‘Hukuksuzluk ve keyfi uygulamalar KHK ile hukuk haline geldi’
15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL ilan edildi. Khk’lerle binlerce kişi işinden oldu. Belediyelere kayyım atandı. Özellikle Bölge’de hukuk açısından neler yaşandı? Nedir sizin gözleminiz?
Durumu özetlemek gerekirse, hukuksuzluk, keyfi uygulamalar kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) hukuk haline geldi. Bu çok tehlikeli bir şey. Bir hukuk örgütü olarak bunun tespitini yapmak zorundayız. Geniş bir mağduriyet var. Görevlerinden ihraç edilenler, çok basit gerekçelerle, hakkında "terörizm" suçlamasıyla soruşturma ve kovuşturma açılanlar... 20 bini aşan cumhurbaşkanına hakaret davası... Toplumun nefes alma boruları bir bir tıkandı, toplum nefessiz kamış durumda. İfade özgürlüğü kavramı ile terörizm kavramları son derece geçirgen ve karıştırılan kavramlar. Kim hükümetin politikasına yönelik bir eleştiri yapmışsa, ikinci gün kendisini ya karakolda ya cezaevinde buluyor. Bu şekilde ilerleme sağlayamayız. Göreceli olarak ve nerden baktığınıza bağlı olarak bir sükunet hali varmış gibi görünüyor ama bu durum sadece göreceli olarak böyle. Bu kadar baskı, zorbalık ve çifte standarda varan uygulama aynı zamanda öfke birikimine neden oluyor. Biz hep şunu söyledik: Konuşmayı, diyalogu ortadan kaldırdığınız zaman kavgaya ve çatışmaya davet çıkarıyorsunuz. Biz bunu asla tasvip etmiyoruz, hep şunu söyledik: Lütfen bırakın insanlar konuşsun. Diyalog mekanizmalarının açık olması lazım. Bu mekanizmaları kapatırsanız, bir öfkenin dışavurumu vakaları çoğalır. Yargının çifte standartlı, dengesiz ve tek taraflı uygulamaları var. Bu yaklaşım toplumda öfkeye, güvensizliğe ve düzensizliğe sebep oluyor.
‘DİYARBAKIR ADLİYESİNE GİRMEK, BİR HAPİSHANEYE GİRMEKLE AYNI’
bürokrasisi, özgürlüğe baskın gelmiştir. Örneğin Diyarbakır Adliyesine girmeniz, bir hapishaneye girmekle hemen hemen aynı standartta. İki kez X ray cihazından geçiyorsunuz, Gbt’ten geçiyorsunuz. Bu aslında hak arama mücadelesini de engelleyen bir durum. Vatandaşın mahkemeye erişimini bir şekilde engelliyorsunuz. Sadece Diyarbakır Adliyesi ile ilgili bir durum değil. Kaymakamlığa, valiliğe gitmeye çalışsanız, aynı güçlüklerle karşılaşırsınız. Kayyım atanan belediyeler de öyle. En az bir-iki aramadan geçiyorsunuz. Duyarlı kapıdan geçiyorsunuz. Halktan uzak kurumlar, halkın kurumları değil. Şimdi bu binalara zaten erişim bu kadar güçken, bu binalarda sunulan hizmete erişmek zaten mümkün değil. Diyarbakır’da birçok sokak ve cadde araç ve yaya trafiğine kapatılmış durumdaydı. Şimdiki iyi hali. Çünkü yakın zamanda birçok caddedeki bariyerler kaldırıldı.