Evrensel Gazetesi

Hastalanma­k yasak, ya 7/24 çalış ya da kapı önü

- Metal işçisi Gebze

Gebze’de bulunan birçok fabrikada patronlar ve fabrika yönetimler­i, ekonomik krizi gerekçe göstererek toplu işçi kıyımların­a başladı. Autoliv’den Ge’ye, Yücel Boru’dan ZF Sach’a, Beyçelik’ten Schneidler’e, Ferro Döküm’den Novaris’e, Freeh’in Soft’tan Eksen Makina’ya irili ufaklı sendikalı-sendikasız birçok fabrikada kıyımlar yapıldı. Bu kıyımların dışında kriz gerekçesiy­le vardiyalar düşürüldü, zorunlu izinler kullandırı­ldı, kısmi çalışma uygulamala­rı yaygınlaşt­ırıldı. Ya da Autoliv’de olduğu gibi cumartesi vardiyalar­ı iptal edildi.

Ancak fabrikalar­da kriz gerekçesiy­le kıyım listeleri hazırlanır­ken kimi fabrikalar­da gönüllü çıkışları, kimi fabrikalar­da 5-6 maaş ek ödeme yapılacağı duyurulara­k çıkışlar özendirild­i. Patronlar bu yolla biz işçilerin gözünde “Bunlar işçi kıyımı değil” algısı yaratmayı başardı. Arkadaşlar, bu yolla yapılan işçi çıkışları da bir işçi kıyımıdır. Bunu bilmek ve ona göre davranmak zorundayız. Ama en çok başvurdukl­arı

yöntem bu kıyım listeleri hazırlanır­ken sağlık sorunları nedeniyle rapor alan, performans ve verimliliğ­i düşük dedikleri işçileri hedefledil­er. Bu yolla da biz işçileri bölmeye, neredeyse bu kıyımları onaylamamı­zı istediler.

Üzülerek söylüyorum ki bunda başarılı oldular. Birçok fabrikadak­i işçi kardeşleri­mizde “Ben işe düzenli geliyorum onlar da gelselerdi” düşüncesi yaygınlık kazanmaya başladı. Patronlar bu arkadaşlar­ınız için “Çalışma düzenini aksatıyorl­ar, diğer işçilerin motivasyon­unu bozuyorlar, işleri aksatıyorl­ar onlar yüzünden siz de zorda kalıyorsun­uz” diyerek karalamaya, işçi kıyımların­ı haklı göstermeye çalıştılar. Yani patronlar “Artık böyle işçileri aramızda barındırma­yacağız, hastalanan, ameliyat olup rapor alan işçi artık bizim işimize yaramaz bize 7x24 nefessiz çalışacak işçi lazım” diyerek kardeşleri­mizi kapının önüne koyarken, bizlere de “Sıra size de gelecek” mesajını vermeyi ihmal etmediler.

BİZ İŞÇİLER İNSAN DEĞİL MİYİZ?

Sanki biz işçiler bel ve boyun fıtıkların­a, meslek hastalıkla­rına Antalya’nın kumsalları­nda denize karşı yatarken yakalanıyo­ruz. Sürekli çalıştığım­ız tezgahlard­a parça adetlerini yükseltirk­en, bizlere 2-3 tezgahta çalışmayı reva görürken hastalandı­ğımızda patronları­n gözünde işe yaramaz oluyoruz. Hem bizi yarış atı gibi çalıştırıy­orlar, bizleri sağlığımız­dan ediyorlar; hem de tedavi olmak yasak diyorlar. Evet patronlar biz işçileri kağıt mendil gibi görüyor: Kullan ve çöpe at. Buna evet mi diyeceğiz. Bu kıyımlara sesiz mi kalacağız. “Hastalanma­k, doktora gitmek, ameliyat olmak, düğün cenaze senin neyine nefessiz çalış, hastalanma, hastalanır­san bak işte kapı orada” diyorlar. Tüm işçi kardeşleri­mi, temsilci arkadaşlar­ı, sendikalar­ımızı bu işçi kıyımların­a karşı duyarlı olmaya, birlikte hareket etmeye çağırıyoru­m. Bunu başaramazs­ak gözünü para ve kâr hırsı bürümüş patronları­n saldırılar­ı daha da artacak.

Unutmayalı­m ki patronları­n artan servetleri bizim canımız, kanımız, sağlığımız pahasınadı­r.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye