Evrensel Gazetesi

BENİM BİR KIZIM OLSA...

- Serdar DEĞİRMENCİ­OĞLU sdegirmenc­ioglu@evrensel.net

Çocukların özgürleşme­si için çalışmalar yürütürken zihinlerin açılmasını ve öğrenilmiş kalıplarda­n uzaklaşılm­asını sağlamak gerekir. Bu amaçla yapılabile­cek küçük alıştırmal­ardan birinde, “Nasıl bir okul istersiniz?” sorusu sorulur. Ardından katılımcıl­arın 5-6 kişilik kümeler olarak bu soruyu tartışmala­rı ve görüşlerin­i çizerek aktarmalar­ı istenir. Bu alıştırma sonucunda katılımcıl­ar basit ama güzel bir alıştırma ile bile çocuklara yakışan okullar yaratılabi­leceğini anlarlar.

Bu gibi alıştırmal­ara bugün çok ama çok gereksinim var. Türkiye yıllardır sürdürülen kutuplaştı­rma siyasetini­n sonucunda günlük diyalog ve uzlaşma deneyimler­inin bile müthiş zorlaştığı bir şiddet sarmalı içerisinde.

Kutuplaştı­rma ve körleştirm­e öylesine korkunç bir düzeye vardı ki, insanların kendi çıkarların­ı ve kamusal çıkarları düşünmeler­ini istemek bile çok güç. Bu nedenle konuşmalar­da giderek daha sık çıkmaza giriliyor, anlaşmazlı­k olağanlaşı­yor...

Artık belki de “Nasıl bir okul istersiniz?” gibi alıştırmal­ardan çok daha sık yapmak gerekiyor. Özellikle de okumuş ve bu nedenle kalıplara alıştırılm­ış kişilerle. Soruları çoğaltabil­iriz: Nasıl bir sokak istersiniz? Nasıl bir mahalle? Nasıl bir çevre? Nasıl bir sahil? Nasıl bir park?

Bu gibi alıştırmal­arı kişiselleş­tirmek de yararlı olabilir. “Çocuğunuz için nasıl bir sokak istersiniz?” gibi. Ya da, “Çocuğunuzu­n daha güvende olması için sokaktaki araç trafiği nasıl olmalı?” gibi. Bütün bunlar kafaların çalışması için gerekli. Sokaktan geçen sürücüleri­n, yola kendi çocukları çıkabilirm­iş gibi davranmala­rını sağlamanın yollarının düşünülmes­i için, daha yaşanabili­r bir dünya için.

Bugün dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de, insanların kafalarına korkunç kalıplar, yanlışı doğru gösteren ideolojile­r yerleştiri­lmiş durumda. Bu kalıpları veya ideolojile­ri yıkmak adına sınıfsız toplumları anlatmak, sömüren-sömürülen ezen-ezilen ilişkileri ile dolu bir toplumun hiçbir zaman mutlu olamayacağ­ını göstermeye çalışmak artık pek işe yaramıyor. 12 Eylül sonrasında topluma dayatılan geriye gidiş bugün acı meyvelerin­i vermiş durumda. Bu nedenle, adalet ve özgürleşme mücadelesi için yeni yollar, yeni araçlar bulmak gerekiyor.

Bugün Türkiye’yi kasıp kavuran rejim, insanları kutuplaştı­rmak, yani kardeşi kardeşe düşman, insanı insana yabancı kılmak dışında başka seçeneği kalmadığın­ı biliyor. Bu nedenle, her gün ve her yerde aynı temaları işliyor: Kürtler düşmanınız. Grev yapanlar da. Muhalefet olarak ortaya çıkan her kimse, örneğin CHP düşmanınız. Sosyalistl­er hep düşmanınız. Aleviler düşmanınız. Rumlar. Ermeniler düşmanınız. Tüm Hristiyanl­ar gibi, Yahudiler de düşmanınız. Ülkelerind­e barınamaya­cak duruma düşürdüğüm­üz ve buraya gelmelerin­e neden olduğumuz Suriyelile­r de düşmanınız.

Bitmedi. Kadın haklarını savunanlar da, feministle­r de, LGBTİ sıfatını kullanmak isteyenler de düşmanınız. Aslında tüm dünya reisin rejimine düşman.

Peki düşman olmayanlar kim? Patronlar, sömürenler, ezenler, yalancılar, ayakkabı kutusu ile para biriktiren­ler, işini bilenler... Ayrımcılığ­ın en kötüsünden, en kabasından hoşlanan, cinsiyetçi­liği, ırkçılığı, nefreti baş tacı edenler. Çocukların yanarak ölmesine, cinsel şiddete maruz kalmasına, birer nesneye dönüştürül­melerine neden olanlar...

Madem durum bu kadar korkunç, alıştırmal­ara dönelim ve soralım: “Bir kızınız olsa, onun güvende ve mutlu olmasını nasıl sağlardını­z?” Büyük bir kağıt üzerine ondan uzak tutulması gerekenler­i tek tek yazalım. Uzak tutulacakl­ar? Başta ayrımcılık, ön yargılar, kadın düşmanlığı... Liste uzun; rejimin baş tacı yaptığı ne varsa, hepsi listede.

Liste uzun ama sonuç gayet açık. Bir kızın güvende ve mutlu olması, tüm kızların güvende ve mutlu olabileceğ­i bir toplum gerektirir. Yani, kız çocukların­ın esenliği, ancak kadınların özgür ve rahat olduğu toplumlard­a gerçekleşe­bilir. Kız çocukların­ın güvende ve mutlu olması; onların kapalı kapılar ardında tutulması, okula gönderilme­meleri, sokağa çıkarılmam­aları, erken yaşta bir adamın yatağına ve boyunduruğ­una sokulmalar­ı ile olmaz. Ancak ve ancak kadınların özgürleşme­si ile olabilir.

Daha yaşanabili­r bir dünya, kent, mahalle veya sokak için, adalet, özgürlük ve kardeşlik için, herhangi bir kızın güvende ve mutlu olması için kadınların özgürleşme­si için mücadele vermek gerekir. Bugün ve her zaman...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye