SEÇİMLE GELİNİP SEÇİMLE GİDİLMEZ Mİ?
Tekerlemedir; “demokrasiler”de seçimle gelinip seçimle gidilir denir. Halkın “oyunun gücü”ne ve iktidarın el değiştirmesinde seçimlerin kutsallığına inanması istenir. “Demokrasi”, ileri sürüldüğüne göre, halk ya da bizde olduğu gibi millet egemenliğidir! Ve millet ya da halk egemenliğinin de tecelligahı seçimler ve sandıktır. O nedenle “oy namustur” denir.
Genel-geçerliği ve bitimsizliği iddia edilen, tabii ki burjuva demokrasisidir! Halk bakımından işsizlik ve yoksulluğun diz boyu olduğu, sefalet ve sefaleti derinleştiren krizleriyle el ele giden kapitalizmin “demokrasisi”. Bütün insana karşı haksızlık ve kötülüklerin temeli olarak, emek gücünün, sahibi ve toplum için değil ama başkalarını semirtmek için harcandığı, giderek ağırlaşan sömürüye dayanan, insanın insana kul olduğu burjuvazinin egemenlik biçimi olan “demokrasi”! “Halkın kendi kendini yönetimi” diye tanımlanan, ama hele tekeller döneminde, küçük bir azınlık için ve toplumun tekeller tarafından yönetimi olan “burjuva demokrasisi”!
Yoksa bir de işçiler ve sömürülen milyonlar için, toplumun ezici çoğunluğu için olan demokrasi var: Sosyalist demokrasi.
İşte, burjuva demokrasisinde denir ki “sandık”, yani “Halkın oyu kutsaldır” ve “Seçimle gelinip seçimle gidilir”! Doğru mudur? Yakın tarihimizden biliyoruz ki, yalandır! Çok defa darbeyle gelinmiş ve lütfen gidilmiştir. Hükümetler devrilip hükümetler kurulan 4 “başarılı”, birkaç da başarısız darbe girişimi yaşadık. “Başarılı” olanlar seçimle gitmediler. Tekellerin egemenliği için zemini düzlediklerine inanıp “demokrasi ve hukukun üstünlüğü” yalanının sürdürülebilmesi için kendileri seçimler düzenleyip kendi istekleriyle yerlerini olağan siyasetçilere bıraktılar. Giderken, kendi koydukları kuralları bırakıp gittiler. Örneğin, yeni bir anayasa kabul edilmesine rağmen hâlâ 12 Eylül kurullarıyla yönetiliyoruz. “Tek adam” bayrağı onun kurallarının üstüne çekildi!
Siyasal İslam’ı halka musallat eden yine 12 Eylül’dür! İslam özellikle muhafazakar burjuva partilerce hep istismar edilirdi; ama kurduğu İslamcı partiyle İslam’ın siyasetini yapmaya ilk başlayan Erbakan oldu. Kaçtığı İsviçre’den onu yeniden parti kurmaya çağıransa 12 Mart’ın darbecileriydi.
Siyasal İslam Erbakan’la ancak koalisyonlarla hükümet ortağı olabildi. Onun bir damarı Amerikan karşıtıydı, “milli görüş” derdi. 28 Şubat’ın çözdüğü tam da bu oldu. Kılıç atıldı ve Amerikan karşıtı damar kesildi, “milli görüş”ün yerine neoliberalizm geçirildi ve tek adam rejimine buradan gelindi.
Erbakan için iktidar sorunu “Kanlı mı kansız mı olacak?” sorunuydu, üstü kızaran “Kadayıfın altının kızarması”nı şart sayıyordu. Ömrü vefa etmedi; dışarıdan değil içeriden engellendi.
Şimdi hem de merkezi iktidar için değil, İstanbul için “Verelim mi vermeyelim mi?” papatya falı bakılıyor. “Pelikancılar” denen sertçi bir grup bastırdı, seçim gecesi “eh n’apalım” diyen Erdoğan tutum değiştirdi. “Kıldı tüydü” denip durmadan sandıkla oynanıyor. Kendilerinden başkasının hile yapması olanaksızken, işi “FETÖ darbe yaptı”ya kadar vardırdılar: Kim yaptıysa, “organize usulsüzlük” yapılmışmış!
Bırakın iktidarı, “İstanbul’u vermeyiz” modundalar! Sözde hukuk: Kazanıncaya kadar oyları tekrar tekrar saydırma, olmazsa yeniden seçim diyor, başkalarının itirazı reddedilirken Ysk’den her isteklerini geçiriyorlar!
Kolay değil. İstanbul büyük rant alanı, silme vakıflar oradan besleniyor. Başlıca ihale dağıtım merkezi. Ve düşüş başladı; yol olacak!
Sonucu belirleyecek olan, ulusal ve uluslararası güç ilişkileri ve mücadelesidir. CHP, “C.bşk. ile iyi anlaşırım” diye alttan alsa bile, İmamoğlu ile ilk kez dikiliyor. Çünkü işin sonunu, bir kenti vermeyenin iktidarı hiç vermeyeceğini onlar da görüyor. Uluslararası dengeler faşizmin dört bir yanda yükselişi veri alınırsa uygun görünüyor. Ancak Avrupa ve Abd’nin ikna edilmesi hâlâ güç; artık “Ççoğunluk bende, alternatifim yok, bana mahkumsunuz” tafrası atılamayacak çünkü!
Ve tehlikeli ihtimaller olarak, 1) Seçim tekrarlanırsa İstanbul’da fark milyonu bulur! 2) Sonuçları reddedilip “oyun gücü”ne inanç tüketilirse seçim dışı yollar moda olabilir!