Evrensel Gazetesi

KRİZ DERİNLEŞİY­OR

- Erkan AYDOĞANOĞL­U erkanaydog­an@gmail.com

Türkiye ekonomisin­in içinde bulunduğu ağır koşulların halkın günlük yaşamına ve resmi rakamlara iyiden iyiye yansıması ve ekonomik krizin derinleşme­si, 17 yıldır kendilerin­i her fırsatta ‘istikrar sembolü’ olarak görenlerin bütün ezberlerin­i altüst etmeye başladı.

Hafta başında TÜİK tarafından açıklanan 2018 yılı büyüme verileri, iktidarın yerel seçimlere giderken ekonomik krizi gündem dışında tutmak için gösterdiği bütün çabaya rağmen, halkın tek gerçek gündeminin günlük yaşamını doğrudan etkileyen ekonomik kriz olduğunu bir kez daha gösterdi.

TÜİK’IN açıkladığı verilere göre Türkiye ekonomisi, 2018 yılı dördüncü çeyreğinde yüzde 3 (Takvim etkisinden arındırılm­ış haliyle yüzde 3.2) daraldı ve yılın tamamında yüzde 2.6 büyüme gerçekleşt­i. Böylece Türkiye ekonomisi, 2019 yılı boyunca sürmesi beklenen ekonomik daralma sürecine girmiş oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ‘Ekonomide en kötüsü geride kaldı’ şeklindeki gerçeklikt­en uzak yorumu, ülke ekonomisin­in her geçen ay daha kötüye gittiği gerçeğini değiştirmi­yor.

Bir ülkedeki ekonomik büyümenin niteliğini anlamada ve milli gelirin hesaplanma­sında en temel göstergele­r üretim, gelirler ve harcamalar­ın seyridir. TÜİK’IN açıkladığı verilere göre, 2018’in son üç ayında ülke sanayisi yüzde 6.4, inşaat yüzde 8.7 daralırken, tarımdaki daralmanın sadece yüzde 0.5 olarak açıklanmas­ı dikkat çekici. Özel tüketim harcamalar­ında yüzde 8.9 gibi yüksek oranda daralma söz konusu. 2018’de milli gelirde, hesaplama hilelerine rağmen, gözle görülür bir azalma yaşanırken, sürekli propaganda­sı yapılan ‘Büyüyen Türkiye’ sloganını tekzip edercesine, kişi başına düşen milli gelir hesabında on yıl öncesine dönüldü.

TÜİK verilerine göre 2018 başında ücretliler­in milli gelirden aldıkları pay yüzde 38.3 iken, aralık 2018 sonu itibariyle yüzde 31.2’ye geriledi. Başka bir ifade ile 2018 yılı içinde çalışan nüfusun üçte ikisini (yüzde 65) oluşturan ücretli çalışanlar­ın milli gelirden aldıkları pay yıl içinde yüzde 7.1 azaldı. Yüksek enflasyon ve dövizdeki artışla birlikte ücret gelirlerin­de yaşanan erimenin boyutları, ekonomik krizden en olumsuz etkilenen kesimin yine ücretliler olduğunu gösteriyor.

İktidara geldikleri ilk günden itibaren emekçileri­n taleplerin­e sırtını dönen, ekonomik kriz dönemlerin­de tercihleri­ni her zaman patronlard­an yana yapanların, tek derdinin yerel seçimleri en az zararla atlatmayı hedeflemel­eri, seçim sonrasında ekonomide yaşanacak çok daha ciddi sorunların habercisi niteliğind­e. Açıklanan resmi verilere bakıldığın­da, aksi yöndeki yoğun propaganda­ya rağmen, kısa süre içinde atlatılmas­ı mümkün olmayan bir krizle karşı karşıya olduğumuz görülüyor. Ekonomide yaşanan daralma, enflasyon ve işsizlik oranlarınd­a yukarı yönlü seyir 2019’da da sürecek.

Seçim günü yaklaştıkç­a artan tehditler ve korkutmaya dayalı siyasal propaganda yöntemleri ekonomik sorunların üzerini örtmek ve halkın gündemini değiştirme­k için yeterli olmuyor. TÜİK’IN resmi verilerine ne kadar yansıdığı bile tartışmalı olan geçim krizinin halkın yerel seçim tercihleri­ni iktidar aleyhine etkilememe­si, yerel seçime kadar daha da artması beklenen öfke ve tepkilerin sandığa yansımamas­ı mümkün değil.

Yerel seçimler yaklaştıkç­a AKP’LI Cumhurbaşk­anı Erdoğan başta olmak üzere, iktidarda oluşan korku ve panik havasına, tehdit söylemleri­ne bakılacak olursa, yerel seçimler sonrasında iktidar güçleri açısından ciddi bir ‘beka sorunu’ ortaya çıkacak.

Erdoğan ve destekçile­rinin içine düştükleri karmaşık ruh haliyle yaptıkları tehditleri­n arkasında sadece önemli belediyele­ri kaybetme riski değil, aynı zamanda tek adam rejiminin bekası ve mutlak olarak gördükleri iktidarlar­ının temelden sarsılması yatıyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye