ALMAN MALI TERÖR
2014 yılı yaz mevsiminde tarihi bir an yakalanmış gibi görünmekteydi; IŞİD teröristlerine karşı geniş bir ittifak sağlanmış, Irak ve Suriye ordusu birlikte harekete geçmiş, İranlı devrimci subaylar ve ABD silahlarıyla donatılmış Kürt direnişçiler el ele vermiş, hatta, tartışmalı olsa da Türk ordusu IŞİD mevzilerini bombalamaya başlamıştı. IŞİD’LE ilgili hayaller besleyen tek ülke Almanya idi herhalde. Almanya sokaklarında IŞİD bayrağı dalgalanmakta, cihatçılar propaganda yapıp bağış toplamaktaydılar.
Dönemin iç güvenlikten sorumlu politikacıları IŞİD’IN Almanya’da herhangi bir suç işlemediğini, sembol ve kurumların yasaklanmasının ise, ortada suç yoksa, çok zor olduğunu söylemekteydiler.
Şimdilerde politikacılar IŞİD’LI teröristlere yönelik tavır konusundaki zorluklarla ilgili olarak açıklama yaptıklarında da özetle: “Terör sadece Almanya’ya yönelik olabilir ama Almanlardan kaynaklı terörden söz edilemez” diyorlar. Medyada Almanya’ya yönelik tehdit potansiyeli veya saldırı hazırlıkları üzerine haberler okuyoruz. Alman teröristlerin geçen yıllarda Suriye ve Irak’ta giriştiği veya ortağı olduğu terör eylemleri hakkında ise haber görmek neredeyse imkansız.
Halbuki Freiburg’lu Yannik gibi teröristler 2015 ilkbaharında 1.5 ton patlayıcı madde dolu kamyonla Irak ordusunun kontrol noktasına saldırı gerçekleştirdiler ve düzinelerce ölü ve yaralıya yol açtılar... Daha çok sayıda örnek verilebilir.
Geçen yıllarda binin üzerinde kişi IŞİD’E katılmak için Almanya’dan ayrıldı. Bazıları geri döndü, bazıları kayıplara karıştı, bazıları ise hâlâ Suriye’de, Irak’ta ya da Kürt özerk bölgelerinde tutuklu.
Tıpkı iade edilmesi şu an Kürt milisleriyle müzakere edilen Martin Lemke gibi. Lemke, Saksonya Anhalt eyaletinden eski bir kaynakçı, IŞİD’DE kariyerini yalnızca ahlak polisi ve işkenceci olarak değil gizli polis göreviyle en üst makamlarla ilişki içinde sürdürdü. Martin Lemke örneği Almanların IŞİD’E yalnızca ucuz biatçı veya gönüllü intihar bombacısı olarak hizmet etmediğini ortaya koyuyor. Birçoğu terörü en tepeden etkiledi ve biçimlendirdi. Bunlardan biri IŞİD’DE eğitmen olarak görev yapan ama şu anda Irak’ta gözaltında bulunan Gladbeckli Levent Ö. En tanınmış Alman IŞİD üyesi ise ‘gansta rapçı’ Dennis Cuspert. Cuspert, IŞİD’IN medya organı Al-hayat’ın en önemli isimlerinden biri haline geldi.
Avrupa’dan ihraç edilen terörizmin bölge halkı için ne kadar tehlikeli olduğu defalarca ifade edildi. Hem hükümet hem de muhalefet yanlısı Suriye birlikleri, tek bir savaşçının Arapça bilmediği IŞİD birimlerinin olduğunu bildirdi. Konuşulan diller; Rusça, Fransızca veya Almancaydı. Ortadoğu’daki insanların kaderine duyulan bu ilgisizlik Alman cihatçıların hiçbir engellenme ile karşılaşmadan öldürebilmelerini sağladı. Onların büyük kısmı Almanya’yı terk etmeden önce yetkililer tarafından tanınmaktaydılar. Bazıları gözaltında bile tutulmuşlardı, bir kısmı ise tehlikeliler listesindeydiler. Buna rağmen terörlerini Suriye ve Irak halkına götürmeleri, katliamlar gerçekleştirmeleri engellenmedi. 2014 yılının sonunda, Alman hükümeti IŞİD’I yasakladığında ve cihatçılara karşı sert tavır aldığında, teröristlerin çoğu zaten Irak veya Suriye’ye gitmek, IŞİD’E katılmak için Almanya’yı terk etmişti.
(Çeviren: Semra Çelik)