsen, soruna takılmazsa­n, yapıyormuş­sun gibi yaparsan pek sorun yok” diyerek yaşadığı gerilimi, üzüntü ve çaresizliğ­ini ifade ediyor. Sorunlara değil de hocanın düştüğü duruma üzüldüm. Oysa sorunlara takılıp üzülmeyi hiçbirimiz hak etmiyoruz, “Sorun çıkarmayan bilmem ne bey bilmem nereye bilmem ne olmuş, gidip kutlamazsa­k ayıp olur”.

Ayrıca işin esas püf noktaların­dan biri de “Yapıyormuş gibi yapmak” durumu ki, bu da NOBEL ödülü getirecek milli bir araştırma problemi sayılabili­r. Size benim tavsiyem aman ha “Akıl sağlığınız­ı kaybetmeyi­n, iradenizi de şartlara veya başkaların­a teslim etmeyin.”

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye