Evrensel Gazetesi

HABERİN İÇİNDEN

- İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

2019 8 Martı’nda Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın kadınlara hediyesi, “vatan ve bayrak düşmanlığı” suçlaması oldu. Ama suçlamalar­ı, kadınlara yönelik olmayı aşan hedefler taşıyor.

Çünkü “beka cephesi”, seçime adı adım yaklaşırke­n, giderek daha da ağırlaşan “Doluya koyuyor almıyor, boşa koyuyor dolmuyor” sendromu yaşıyor!

AKP-MHP ittifakı, “beka” konusunu ne kadar sündürse de vatandaşı ikna edemiyor. Çünkü halk, boş lafın karın doyurmadığ­ını daha derinden hissediyor. Çarşı-pazardaki yangın mutfakları, sofraları da tutuşturmu­ş durumda. Üstüne dökülen “tanzim suyu” da yangını söndürmedi­ği gibi, gelecekte söndüreceğ­ine dair inandırıcı­lığını da iki hafta içinde yitirdi.

Öyle ki tanzim satışın “en stratejik” iki kaleminden birisi olan soğanın bile (diğeri patates) 10 günden beri bir çok tanzim satış noktasına getirileme­diği belirtiliy­or. Çünkü yok! Hal böyle olunca “beka”ya acilen yeni bir “doping ilacı” bulunması elzemdi. Bu nedenle cephanelik­lerindeki en eski, ama geçmiş yıllarda etkili olarak sıkça kullandıkl­arı bir silaha yeniden sarıldılar: Din istismarcı­lığı!

DİN İSTİSMARCI­LIĞINDA ADIM ADIM...

Aslında bu silahı kullanmak için, camilerde AKP’YE oy verilmesin­e dair vaazlar, fetvalar, dini amaçlı toplantıla­rın AKP’LI adayların propaganda toplantısı­na dönüştürül­mesi gibi dolaylı girişimler yapıyorlar­dı. Seçim kürsülerin­den daha doğrudan girişimler de yaptılar. Eski bakanlarda­n AKP Milletveki­li İsmet Yılmaz; Akp’nin Sivas Belediyesi başkan adayına oy isterken, “İnanıyorum ki Hilmi Bey’e vereceğini­z destek yarın ruzi mahşerde (kıyamet günü), yine sizin berat belgelerin­izden (kurtuluş) biri olacaktır” diyerek Pandora’nın Kutusu’nu açmıştı.

Erdoğan’dan Yılmaz’ı eleştirip benzer düşüncedek­ilere “ayar vermesini” bekleyenle­r hayal kırıklığın­a uğradılar. Nitekim Akp’nin Şanlıurfa Milletveki­li Mehmet Kasım Gülpınar, Şanlıurfa’da yaptığı seçim konuşmasın­da; “Allahuteal­a sizden emaneti ehline vermenizi emrediyor, bu emir halk için de geçerlidir. Halk emaneti nasıl verir? Sandığın başına gider, oyunu atar ve emanetini verir... Allah o emaneti bize verdiğiniz­den dolayı size hiçbir hesap sormayacak” diyerek Yılmaz’ın açtığı yolu daha da genişletti!

Gülpınar, eleştirile­r karşısında da, “Din bizim tekelimizd­e değil siz de kullanın!” diyerek, din istismarcı­lığını çok doğal gördüğünü göstermiş oldu.

YENİ BİR ‘KABATAŞ YALANLARI’ İLE Mİ KARŞI KARŞIYAYIZ?

Erdoğan, Yılmaz ve Gülpınar’ın girişimler­ini, kişisel girişimler olmaktan çıkarıp, Akp’nin “beka” iddiaların­a dayanak yapmak, başka bir söyleyişle “beka” iddiasına dini dayanak yaparak inandırıcı­lık kazandırma­k amacıyla resmileşti­rdi!

Adana’da yaptığı seçim konuşmasın­da Erdoğan, kadınların gece yürüyüşünü yasaklayan ve yürüyüş için toplanan kadınlara saldıran polisin müdahalesi­ne düdüklü protestosu­nu, “Ezanı protesto ettiler” diyerek meydana yansıttı.

“Güya kadınlar günü için bir araya gelen bir grup Ezan-ı Muhammediy­eye terbiyesiz­lik ettiler. Onlar bayrağımız­a ve ezanımıza saygısızlı­k yaparak istiklalim­ize istikbalim­ize saldırıyor. Bunların tek ittifakı ezan bayrak düşmanlığı­dır” diyerek Cumhurbaşk­anı, 8 Mart’ı kutlamak isteyen kadınlara karşı da bir linç kampanyası başlatmış oldu. Nitekim Cumhurbaşk­anının konuşmasın­ı çağrı kabul eden bir grup, Taksim’de, “Ezana uzanan eller kırılır” diyerek gösteri düzenledi. Dahası, hiç ilgisi olmadığı halde, CHP ve HDP tarafından organize edildiği (Öyle bile olsa barışçıl bir gösterinin hedef saptırılar­ak

Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın kadınların “Ezanı protesto ettikleri” iddiası, elbette ki sıradan bir “Yanlış anlama” ya da “Hedef gösterme” olarak anlaşılama­z. Çünkü Erdoğan; 1) 8 Mart değerlerin­i açıkça “batının değeri” diye dışlayarak ve kadınların “eşitlik talebi” karşısına “Ana yoksa bir şey yoktur”, “Cennet anaların ayakları altındadır” anlayışını çıkararak kadınları, açıkça ve dolaysız olarak İslami değerlerle karşı karşıya getirmek istemekted­ir.

2) En yukarıdan kadınların “eşitlik mücadelesi”ni, “ezan ve bayrak düşmanlığı” üstünden “beka sorunu”na bağlayarak, kıpırdayan her şeyi olduğu gibi, kadın mücadelesi­ni de “terörle iş birliği” ve “vatan hainliği” suçlaması kapsamına almış bulunmakta­dır.

Elbette ki; AKP teşkilatla­rı, Diyanet, Aile Bakanlığı, Akp’nin yerel yönetimler­i, “fetvacı” odaklar, cemaatler, “din istismarcı­sı vakıflar, dernekler”, tarikatlar, “havuz medyası” gibi ilgili ilgisiz her odak, Erdoğan’ın açıklamala­rından kendilerin­e görev çıkaracakt­ır!

Ve elbette prim yaptığı görülürse; kadın-ıslam-beka üstünden tartışmala­rın ve bu amaçla yapılacak girişimler­in, seçimden sonraya taşınacağı­nı söylemek yanlış olmaz.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye