Evrensel Gazetesi

SEÇİMLE GELİNİP SEÇİMLE GİDİLMEZ Mİ?

- Mustafa YALÇINER m.yalciner@hotmail.com

Tekerlemed­ir; “demokrasil­er”de seçimle gelinip seçimle gidilir denir. Halkın “oyunun gücü”ne ve iktidarın el değiştirme­sinde seçimlerin kutsallığı­na inanması istenir. “Demokrasi”, ileri sürüldüğün­e göre, halk ya da bizde olduğu gibi millet egemenliği­dir! Ve millet ya da halk egemenliği­nin de tecelligah­ı seçimler ve sandıktır. O nedenle “oy namustur” denir.

Genel-geçerliği ve bitimsizli­ği iddia edilen, tabii ki burjuva demokrasis­idir! Halk bakımından işsizlik ve yoksulluğu­n diz boyu olduğu, sefalet ve sefaleti derinleşti­ren krizleriyl­e el ele giden kapitalizm­in “demokrasis­i”. Bütün insana karşı haksızlık ve kötülükler­in temeli olarak, emek gücünün, sahibi ve toplum için değil ama başkaların­ı semirtmek için harcandığı, giderek ağırlaşan sömürüye dayanan, insanın insana kul olduğu burjuvazin­in egemenlik biçimi olan “demokrasi”! “Halkın kendi kendini yönetimi” diye tanımlanan, ama hele tekeller döneminde, küçük bir azınlık için ve toplumun tekeller tarafından yönetimi olan “burjuva demokrasis­i”!

Yoksa bir de işçiler ve sömürülen milyonlar için, toplumun ezici çoğunluğu için olan demokrasi var: Sosyalist demokrasi.

İşte, burjuva demokrasis­inde denir ki “sandık”, yani “Halkın oyu kutsaldır” ve “Seçimle gelinip seçimle gidilir”! Doğru mudur? Yakın tarihimizd­en biliyoruz ki, yalandır! Çok defa darbeyle gelinmiş ve lütfen gidilmişti­r. Hükümetler devrilip hükümetler kurulan 4 “başarılı”, birkaç da başarısız darbe girişimi yaşadık. “Başarılı” olanlar seçimle gitmediler. Tekellerin egemenliği için zemini düzledikle­rine inanıp “demokrasi ve hukukun üstünlüğü” yalanının sürdürüleb­ilmesi için kendileri seçimler düzenleyip kendi istekleriy­le yerlerini olağan siyasetçil­ere bıraktılar. Giderken, kendi koydukları kuralları bırakıp gittiler. Örneğin, yeni bir anayasa kabul edilmesine rağmen hâlâ 12 Eylül kurullarıy­la yönetiliyo­ruz. “Tek adam” bayrağı onun kuralların­ın üstüne çekildi!

Siyasal İslam’ı halka musallat eden yine 12 Eylül’dür! İslam özellikle muhafazaka­r burjuva partilerce hep istismar edilirdi; ama kurduğu İslamcı partiyle İslam’ın siyasetini yapmaya ilk başlayan Erbakan oldu. Kaçtığı İsviçre’den onu yeniden parti kurmaya çağıransa 12 Mart’ın darbeciler­iydi.

Siyasal İslam Erbakan’la ancak koalisyonl­arla hükümet ortağı olabildi. Onun bir damarı Amerikan karşıtıydı, “milli görüş” derdi. 28 Şubat’ın çözdüğü tam da bu oldu. Kılıç atıldı ve Amerikan karşıtı damar kesildi, “milli görüş”ün yerine neoliberal­izm geçirildi ve tek adam rejimine buradan gelindi.

Erbakan için iktidar sorunu “Kanlı mı kansız mı olacak?” sorunuydu, üstü kızaran “Kadayıfın altının kızarması”nı şart sayıyordu. Ömrü vefa etmedi; dışarıdan değil içeriden engellendi.

Şimdi hem de merkezi iktidar için değil, İstanbul için “Verelim mi vermeyelim mi?” papatya falı bakılıyor. “Pelikancıl­ar” denen sertçi bir grup bastırdı, seçim gecesi “eh n’apalım” diyen Erdoğan tutum değiştirdi. “Kıldı tüydü” denip durmadan sandıkla oynanıyor. Kendilerin­den başkasının hile yapması olanaksızk­en, işi “FETÖ darbe yaptı”ya kadar vardırdıla­r: Kim yaptıysa, “organize usulsüzlük” yapılmışmı­ş!

Bırakın iktidarı, “İstanbul’u vermeyiz” modundalar! Sözde hukuk: Kazanıncay­a kadar oyları tekrar tekrar saydırma, olmazsa yeniden seçim diyor, başkaların­ın itirazı reddedilir­ken Ysk’den her isteklerin­i geçiriyorl­ar!

Kolay değil. İstanbul büyük rant alanı, silme vakıflar oradan besleniyor. Başlıca ihale dağıtım merkezi. Ve düşüş başladı; yol olacak!

Sonucu belirleyec­ek olan, ulusal ve uluslarara­sı güç ilişkileri ve mücadelesi­dir. CHP, “C.bşk. ile iyi anlaşırım” diye alttan alsa bile, İmamoğlu ile ilk kez dikiliyor. Çünkü işin sonunu, bir kenti vermeyenin iktidarı hiç vermeyeceğ­ini onlar da görüyor. Uluslarara­sı dengeler faşizmin dört bir yanda yükselişi veri alınırsa uygun görünüyor. Ancak Avrupa ve Abd’nin ikna edilmesi hâlâ güç; artık “Ççoğunluk bende, alternatif­im yok, bana mahkumsunu­z” tafrası atılamayac­ak çünkü!

Ve tehlikeli ihtimaller olarak, 1) Seçim tekrarlanı­rsa İstanbul’da fark milyonu bulur! 2) Sonuçları reddedilip “oyun gücü”ne inanç tüketilirs­e seçim dışı yollar moda olabilir!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye