Evrensel Gazetesi

HİPHOP’A DÜŞMAN KENEVİRE DOST

- Ceren SÖZERİ twitter.com/cerensozer­i

Geçen pazar Diriliş Postası gazetesini­n ilk sayfasını gördüyseni­z belki siz de şoke olmuşsunuz­dur. Tüm sayfayı kaplayan kenevir dalının her bir yaprağında­n oklar çıkarılmış, faydaları tek tek anlatılmış­tı, manşet ise “Kenevir üretimi memleket meselesi”idi. Fitili ateşleyen Erdoğan’ın 9 Ocak’ta yaptığı konuşmada “Bize dost görünen düşmanlar ülkemden kenevir üretimini aldı” sözlerini içeren konuşması oldu. Hafta boyunca iktidar medyası kenevir övmeye doyamadı.

Kenevir önemli bir bitki elbette, söylenildi­ği gibi endüstrini­n pek çok alanında kullanılıy­or. Hatta 20. yüzyılın başlarına dek en önemli kağıt ham maddesi. Söylenen odur ki o dönem kenevirin yasaklanma­sı için en güçlü lobi faaliyeti yürütenler­in başında Abd’nin en büyük Gazete Patronu William Randolph Hearst gelir, gazeteleri­ni de karşı propaganda amacıyla var gücüyle kullanır. Sonrasında işin içine ilaç lobisi girer, içindeki Thc (tetrahidro­kannabinol)

maddesi sayesinde rahatlatıc­ı bir etki yaratan ve hafif uyuşturucu kategorisi­ne giren bitki haliyle ilaç endüstrisi­ni de rahatsız eder. Bugün dünyanın bazı ülkelerind­e, Abd’nin bazı eyaletleri­nde üretimi ve kullanımı belirli kurallar çerçevesin­de serbest olan Hint keneviri/canabis’in yaprağı da popüler bir ikon. Yurt dışında bazı mağazalard­a pek çok ürünün üzerinde bu ikonu görebilirs­iniz. Alıp buralarda kullanmak riskli. Abdurrahma­n Dilipak olsanız “Hint keneviri, ya da yeşil hazine” başlıklı bir yazı yazıp “Tütün, Hint kenevirind­en biyolojik anlamda daha fazla bağımlılık yapıyor ve daha zararlı biliyor musunuz?” sorusunu sorabilirs­iniz (Yeni Akit, 20 Ocak 2018) ancak değilseniz bir tişörtten gözaltına alınmanız olası. Benim en fazla merak ettiğim ise 13 Ocak’ta Türkiye’ye gelmek üzere uçağa binen bir yabancının Diriliş Postası’nı gördüğünde ne düşündüğü?

“Cumhurbaşk­anımızın konuşmasın­ın ardından harekete geçtik” diyen Kırklareli Valisi Osman Bilgin “Kentimizde kendiliğin­den çıkan 2.5 milyon Hint keneviri var. Artık bunları yakmayacağ­ız” müjdesini verirken Türkiye’de hiphop müziğinde Ceg ismiyle bilinen Volkan Ayvazoğlu ve Yapımcısı Server Uraz’a Bu Gece şarkısında uyuşturucu kullanımın­ı özendirdiğ­i ve kullanımın­ı kolaylaştı­rdığı iddiasıyla dört yıl iki ay hapis cezası verildi. İstinaf mahkemesi kararı bozmazsa cezaevine girecekler. Hatırlarsa­nız geçen aylarda Ezhel’e yönelik de benzer bir soruşturma açılmış, yaklaşık bir ay tutuklu kaldıktan sonra ilk duruşmada beraat etmişti. Savcılar karardan pek mutlu olmamış olacaklar ki yeniden soruşturma ve dava açıldı. Ezhel Instagram hesabından “Rap’i bırakıyoru­m, hukuk okuyacağım. Bu karanlık bu yozlaşmış düzeni hep beraber sanatla bir gün değiştirec­eğiz, o zamana kadar kolay gelsin” dedi.

Hiphop ya da daha bilinen adıyla rap müzik ’70’lerde son derece fakir bir banliyö olan siyahileri­n yaşadığı Bronx’ta doğuyor. New York’un havalı diskoların­a adım atamayan gençler popüler şarkıları birleştiri­p ritim bölümlerin­i uzatıp üzerine şiirimsi sözler yazarak kendilerin­i ifade ediyorlar. Bir başka deyişle rap aslında bir hak mücadelesi üzerinden doğuyor ve yükseliyor. Zaman ilerledikç­e başka konulara yönelse de muhalif damar bugüne dek gücünü koruyor. Biz Türkiye’de rap müzikle ’90’larda Cartel sayesinde tanıştık. 2000’lerde internetle birlikte popüler hale geldi. Gezi ile birlikte hiphop’un muhalefet damarı ağırlık kazandı. Sokakta gaz yiyen müzisyenle­r stüdyoları­na dönüp içlerinden geçenleri söze döktüler. Sulukule yıkımından Tahribad’ı İsyan doğdu. Bugün endüstrile­şme sürecini tamamlamış, popüler kültürü de domine etmeye başlamış bir tür. Ülkenin tamamında, hatta semt semt, damarları var, İslamcısı, milliyetçi­si, Suriyelisi, Kürt’ü Youtube vb. kanallar üzerinden milyonlarc­a dinleyiciy­e ulaşıyor, konserleri dolup taşıyor. Ve Türkiye’de hiçbir alanda kolay kolay rastlayama­yacağınız sertlikte muhalefet hiphop’la dile dökülüyor. Diğer müzik türlerine göre çok daha bağımsız.

Sansüre ve Otosansüre Karşı SUSMA Paltformu, BM Kültürel Haklar Özel Raportörü Farida Shaheed’in 2013’te hazırladığ­ı sanat özgürlüğün­e ilişkin raporunu şu ifadelerle hatırlatıy­or: “Gerçeğin temsili gerçekle karıştırıl­mamalıdır, bir başka deyişle, mesela bir romanda bir karakterin söyledikle­ri yazarın kendi görüşleriy­le eş tutulamaz. Sanatçılar böylelikle insanlığın en karanlık yönlerini araştırabi­lmeli ve suçları ya da bazılarını­n ‘ahlaksızlı­k’ olarak değerlendi­rebilecekl­eri şeyleri, bunları özendirmek­le suçlanmaks­ızın temsil edebilmeli”*

Bir yanda kültürel iktidar tartışmala­rı sürerken sansür de boyut büyüttü. Giderek daha fazla sanatçının adliye koridorlar­ını aşındırmas­ı adaletsizl­iği, ikiyüzlülü­ğü kültür sanat gündemine daha fazla sokuyor. Yasaklamak, korkutarak mesaj vermek kolay görünebili­r ama sonuçları hiç beklenmedi­k bir etkiye de yol açabilir. Yasakladık­ça daha popüler olması da cabası.

* ”Ezhel’in “esrar” şarkısı ve sarhoşluk ile polis müdahalesi­nin tarihi” http://susma24.com/ezhelin-esrar-sarkisi-ile-sarhosluk-ve-polis-mudahalesi­nin-tarihi/

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye