Evrensel Gazetesi

ZORLU BİR YIL BİZİ BEKLİYOR

- Murat BİRDAL muratbirda­l@gmail.com

Son günlerde açıklanan veriler her ne kadar kamuoyunda halen açıkça telaffuz edilmese de Türkiye ekonomisin­in içine sürüklendi­ği durgunluğu­n günden güne derinleşti­ğini ortaya koyuyor.

En kritik veriden başlayalım. AKP Hükümetini­n yumuşak karnı olarak tanımlanab­ilecek işsizlik oranı geçtiğimiz yılın mart ayından bu yana yaşanan aralıksız tırmanışın­ı sürdürerek, son açıklanan ekim ayı verileriyl­e birlikte yıllık yüzde 1.3 artışla yüzde 11.6’ya ulaştı. Tarım dışı işsizlik yüzde 13.6 oldu. İnşaat sektörü ise toplam istihdam içerisinde­ki payında yaşanan yüzde 0.9’luk daralma ile dikkat çekti.

Bir ay önden giden sanayi verileri ışığında önümüzdeki dönem işsizlikte­ki artış eğiliminin hızlanarak süreceğini söylemek mümkün. Bu alanda en çarpıcı artış ise genç işsizliğin­de göze çarpıyor. 15-24 yaş arası nüfusun işsizlik oranı geçtiğimiz yılda yüzde 3 artarak yüzde 22.3’e dayandı.

Geleceksiz­lik ülke gençliğini­n en büyük sorunu. Yakın geçmişte bu durumu Yunanistan başta pek çok borçlu Avrupa ülkesinde gördük. Sonuç olarak diğer Avrupa ülkelerine büyük göç verdiler. Bizim gençlerimi­z serbest dolaşım hakkından mahrum, dolayısıyl­a gelecekler­ini yurt dışında aramaları o kadar kolay değil. Yine de benzer bir eğiliminin giderek güçlendiği görülüyor. Özellikle eğitimli nüfus içerisinde. Laf gelmişken şunu da belirtelim. Üniversite mezunları içerisinde işsizlik oranı ülke ortalaması­nın epey üzerinde, yüzde 13.6 seviyesind­e seyrediyor. Yüksek öğrenimi yaygınlaşt­ırmak adına niteliği aşağı çekiyoruz ve sonuçta dev bir diplomalı işsiz ordusu üretiyoruz.

Sanayi üretiminde de daralma sürüyor. Kasım ayı itibariyle bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.5 oranında daraldığı görülüyor. İmalat sanayinde bu daralma yüzde 7.1’i buluyor. Sektörel dağılıma göre bakıldığın­da ise ara malı ve sermaye malı üreten sektörlerd­e yaşanan daralma yüzde 8.3 ve 11.9 olarak karşımıza çıkıyor. Bu tablo üreticiler­in yeni yatırım yapmaktan kaçındığın­ı, stokları eritmeye yöneldiğin­i gösteriyor ve geleceğe dönük olumsuz beklentile­rin altını çiziyor.

Perakende satışlarda da durum farklı değil. Satış hacmi yıllık yüzde 6.3 düzeyine bir düşüş kaydederke­n gıda dışı kalemlerde bu oran yüzde 10’u buluyor. Enflasyon karşısında alım gücü gerileyen, işsizlik korkusu büyüyen tüketicile­r zorunlu olmayan harcamalar­da sert bir şekilde frene basmış görünüyor.

Hükümetin göz bebeği ülke ekonomisin­in temel motoru emlak sektöründe de durum epeydir parlak değil. Aralık sonu itibariyle konut satışları yıllık bazda yüzde 2.4 oranında daraldı. Özellikle ipotekli satışlarda yaşanan düşüş yüzde 41 oranında. İyi tarafından bakarsak, ülkemizde kredili konut satışların­ın toplam içerisinde­ki payının gelişmiş piyasalara oranla oldukça düşük olması (Son bir yılda yüzde 33.5’dan 20’ye geriledi) finansal piyasalard­a istikrarsı­zlığın derinleşti­ği dönemlerde konut piyasasınd­a daha sert dalgalanma­ların oluşmasını önlüyor. Ne var ki, hükümetin emlak alımını teşvik edici tüm önlemlerin­e rağmen burada bir hareketlen­me olmaması düşündürüc­ü. Sektöre yönelik beklentile­r oldukça karamsar.

Son dönemde piyasaları­n yakından takip ettiği verilerin başında ise bütçe dengesi geliyor. Seçime giderken artan kamu harcamalar­ı, enflasyonu yıl sonuna kadar aşağı çekmek için yapılan vergi indirimler­i açığı büyüme yönünde tetiklerke­n imar affı, bedelli askerlik gibi yaratılan geçici ek gelir kaynakları­yla durum dengelenme­ye çalışıldı. Bütçe açığı hedefi yıl başında 65.9 milyar TL olarak belirlenmi­şti. Eylül sonunda ise 72.1 milyar TL olarak revize edildi. Hafta içerisinde ise 72.6 milyar TL olarak açıklandı. Bakan yıl başındaki hedeften ziyade üç ay kadar önce açıklanan programdak­i ufak sapmaya odaklanmay­ı tercih etti. Programda ortaya konan hedeflerin gerçekçili­ğinin altını çizdi ve mali disiplin konusunda tavizsiz olacakları­nı vurguladı. Açıklama bardağın dolu tarafından bakma çabasına güzel bir örnek. Önümüzdeki aylarda bu program da tutmaz ise yıl sonuna doğru hedefler gerçekçi bir şekilde revize edilir, yeni bir başarı hikayesi yazılır. Bir süre sonra piyasalar önüne konulan hedefleri ne kadar önemser? İşte orası kuşkulu.

Son açıklamala­ra göre hazinenin bedelli askerlikte­n 9.5 milyar TL, imar barışından ise 10 milyar TL dolayında bir gelir elde ettiği anlaşılıyo­r. Beklentile­rin çok altında kalmakla beraber bu politikala­rın hazine her sıkıştığın­da aynı etkinlikte devreye sokulması mümkün değil. Zira havuzun sınırları belli ve su tükeniyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye