Hamaset karın doyurmuyor
SON 10 YILIN EN SERT FIRTINASI: KİŞİ BAŞI MİLLİ GELİR 2007 SEVİYESİNE İNDİ
2018 büyüme hedefinin karşısında şu rakam yazıyordu: Yüzde 3.8!
Gerçekleşen ise 2.6. Beklenenle gerçekleşen arasında Almanya ekonomisinin büyüme oranı kadar fark var.
2018’de büyüme çıkmasının sebebi ilk üç aydaki yüksek büyüme rakamı. O rakam da teşviklerle köpürtülen iç talep sayesinde olmuştu.
Köpüklü hali bir köşeye bırakıp soralım: Ekonomisi iyileşen var mı?
Ve bir fakirleşme resmi verelim; dolar 3.5 Tl’den gelmiş 5.5 Tl’ye.
Bunu dengeleyecek bir gelir artışını (Bir avuç dolar zengini hariç) kimse yaşamadı.
Kimsenin mutfağı geçen yıl zenginleşmedi. Aksine perakende satış verileri mutfaktan da kısıldığını gösteriyor.
Eğitim bütçesi zorluyor, sinema tiyatrodan feragat ediliyor.
Borçları geri ödeyebilme gücü azaldı. İflasların sayısı arttı. Son üç ayda işini kaybeden sigortalı işsiz sayısı 580 bin. İşsiz sayısı arttı.
Büyüdük öyle mi?
GİDİŞAT İYİ DEĞİL!
TÜİK’E göre... Tarım yüzde 1.3 büyüdü. Sanayi sektörü yüzde 1.1 arttı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörü yüzde 5.6 büyüdü.
Sadece inşaat sektörü yüzde 1.9 daraldı. Son üç ayda ise... İnşaattan tarıma... Sanayiden hizmete... Son çeyrekte bütün sektörler küçülmüş.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak diyor ki...
“İktisadi faaliyette en kötü geride kalmıştır. 2019’a ait güncel veriler, ekonominin hızlı bir toparlanma eğilimine girdiğini, büyümedeki yavaşlamanın geçici bir durumu yansıttığını ve ılımlı toparlanma eğiliminin başladığına işaret etmektedir. Artan ihracat ve turizm gelirleri büyümeyi besleyen ana kalemler olacaktır”. Keşke öyle olsa... Verilen teşviklerle, yapılan devlet harcamalarına rağmen iç talep yükselmiyor. Vatandaşın tüketecek gücü kalmamış.
Hane halkının tüketimi 2018’in son çeyreğinde yüzde 8.9 daralmış. Üstelik beyaz eşyadan otomotive sağlanan vergi avantajlarına rağmen bu sert düşüş.
Bakanın iyimserlik dozu yüksek, başarı hikayesinin dayandırıldığı temellerden biri ihracat.
Oysa ihracat artışı da tek hanelere inmiş durumda.
Özel sektör yatırımları çift haneli daralıyor.
Reel sektör yatırımdan kaçıyor, borç ödemek uğruna faaliyetlerini daraltıyor.
Çok yüksek enflasyonun yarattığı hayat pahalılığı tüketemez hale gelmesi şirketleri bu yöne zorluyor.
Faizlerin yüksekliği, gidişata kredilerin çare üretmesini engelliyor. Kredi hacmi güneşte kalmış kar gibi eriyor.
Bakanın övündüğü cari açıktaki düşüş berbat bir ekonomik daralmanın sonucu.
Eğer ithalatçı mevcut stoklarını tüketmeyip ithalatına devam etseydi ithalat yüzde 24 daralmayacaktı. Cari açık düşmeyecekti.
İthalatın büyük ağırlığı üretimde girdi olarak kullanılan hammadde, ara malı ve yatırım mallarından oluşuyor. Bunların ithalatındaki düşüş, üretimdeki düşüşü gösterir.
Yatırım yok, tüketim yok, kredi can suyu olamıyor. Tüm bunlar... İçinde bulunduğumuz 2019 ilk çeyrek döneminde, ekonomik daralmanın oldukça sert yaşanacağının göstergesi.
Üstelik sonraki aylar için de iyimser olmak zor.
Türkiye bir yandan enflasyonu düşürmeye çalışırken, diğer yandan da ekonominin büyümesini nasıl sağlayacak?
Seçim ortamında hayata geçirilen zorlama çarelerin yaratacağı sorunlar da eklenirse, 2019 yılın sonu için veriler, ‘Ekonomi küçülecek’ diyor.
BAŞKANLIK KÖTÜ SINAV VERDİ!
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlık sistemi ile ekonominin uçağını söylemişti.
Lakin gelinen nokta şu oldu: Türkiye kişi başına gelir sıralamasında dünyada 64’üncü sırada idi şimdi 71’inci sıraya geriledi. 2019 da iyi geçmeyecek. 2020 sonrası yakalanacak düşük büyüme temposunun da, feci hal alan işsizliğe çare olması imkansız.
Söz konusu gerçeklerin seçime yansımaması için hükümet borç öteleme gibi geçici çözümlerin yanı sıra hamaseti artırıyor. Bugünlerde kutuplaştırıcı bir dille bayrak-ezan-beka demagojisini daha çok duyuyor olmamız bundan!
Lakin hamaset karın doyurmuyor!